20. Hukuk Dairesi 2018/6710 E. , 2019/4794 K.
"İçtihat Metni".......
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekilinin mahkememize ibraz etmiş olduğu 23/10/2013 havale tarihli dava dilekçesi özetle; müvekkil ...... şubesine hizmet binası yapmak amacıyla..... projesinde banka binası olarak öngörülen ve mülkiyeti.... ait olan "....." yeni mahallesinde kain ve tapuya 4 pafta, 384 ada, 91 parsel sayısında kayıtlı 541 m2 yüzölçümlü arsayı, 30/11/1967 yılında satın aldığını,.... Başkanlığının yapmış olduğu çarşı kompleksi ve yol genişletme vs. çalışmaları neticesinde anılan arsanın bir kısmı yeşil alan ve yol haline getirildiği ve bir kısmıda ..... tarafından üzerinde ....." bulunduğu gerekçesi ile anılan arsaya, her iki kurum tarafından kamulaştırma yapılmadan el konulduğu, bunun üzerine......sayılı dosyasından 29/03/2003 tarihinde bedel davası açıldığını, davaya konu taşınmazın 93 m2"lik kısmının iptali ile davacı .....adına kayıt ve tesciline karar verildiğini, anılan mahkeme kararı Yargıtay aşamasından geçmek suretiyle kesinleştiğini, ..... tarafından, müvekkil bankaya ait "....." yeni mahallesinde kain ve tapuya 4 pafta, 384 ada, 91 parsel sayısında kayıtlı, 541 m2 yüzölçümlü arsanın 93 m2"lik kısmı üzerinde "..... mescidi ve türbesi" bulunduğu gerekçesi ile müvekkil banka aleyhine açmış bulundukları tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılamasında;..... Hukuk Mahkemesinin 10/07/2007 tarih, 2005/132 Esas- 2007/201 Karar sayılı kararı ile kısmen iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Başkanlığınca onandığının, tüm bu nedenlerle müvekkil bankaya ait .... kait ve tapuya 4 pafta, 384 ada, 91 parsel sayısında kayıtlı 541 m2 yüzölçümlü arsanın 93 m2"lik kısmının mülkiyetinin.....tarih, 2005/132 Esas, 2007/201 karar sayılı kararı ile gereği yitirilmesi nedeniyle 100.000,00 TL alacağın (tazminatın) dava tarihinden itibaren hesaplayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkil bankaya ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 13/04/2015 havale tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesiyle talebini 228.180,62 TL"ye yükselterek dava tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece davacının davasının kabulü ile; 228.180,62 TL tazminatın dava tarihi olan 30/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
.....
Dosya kapsamından 1937 yılında yapılan tapulama çalışmasında..... merkezde bulunana 65 ada 17 parselin 220 m2 yüzölçümü ve ....niteliğiyle .... adına tespit ve tescil edildiği, bu parselin 1951 yılında ifrazı ile 65 ada 67 ve 68 nolu parsellerin oluştuğu, 67 nolu parselin 82 m2 yüzölçümü ve müfrez türbe niteliğiyle .....adına tescil edildiği, 68 nolu parselin 138 m2 yüzölçümü ve mescit ve arsası niteliğiyl.....adına tescil edildiği, 68 nolu parselin 59 nolu parselle birlikte 9952"de yapılan tevhit ve ifraz işlemiyle 87 ve 88 nolu parsellerin oluştuğu ve .......tescil edildikleri, 87 ve 88 nolu parsellerin ise 14.11.1967 tarihinde trampa yoluyla tokat belediyesi adına tescil edildiği, sonrasınsa......mülkiyetinde bulunan diğer taşınmazlar ile 87 ve 88 nolu taşınmazlarnda tevhit ve ifraz işlemleri sonucu 384 ada 89-90-91 nolu parsellerin oluştuğu ve arsa niteliğindeki 541 m2 yüzölçümlü 384 ada 91 parselin ise davacı ... tarafından satın alma yoluyla 30.11.1967 tarihinde edinildiği, daha sonra..... tarihinde davalı ... ve .... karşı açtığı ....sayılı dosyası ile 91 parselin 93 m2"lik kısmının tapusun iptali ile bu kısımların 67 nolu parsele ilave edilerek türbe vasfıyla .....adına tesciline karar verildiği ve kararın 2675/2018 tarihinde kesinleştiği, tapun kaydının mahkeme kararıyla iptali sebebiyle de davacı tarafından ..... açılan 91 parsele yönelik kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat istemli .....sayılı davada, davacının davasının reddine karar verildiği ve hükmün kesinleştiği, bu defa davacı vekilinin 15.03.2016 tarihinde eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
......
Bu hususlar belediye başkanlığından ve su ve elektrik idarelerinden ve diğer ilgili merciilerden sorulup alınacak cevap yazılarına göre taşınmazın değerlendirme tarihinde (tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihte) arsa niteliğinde olup olmadığı saptanmalıdır.
Mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan ..... payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise, Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri, tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihe göre hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanması gerekmektedir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; genel arazi kadastrosu sırasında türbe niteliğiyle tespit edilen 65 ada 17 parselin daha sonra ifraz trampa ve tevhid işlemleri ile oluşan tazminata konu 91 nolu parselin belediyeden satış yoluyla 1967 yılında davacı adına tescil edilmiş olması, satış sırasında tapu kütük sayfasında taşınamzın kültür varlığı, türbe, mescit arazisi olduğuna ilişkin herhangi bir şerhin bulunmaması ve niteliğinin de arsa olması karşısında, daha sonra tapu kaydının 93 m2"lik kısmının kültür varlığı olması sebebiyle mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle davacının zararının doğduğu ve bütün bu tapu işlemlerinden dolayı TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır.
Ne var ki; mahkemece, tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarih itibariyle davacının mülkiyet hakkı sona erdiğinden bu tarihte zararı oluşacağından dolayı değerlendirme tarihinin iptal kararının kesinleştiği tarih olarak alınması gerekirken, dava tarihinin değerlendirme tarihi olarak alındığı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmuştur.
......
Bu durumda davaya konu taşınmazın niteliğinin ve değerinin yönetimine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
Hal böyle olunca çekişmeli taşınmazların tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihte (26/05/2008) yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı yeniden araştırılmalı, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihteki gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 04/07/2019 günü oybirliğiyle karar verildi.