Esas No: 2021/20826
Karar No: 2022/7426
Karar Tarihi: 19.04.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/20826 Esas 2022/7426 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/20826 E. , 2022/7426 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 21.Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ... vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 16/03/2022 Salı günü taraflar adlarına gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlular .... ve ... hakkında takipler yaptıklarını, takiplerin semeresiz kaldığını, borçluların mal kaçırma amacı ile, dava konusu taşınmazlarını diğer davalılara devrettiklerini belirterek, davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı ..., taşınmazları nakit para ile aldığını, borçlu Koray’ın durumunu bilmediğini belirterek, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlular vekili, dava koşullarının oluşmadığını, müvekkilerinin mal kaçırma amacının olmadığını belirtmiştir.
İlk derece mahkemesince, davalı borçlu .... tarafından Ankara ili .... ilçesi .... mahallesi ... ada 12 parsel zemin kat 13 ve 14 numaralı dükkan vasıflı taşınmazlardaki 1/6'şar hissenin 18/04/2012 tarihinde davalı ...'a 150.000,00 TL bedelle devredildiği,taşınmazların 1/6'şar hisselerinin devir tarihlerindeki rayiç değerlerinin sırasıyla 119.633,00 TL ve 120.000,00 TL olarak hesaplandığı, 2012/7314 sayılı icra takip dosyasında borçlu .... İnşaat Ltd Şirketinin adresinde yapılan 05/10/2012 tarihli haciz esnasında istihkak iddia eden .... Çimento Şirketinin avukatlığını ...’un yaptığı, .... Çimento Şirketinin ticaret sicil gazetesindeki kayıtları incelendiğinde borçlu şirketle organik bağlantısı bulunduğu, mesleği avukatlık olan bir kişinin sıradan alıcılara göre borçluların durumunu daha kolay anlayabileceği, Ömer'in davalıları yakından tanıdığı, sözleşmelerdeki imzaların borçluya ait olmadığı iddiasında da bulunduğu, bu nedenle borçluların mal kaçırma kastını bildiği ve tasarrufun iptali gerektiği gerekçesiyle davalı ... hakkındaki davanın kabulüne diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalılar ... ve ... vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile anılan davalıların istinaf talepleri esastan red edilmiş, karar davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması,iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir.
Somut olayda, davacının alacağının gerçek olduğu, borçlular hakkında yapılan takiplerin kesinleştiği ve borçlu adreslerinde yapılan hacizlerde , alacağa yeterli malın olmadığı tesbit edilmiş dava 5 yıllık sürede açılmıştır.Mahkemece yapılan araştırmadan davalı üçüncü kişi ...’in aldığı taşınmazlar yönünden tapudaki satış bedeli ile gerçek değerleri arasında önemli oransızlık olmadığı, borçlular ile bir akrabalığın bulunmadığı sabit olmuştur.
Dava konusu taşınmaz hisseleri borçlu Koray tarafından 18/04/2012 tarihinde davalı ...’e satılmıştır. Derece Mahkemelerince dava dayanaklarından 2012/7314 sayılı icra takip dosyasında borçlu ... İnşaat Ltd Şirketinin adresinde yapılan 05/07/2012 tarihli haciz esnasında istihkak iddia eden ... Çimento Şirketinin avukatlığını ...’un yaptığı, .... Çimento Şirketinin ticaret sicil gazetesindeki kayıtları incelendiğinde borçlu şirketle organik bağlantısı bulunduğu, mesleği avukatlık olan bir kişinin sıradan alıcılara göre borçluların durumunu daha kolay anlayabileceği, .... davalıları yakından tanıdığı, sözleşmelerdeki imzaların borçluya ait olmadığı iddiasında da bulunduğu gerekçesi ile borçluların mal kaçırma kastını bildiği kabul edilmiştir.
Dosya içeriğinden, davalı ...’in ... İnşaat Ltd Şti.'nin vekilliğini 17/10/2012 tarihinde üstlendiği, anılan şirket lehine istihkak iddiasını 05/10/2012 tarihinde yaptığı anlaşılmıştır. Bu tarihlerden önce bilhassa satış tarihi olan 18/04/2012 tarihinden önce üçüncü kişinin borçlular ile irtibatı veya yakınlığı konusunda, somut herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu halde satıştan sonraki ilişki dikkate alınarak, üçüncü kişinin borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve alacaklılardan mal kaçırma amacını bildiğinin kabulü dosya kapsamına uygun bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı ...’un temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın BOZULMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının ilk derece Mahkemesine, dairemiz karar örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı ... yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'a geri verilmesine 19/04/2022 günü oybirliğiyle karar verildi.