14. Hukuk Dairesi 2017/1895 E. , 2020/7936 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 31.07.2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, dava konusu 83 ada 7 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın aynen taksim, mümkün olmaması halinde satış yoluyla giderilmesini talep etmiş ve taşınmaz üzerindeki yapıların davacı ... ve ...’a ait olduğunu beyan ederek muhdesat iddiasında bulunmuştur.
Davalılar vekili, dava konusu taşınmaz üzerinde müvekkillerinin murisine ait yapı olduğunu beyan etmiş ve karşı dava yoluyla 302 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın aynen taksim, mümkün olmaması halinde satış yoluyla giderilmesini istemiş, daha sonra davalarını geri aldıklarını beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dava konusu 83 ada 7 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine; 302 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden vazgeçme nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Öte yandan; paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Dava konusu 83 ada 7 parsel sayılı taşınmazda paydaş olan ...’nin davada taraf olmadığı anlaşılmıştır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gerekir. Savunma hakkı, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınmış olup, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde de “Hukuki dinlenilme hakkı” başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. Buna göre hakim iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafları duruşmaya çağırmak zorundadır. Kayıt maliki ... sağ ise kendisinin ölü ise mirasçılık belgesiyle tespit edilecek mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerekirken eksik taraf teşkili ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bununla birlikte, davacı ... ve davalı ... ile davalılar muhdesat iddiasında bulunmuş, davalı taraf davacıların muhdesat iddiasını kabul etmiş; davacı taraf ise davalıların muhdesat iddiasına yönelik beyanda bulunmamıştır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda taşınmaz üzerindeki muhdesatların aidiyeti konusunda tespit yapılmalı, muhdesatların taşınmanın satış değerine olan katkısı oran olarak belirlenmeli ve bu oranlara göre satış bedelinin dağıtılmasına ilişkin infaza elverişli hüküm kurulmalıdır. Muhdesatların aidiyeti konusundaki uyuşmazlık giderilmeden eksik incelemeyle muhdesatların davacı ..., ... ve davalılara ait olduğu kabul edilerek hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de; taşınmazın satış bedeli üzerinden hüküm tarihi itibariyle binde 11,38 oranında harç alınmasına karar verilmesi gerekirken, satış sırasında yürürlükte bulunan oran doğrultusunda harç alınmasına karar verilmesi de doğru bulunmadığından, açıklanan tüm bu nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, 01.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.