20. Hukuk Dairesi 2013/10566 E. , 2014/2156 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... ada ... parsel sayılı 8488,90 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve satın alma nedeniyle davalı ... adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmış, mahkemece; davanın kısmen kabulü, kısmen reddine ve çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi ... tarafından hazırlanan 27.11.2008 havale tarihli raporda (A) harfi ile gösterilen 1070,19 m² yüzölçümündeki bölümünün davacı Hazine adına, (B) harfi ile gösterilen 7418,71 m² yüzölçümündeki bölümünün tesbit gibi davalı adına tesciline ilişkin verilen karar, davacı Hazine vekili tarafından (B) bölümüne ilişkin temyiz edilmekle, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 26.06.2009 gün 2009/3725 - 4718 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarının taşınmaz üzerindeki zilyetliğin başlangıcını, niteliğini ve sürdürülüş biçimini yeterince açıklamadığı ile taşınmaz orman sınırında yer aldığı halde, yöntemince orman araştırmasının da yapılmadığı...” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın KABULÜNE, dava konusu taşınmazın fen bilirkişi ..."un 10.10.2011 havale tarihli raporuna ekli krokisinde (B) = 7418,71 m² yüzölçümüyle gösterilen bölümünün ham toprak niteliğiyle Hazine adına tesciline, (A) = 1079,19 m² yüzölçümlü bölümü hakkında ise temyize konu olmadığından kesinleştiği için karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12.11.2012 tarih 2012/3984 - 12533 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki, hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda 20 yıl önceki memleket haritası ve hava fotoğraflarında taşınmaz üzerinde bulunan bitki örtüsüne ilişkin belirleme yapılmamış, çekişmeli taşınmazın çevre taşınmazlar ile karşılaştırması yapılmadan soyut belirlemeler ile değerlendirme yapılan rapora itibar edilerek hüküm kurulmuş, mahkeme gözlemi keşif tutanağına yazılmamıştır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu nedenle, 20 yıl önceki hava fotoğrafları ile memleket haritasında dava konusu taşınmaz ve çevresinin bitki örtüsünün özellikleri, varsa üzerinde bulunan ağaçların cinsi ve dağılımı ile kullanım bulunup bulunmadığı hususlarında ek rapor alınmalı, önceki bilirkişiler dışında bir jeoloji mühendisi ile bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden
yapılacak inceleme ve keşifte, taşınmazın çeşitli yerlerinden toprak numunesi alınıp çevresi taşınmazlarla karşılaştırmak suretiyle zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları ile davalı olanların dava dosyaları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; orman sayılmayan yerlerden olduğu ve olağan üstü kazandırıcı zamanaşımı sonucu zilyetlikle kazanılacak yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp, tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, murisler yönünden de tapu ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3.7.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne, ... Köyünde bulunan ...ada ... sayılı parselde, fen bilirkişi İbrahim Uzuner"in 11/06/2013 havale tarihli raporuna ekli krokisinde (B) harfi ile gösterilen 7418,71 m2"lik taşınmazın tarla vasfıyla ... oğlu ... adına tapuya tesciline,
Fen bilirkişisinin krokisinde (A) harfi ile gösterdiği, 1079,19 m2"lik bölümün ise taşlık kayalık vasfıyla Maliye Hazinesi adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından (B) harfli kısma yönelik olarak temyiz edilmiştir
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 02.08.1996 tarihinde 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 16.09.1999 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın 11/06/2013 havale tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokisinde (B) harfi ile gösterilen 7418,71 m2 lik taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 20/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.