13. Hukuk Dairesi 2019/6356 E. , 2019/12835 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, ... ili, ... ilçesi, ... mevkiinde 2967,22 m2’lik arsanın dava dışı murislerinden kendilerine kaldığını, bu miras payını 27/02/2012 tarihinde noterde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 150.000,00TL bedelle davalılara satmayı vadettiklerini, ancak asıl alıcının dava dışı akrabaları aynı zamanda mirasçılardan bir diğeri olan dava dışı Av....’un olduğunu, Av....’un mesleğinden dolayı böyle bir sözleşme imzalayamayacağından ilk defa noterde gördükleri avukatın arkadaşı olan davalılar ile sözleşmeyi imzaladıklarını, bu miktardaki arsa için Almanya’da yaşayan kendileri yönünden yanıltıcı bir şekilde 150.000,00TL değer biçilmesinin hileden başka bir şey olmadığını, edimler arası aşırı orantısızlığın ortaya çıktığını, kandırıldıklarını 09.03.2012 tarihinde işbu davadaki avukatlarının ofisine gittiklerinde anladıklarını, 1 yıllık süre içinde irade beyanında bulunulması gerektiğinden gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde alıcı olarak gözüken davalılara 17.04.2012 tarihli ihtarname ve fesih ihbarını noterlikçe gönderdiklerini belirterek, sözleşmenin iptalini talep ve dava etmişlerdir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davacıların davasının hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, aşırı yararlanma ve aldatma nedeni ile taraflar arasında düzenlenen Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasında ... 1.Noterliğinde 27/02/2012 tarihinde 4182 yevmiye numarası ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığı konusunda uyuşmazlığın bulunmadığı, davacıların hata, hile ve aşırı yararlanma nedenine dayanarak bu sözleşmenin iptalini talep ettiği ancak dava dilekçesinde davacıların bu durumu davacılar vekilinin bürosuna geldikleri 09/03/2012 tarihinde öğrendiklerini açıkça beyan ettikleri, bu durumda öğrenme tarihinin üzerinden 1 yıl süre geçtikten sonra 05.11.2013 tarihinde açılan davanın TBK 28/2 ve 39. maddeleri uyarınca reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 28. maddesi hükmüne göre zarar gören bu hakkını düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde , TBK 39. maddesi hükmüne göre de hata veya hile iddialarının hata ve hileyi öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde ileri sürülmesi zorunludur. Hak düşürücü süre niteliğindeki bu sürenin hakim tarafından re"sen gözetilmesi gereklidir. 1 yıllık sürenin öğrenme tarihinden itibaren başlayacağı, öğrenme tarihinin işlem tarihi olabileceği gibi, somut olayın özelliğine göre işlem tarihinden ileri bir tarihin de olabileceği, bir başka ifadeyle işlem tarihinde fark edilemeyen bir hilenin çeşitli nedenlerle sonraki bir tarihte öğrenilebileceği açıktır. Bu durumda, hak düşürücü sürenin hesabında davacı tarafın öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alınması gerekir.
Dava dilekçesinden davacıların, edimler arası aşırı orantısızlık ortaya çıktığını, kandırıldıklarını 09/03/2012 tarihinde öğrendikleri anlaşılmış olup, esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir. Tekirdağ 2.Noterliği’nden 17.04.2012 tarihli 3381 yevmiye sayılı ihtarnamenin davalılara ayrı ayrı tebliğ edildiği dosya kapsamıyla sabittir.Söz konusu ihtarnamede davacılar,... 1.Noterliğinde 27/02/2012 tarihinde 4182 yevmiye numarası ile imzaladıkları Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin kendilerinin yanıltılarak, hataya düşürülmek suretiyle yapılmış olduğunu fark ettiklerini ve edimler arasında asla kabul edilemeyecek şekilde orantısızlık bulunduğunu bilahare anladıklarını belirterek bu sözleşmeyi haklı nedenlerle tek taraflı olarak taraflarınca feshettiklerini bildirmişlerdir.İş bu ihtarnamenin birer nüshası davalılardan ...’ye 26.04.2012 tarihinde, ...’ye ise 30.04.2012 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. İptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hata, hile, düşüncesizlik veya deneyimsizliğinin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşmenin karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def’i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Davacılar edimler arası aşırı orantısızlığın ortaya çıktığını, kandırıldıklarını 09.03.2012 tarihinde öğrenmiş, 1 yıllık süre içinde de irade beyanında bulunarak gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde alıcı olarak gözüken davalılara 17.04.2012 tarihli ihtarname ve fesih ihbarını noterlikçe gönderdikleri tebliğ mazbatalarıyla sabittir. O halde Mahkemece, dava tarihi itibariyle hak düşürücü sürenin geçmediği dikkate alınarak, işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın hak düşürücü süre yönünden reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
SONUÇ:Yukarıda bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.