12. Ceza Dairesi 2014/9593 E. , 2015/5891 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna Aykırılık
Hüküm : 2863 sayılı Kanunun 65/b, 5237 sayılı TCK"nın 62, 52/2, 51, 53 maddeleri uyarınca mahkumiyet ve hapis cezasının ertelenmesi
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin tespit tarihinden farklı olarak “03/01/2011” şeklinde gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı niteliğinde kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi"nin 11/04/2012 tarih ve 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 2863 sayılı ... Koruma Kanunu"nun 23/01/2008 tarih ve 5728 sayılı Kanunun 408. maddesi ile değişik 65. maddesinin (a) ve (b) fıkralarının Anayasa"ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, Anayasa"nın 153. maddesinin 3. fıkrası ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 66. maddesinin 3. fıkrası gereğince iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete"de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesinin de karar altına alındığı, 13/10/2012 tarih ve 28440 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararının, 13/10/2013 tarihinde yürürlüğe girmesi beklenirken, 2863 sayılı Kanun"da değişiklik yapan 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği;
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı;
Belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; ... Yüksek Kurulu"nun 13.06.1971 gün ve 5899 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilip, ... Koruma Kurulu"nun 28.05.1997 gün 8686 sayılı kararı ile koruma grubu II olarak belirlenen, aynı zamanda ... Koruma Kurulu"nun 07/07/1993 tarih ve 4720 sayılı kararı ile tescilli kentsel sit alanı içerisinde yer alan suça konu taşınmazın tüm katlarında gerçekleştirilecek kaba inşaat, güçlendirme, tadilat işlerinin projelendirmesi ve bu projelere uygun olarak işin bitirilip tamamlanması işinin 01/07/2010 tarihli inşaat sözleşmesi ile sanığın sahibi olduğu ... Ticaret Limited Şirketi tarafından üstlenildiği, sözleşmenin 3.1. bendinde taşınmaza ilişkin olarak projenin ve uygulanmasının her türlü sorumluluğunun yükleniciye ait olduğunun belirtildiği, tüm dosya kapsamına göre sanığın, 2863 sayılı Kanun kapsamında bulunduğunu bildiği anlaşılan taşınmaz ile ilgili olarak inşai faaliyette bulunabilmek için ... Belediye Başkanlığına müracaatı üzerine, Belediye bünyesindeki Koruma Uygulama ve Denetim Bürosunca 02/07/2010 tarihli onarım ön izin belgesinin düzenlendiği, belediye görevlilerince mahallinde yapılan kontrollerde, yapıda ön cepheye iskele kurmak suretiyle inşai çalışma yapıldığı, taşıyıcı sistemde muhtelif yerlere çelik kolon ve kirişler ile beraber ilave betonarme imalat (perde kolon, kiriş) yapılmak suretiyle güçlendirme çalışması yapıldığı, merdiven ve kısmi olarak döşemelerin betonarme olarak yenilendiği, iç mekanlarda sıva tamiratı yapıldığı, tüm iç ve dış kapı ve pencere doğramaların söküldüğü, teras katta ise demir kutu profiller hazırlık çalışması yapıldığı belirlenip, 19/10/2010 tarihli yapı tatil tutanağının tanzim edildiği,
Olay yerindeki keşif sonrası inşaat bilirkişisi tarafından düzenlenen 18/05/2012 tarihli raporda, kentsel sit alanı ilan edilen bölge içinde kalan, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli yapıya, Koruma Bölge Kurulundan onay ve belediyeden yapı ruhsatı almadan gerçekleştirilen fonksiyon değişikliği ile inşaî ve fizikî müdahaleler nedeniyle, yapının tahrip olup bozulmasına sebebiyet verilmiş olduğunun belirtildiği anlaşılmış olup, sanığın sübuta eren eylemi neticesinde tescilli kültür varlığı niteliğini haiz taşınmazın bozulmasına ve tahribine neden olunması karşısında 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1. cümlesi ve değişiklik öncesi anılan Kanunun 65/a maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiğinin nazara alınmaması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, sanığın suç kastının bulunmadığına, dava konusu eylemin Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile suç olmaktan çıkarıldığına, lehine olan hükümlerin uygulanmadığına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Hükmedilen hapis cezasının kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilirken sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmasına karar verilirken, hak yoksunluğu süresinin koşullu salıverilme tarihine kadar diğer hak yoksunlukları yönünden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar olması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin dokuzuncu ve onuncu paragrafları hükümden çıkarılarak yerine “Sanığın kasten işlenen suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK"nın 53/1, a, b, d, c, e bentlerinde belirtilen haklardan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına, aynı Kanunun 53/1-c maddesinde belirtilen kişisel hak yoksunluğunun, sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından koşullu salıverilme tarihine kadar diğer kişiler yönünden hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına” cümlesinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 06/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.