20. Hukuk Dairesi 2013/10675 E. , 2014/2141 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Köyü ... Mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiş, yargılama sırasında ... – ... davaya katılmıştır.
Mahkemece, 20.000 m² yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı ve katılan davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmekle Dairece onanmıştır. Bu kez, davalı ... Yönetimi ve Hazine tarafından kararın düzeltilmesi istenilmesi üzerine, Dairece onama kararı kaldırılarak hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23.09.2008 günlü ve 2008/8474 - 11703 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: [Mahkemece her ne kadar çekişmeli taşınmazın, uzman orman bilirkişi tarafından resmî belgelere dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada orman sayılmayan yerlerden olduğu ve zilyetlikle kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle gerçek kişinin davasının kabulüne karar verilmiş ise de delillerin takdirinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; çekişmeli taşınmaz, 1954 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında bitişikteki orman alanları ile birlikte çalılık, fundalık ve dağlık olarak tesbit harici bırakılmışsa da, bu tarihten önce 1953 yılında çekilen hava fotoğrafından 1954 yılında bütünlemesi yapılan 1956 tarihli memleket haritasında, çekişmeli taşınmaz ve etrafının 5-15 metre boyunda iğne yapraklı orman ağaçları ile kaplı olarak göründüğü gibi, bitişikteki ormanın bir parçası ve onun devamı olan yerlerin bir bölümünün memleket haritasında çalılık olarak görülmesinin bu yerlerin orman olmadığının kanıtı olamayacağı ve ormana bitişik çalılıkların ormandan ayrı düşünülemeyeceği, gerçeğin kendisi olan 1953 tarihli hava fotoğrafı karşısında 1954 yılında kadastro ekibinin çekişmeli taşınmazı ve bitişikteki 5-15 metre boyundaki orman ağaçları ile kaplı yerleri çalılık, dağlık olarak nitelendirmesine değer verilemeyeceği, 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi; orman içi açıklıkların kişiler adına tescilini yasakladığı, ... Asliye Hukuk Mahkemesince aynı yerde ve aynı konumdaki taşınmazların kişiler adına tesciline dair verilen kararları bu gerekçelerle bozan Daire kararına karşı, aynı mahkemenin verdiği 15.06.2006 gün, 2005/241 - 546 sayılı ve 22.05.2007 gün ve 2007/139-148 sayılı ve 22.05.2007 gün 2007/132 - 149 ve 2007/133 - 152 ve 2007/136 - 147 sayılı direnme kararlarının, sırasıyla Hukuk Genel Kurulunun 27.12.2006 gün, 20/814 - 822 ve 23.01.2008 gün 20/966 - 19 ve 28/05/2008 gün 20/393
- 404 ve 20/395 - 405 sayılı kararları ile Daire kararında belirtilen nedenlerle bozulduğu, ... İlçesinden temyiz incelemesi yapılması için Daireye gönderilen dava dosyaları içindeki bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmazların bulunduğu köydeki ormanlar dahil olmak üzere Karaisalı, ..., ..., ..., ..., ... Köylerindeki ormanları içine alan ...-... ... Ormanı haritasında gösterilen Doğusu: ... Baraj Gölü, Batısı: ...-... Yolu, Kuzeyi: ... ... - ... Tepe - ... Dağı - ... - ... Dağı - ... ... Tepe - ... Mahallesi - ... Yolu, Güneyi: ... Baraj Gölü - ... Çayı ile çevrili saha içindeki ormanların "sürekli muhafaza ormanı olarak ayrıldığı" 13.08.1984 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Muhafaza Ormanlarının Ayrılması ve İdaresi Hakkında Yönetmeliğin; "Sürekli Ayrılma" başlıklı 3. maddesi aynen;
Sürekli Ayrılma:
Madde 3- Bir ormanın, maki ve fundalığın veya sahipli yerin sürekli olarak muhafaza ormanına ayrılabilmesi için bu alanların:
a) Çığ, arazi kayması ve erozyon nedeni ile bir afetin oluşması muhtemel yerlerde bulunması,
b) Yerleşim merkezlerinin çevre sağlığını olumlu yönde etkilemesi,
c) Kara ve demiryolları ile yerleşim yerlerini toz ve kum fırtınalarına karşı korunması,
d) Baraj, göl ve nehir yataklarının dolmasını engellemesi,
e) Yurt savunması için korunmasının zorunlu görülmesi,
f) Muhafaza ormanlarının tamamlanması için bunlara eklenmesi lazım gelen sahipli yerlerden olması, esas ve şarttır.
