3. Hukuk Dairesi 2016/4110 E. , 2017/15208 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile boşandıklarını, boşanma davası başlamadan önce müşterek evden şahsi eşyalarını dahi almadan ayrıldığını, kendisine ait ev eşyalarını ... 1. Aile Mahkemesinin 2013/317 D.İş sayılı dosyası ile tespit ettirdiğini, ziynet eşyalarını geri istediğini ancak davalının vermediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kendisine ait ve düğünde takılan çeyrek ve yarım altınlar satılarak alınan 25 adet 22 ayar 13 gr altın bilezik, 2 adet künye bileklik halkalı ve kalpli (1 tanesi 10 gr, diğer 6 gr), 1 adet 40 gr gerdanlık set, 1 kolye gerdanlık, bir küpe ve künyeden oluşan, 3 adet 22 ayar bilezik(biri 9 gr, biri kibrit çöpü, biri 6 gr) olmak üzere toplam 146 gr ziynet eşyalarının ve tespit edilen eşyalarının aynen iadesini bunun mümkün olmaması halinde ise, altınların değeri olarak 12.702 TL"nin ve tespit edilen eşyaların değeri olarak 11.560 TL"nin boşanma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; boşanmaya karar verildiğinde, eşyaları imza karşılığında alması için davacıya haber yolladıklarını ancak davalı imza atmadığını, davacının giderken altınları da beraberinde götürdüğünü,düğünde iki abisinin birer çeyrek ve birer bilezik, babasının 1 künye taktığını,müşterek eve tespit için gelindiğinde davacının da geldiğini ve kendisinde bulunan anahtar ile kasayı açtığını ve altınların yerinde olmadığını söylediğini, anahtar davacıda olduğundan kasada altınların olmadığını bildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının eşya alacağı davasının kabulüne,davacının müşterek evden kimseye haber vermeden ayrıldığı ve evden ayrılış biçimi dikkate alındığında ziynet eşyalarının varlığını, evi terk ederken zorla elinden alındığını veya götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispatlayamadığı nedeni ile davacının ziynet eşyası alacak talebinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
-2-
I- Dava; ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür.
Öte yandan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur.
HUMK"nun 388/3.maddesi (HMK"nun 297.maddesi) ve Anayasa"nın 141/III.maddesi hükümlerine göre; kararın gerekçesiz olması mutlak bozma nedenidir. Kararda bulunması gereken gerekçe sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK"nun 428.maddesi (HMK"nun 362.maddesi) uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilir. Başka bir deyişle, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
Somut olayda; davacı ... 1. Aile Mahkemesinin 2013/317 D.İş sayılı dosyasındaki tespit talebinde altınların evde olduğunu söylemiş, davacı tanığı ... beyanında; davacının kendisinin kuzeni olduğunu, davacıya düğünde bir set (küpe, yüzük ve kolye), sayısını bilmediği çeyrek altın ve bilezik takıldığını, takılan çeyrek altınlar bozdurularak daha sonradan beş tane bilezik alındığını, davacının müşterek evden nasıl ayrıldığını bilmediğini, ayrılırken altınları çeyiz eşyaları ve ziynet eşyaları müşterek evde kaldığını, daha sonradan bu eşyaların tespiti için müşterek eve gidildiğinde kendisinin de orada bulunduğunu, davalıya altınların nerede olduğunu sorduğunu, müşterek evdeki kasaya baktıklarını, altınların kasada olmadığını gördüklerini, davalı sanırım annem almış dediğini, davacı tanığı ... beyanında; kendisinin davacının samimi arkadaşı olduğunu, düğünde davacıya bir set, yedi bilezik, iki künye, setin içerisinde kolye, künye küpe ve yüzük vardı, sayısını bilemediği çeyrek altın ve yarım altın takıldığını, davacı müşterek evden ayrılırken ziynet eşyaları ve çeyiz eşyaları müşterek evde kaldığını, davacının hiçbir şeyini almadığını, eşya tespiti için müşterek eve gidildiğinde kendisinin de orada olduğunu, evdeki kasaya bakıldığını ve ziynet eşyalarının orada olmadığı görüldüğünü, davalının ziynet eşyalarının annesinde olduğunu bizzat söylediğini, davacı tanığı ... beyanında; kendisinin davacının komşusu olduğunu ve tarafların düğününe gittiğini, düğünde davacıya abisi, ablası ve kardeşi bilezik taktıklarını başka neler takıldığını hatırlayamadığını, sandığı kadarıyla bir set takıldığını, iki künye takıldığını, set içerisinde bileklik, gerdanlık, küpe ve yüzük olduğunu ifade etmiştir.
-3-
Mahkemece, her ne kadar davacının davasını ziynet eşyaları yönünden ispatlayamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de davacı tanıklarının beyanlarına neden itibar edilmediği belirtmediği gibi karar yerinde tartışılıp değerlendirilmemiş olup eksik incelemeyle ispat yükünün davacıda olduğundan bahisle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.