8. Hukuk Dairesi 2012/4802 E. , 2012/5797 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve müşterekleri ile Hazine ve ... Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29.06.2010 gün ve 424/312 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili; 402 parsel sayılı taşınmazın güneyinde bulunan 40-50 dönüm yüzölçümündeki alanın 1952 tarihinde yapılan tapulama çalışmalarında ekilemez arazi olarak tespit dışı bırakıldığını, daha sonra 1522 parsel olarak Hazine adına ihdasen tapuya tescil edilen taşınmazın, imar ihya ve muristen intikalen 20 yılı aşkın zilyetlik hukuki sebebine dayanarak, tapu kaydının kısmen iptaliyle vekil edenleri adlarına tescilini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne, 1522 parselin, teknik bilirkişiler tarafından hazırlanan krokide A harfiyle gösterilen 29210,76 m2 kısmına ait tapu kaydının iptaliyle davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini belirlemekten uzak olduğu gibi hüküm vermeye de yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; dava dosyası kapsamında yapılan hava fotoğrafı uygulaması yetersiz olduğu gibi, usulüne uygun orman araştırması da yapılmamıştır. Çünkü; dava konusu taşınmaz ve çevresi 1953 tarihinde yapılan tapulama çalışmalarında ekilemez arazi olarak tapulama harici bırakıldıktan sonra, 18.06.1987 tarihinde "ihdas" yoluyla 1204 parsel olarak, 1104424 m2 yüzölçümünde ve "Ham Toprak" niteliğiyle Hazine adına tapuya tescil edilmiştir. 1204 parselin daha sonra 06.08.2002 tarihinde ifraz edilerek 1521 ve 1522 parsellere ayrıldığı ve dava konusu kabulüne karar verilen taşınmaz bölümünün 734448 m2 yüzölçümündeki "Ham Toprak" niteliğiyle Hazine adına tapuya tescil edilen 1522 parsel kapsamında kaldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Dava konusu 1522 parselin tapu kaydının beyanlar hanesinde yazılı bulunan bilgilere göre de; Ankara Orman İşletme Şefliğinin 05.05.2004 tarih ve 531 sayılı yazısı gereğince "Çal Dağı Devlet Ormanı olduğundan vasfının orman olduğu" yazılı bulunmaktadır.
Öncelikle; Devlet Ormanları TC. Anayasasının 169. maddesine göre, kamu malı niteliğinde olup, özel mülkiyete konu edilemez ve zamanaşımıyla iktisap edilemezler. Dava konusu 1522 parselin vasıf değişikliği ve varsa tahsisle ilgili tüm belgelerin bulundukları yerlerden getirtilerek eksiksiz olarak dosya arasına konulması ve dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastro çalışmalarının yapılıp yapılmadığının Orman İdaresinden sorulması, kesinleşmiş orman kadastro çalışmalarına ait harita ve tutanaklar ile kesinleşme tarihini gösteren belgelerin haritasıyla birlikte Orman İdaresinden getirtilerek dosya arasına konulması, kesinleşmiş orman kadastrosu söz konusu değilse, bu taktirde taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanununun 1. maddesi uyarınca orman veya orman toprağı sayılan yerlerden olup olmadığı konusunda gerekli incelemenin yapılması, bu taktirde hava fotoğrafları, gizli memleket haritası ve orman amenajman haritasının uygulanması suretiyle araştırmanın yapılması, hava fotoğraflarıyla ormana ait tüm bilgi, belge ve haritaların yeniden yapılacak keşifte uzman bilirkişiler jeodezi ve fotoğrametri mühendisi ve orman mühendisi aracılığıyla zemine uygulanması, hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre taşınmazın kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı, 6831 sayılı Kanun hükümleri uyarınca taşınmazın kesinleşen orman sınırları içinde kalıp kalmadığı veya orman sayılan yerlerden bulunup bulunmadığı hususlarında hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde anılan bilirkişilerden tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli rapor alınması gerekir.
Bundan ayrı; dava konusu taşınmazın niteliği ve öncesi itibariyle zilyetlikle kazanmaya elverişli yerlerden bulunup bulunmadığı hususunda duraksama hasıl olmuştur.
Bu bakımdan, bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının Hazine adına tapu kaydının ihdasen oluştuğu 1987 tarihinden önceki yıllara ait ve en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için, 1987 tapuya tescil tarihine göre, 20-30 yıl öncesine ait (1957–1967 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerektiği uzman öğretim üyelerinin yayınlarındaki görüşleri olup, bu görüş Dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarıyla da benimsenmiştir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi olanaklıdır.
Mahkemece, yapılacak iş; jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle 18.06.1987 tapuya tescil tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait (1957-1967 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından getirtilerek dosya arasına konulması, jeodezi ve fotoğrametri mühendisi aracılığıyla hava fotoğraflarının keşifte uygulanması, taşınmazın hava fotoğraflarının çekildiği tarihe göre kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı, imar ve ihyasının tamamlanıp tamamlanmadığı ya da hangi nitelikte bulunduğu, Hazine adına tapuya tescil tarihine kadar koşullarına ve ekonomik amacına uygun 20 yıllık zilyetlik süresinin dolup dolmadığı konularında uzman bilirkişiden gerekçeli, denetime açık rapor alınması, iptal ve tescili istenen taşınmazın her iki hava fotoğrafları üzerinde işaretlenmesi, 1957 ila 1967 yılları arasında çekilmiş hava fotoğrafları yok ise, ilgili kurumdan bunun gerekçesinin gösterilmesinin istenilmesi, taşınmazın niteliğinin kesin bir biçimde belirlenmesi, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 19.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.