Öncelik:
Madde 4- Bir ormanın, maki ve fundalığın veya sahipli yerin sürekli olarak muhafaza ormanına ayrılabilmesi için 3. maddedeki şartlardan en az birinin mevcudiyeti yeterlidir. Bu şartlardan hepsini veya birkaçını bünyesinde toplayan yerler muhafaza ormanına ayrılmada öncelik kazanır."
hükümlerinin bulunduğu,
Davaya konu taşınmazların içinde bulunduğu ... ... Ormanı olarak ayrılmasına ilişkin 23.11.2000 günlü raporda, yönetmelikde belirtilen koşullardan;
1) ... Baraj Gölü kenarında ve ... Barajının su toplama havzası içinde olması,
2) Halen ... Büyükşehir Belediyesine yapılan içme suyu isale haltı projesinde yer alan ve inşaatı devam eden Doğu ve Batı su isale köprülerinin yapımı ile Büyükşehir Belediyesi mücavir alanına irtibatlandırılması nedeniyle ormana olan baskının azaltılması,
3) ... Baraj Gölünün ve nehirin dolmasının engellenmesi,
4) Su korunma alanı olarak planlamaya konu edilen ve muhafaza ormanı içinde kalan ormanların çevre sağlığının iyileştirilmesine ve sürdürülebilirliğine daha etkin katkıda bulunması amacıyla 6831 sayılı Kanunun 23. maddesi gereğince ... - ... ... Ormanı ismi ile Devamlı (Sürekli) Muhafaza Ormanı olarak ayrılmasının gerektiğinin" bildirildiği ve 23.11.2001 günlü bu raporun, Orman Genel Müdürlüğünün 23.01.2002 günlü teklifi ile Bakanlık Makamına sunulduğu ve Orman Bakanlığının 31.02.2002 gün ve 1 sayılı oluru" ile kabul edilerek ... (...) ... Ormanına ayırma olgusunun kesinleştiği ve yukarıda isimleri yazılı köyler ile komşu köylerin tümünde ilan edildiği muhafaza ormanına ayırmaya ilişkin 23.11.2001 günlü raporun 3/5. maddesinde "muhafaza ormanı içerisinde münferit ve dağınık halde bulunan ve muhafaza ormanı bütünlüğünü bozan, özel şahıs arazileri kamulaştırılmalı, Hazine arazileri ise ağaçlandırılmak üzere tahsisi talep edilmelidir" şeklinde bilimsel açıklamalarda bulunulduğu, 6831 sayılı Kanunun 3, 4, 23 ve 25. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde muhafaza ormanları ile milli parkların aynı hukukî konumda oldukları H.G.K."nun milli parklar konusunda oybirliği ile verdiği 09.11.1988 gün ve 8/542-893 sayılı kararında açıklandığı gibi, "orman rejimine alınan bu tür yerler için sonradan tapu alınamayacağının" kabul edildiği milli park ve muhafaza ormanı olarak ayrılma işleminin başlı başına orman rejimi ve ayırma olarak kabul edilmesi gerektiğinden tapuda kaydı bulunmayan taşınmazların kesinleşen orman sınırı dışında bırakılmış olsa dahi " orman niteliğinin devamı"
başlıklı 1984 tarihli yönetmeliğin 38 ve 1986 tarihli yönetmeliğin 31 ve son olarak çıkartılan ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 34. maddesinde "6831 sayılı Orman Kanununun 1. maddesine göre, orman sayılan yerlerdeki; yanan orman alanları, muhafaza ormanları, milli parklar, izin ve irtifak hakkı tesis edilen ormanlar, orman olarak kamulaştırılan ve orman rejimi içine alınan yerler, orman sayılan yerlerden olma özelliğini korurlar." hükümleri gereğince orman sayılacağı, ... Gölü su toplama havzası ve koruma sahasında kalan bir taşınmazın tek başına korunacak yer niteliklere sahip olmadığından, gölün çevre ve ekolojik değerler ile birlikte bir bütün olarak korunmasının esas alacağı, somut olaya bu açıdan bakıldığında Seyhan Baraj Gölünün çevresinin bir bütün olarak muhafaza ormanı niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir. O halde mahkemece; 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi ve Anayasanın 169. maddesi gereğince ormanların imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla kazanılma olanağının da bulunmadığı gözetilmeksizin yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı, Dairece hükmün onanmasının yanılgıya dayalı olduğu]na değinilmiştir.
Hazine vekili, 18.03.2010 günlü dilekçeyle; çekişmeli taşınmazın Hazine adına tescili istemiyle karşı talepte bulunmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine, dava konusu taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise, 1954 yılında yapılmış ve 05.08.1954 tarihinde kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2. maddesi gereğince ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 20.02.2014 günü oy birliği ile karar verildi.