9. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/12583 Karar No: 2015/27540 Karar Tarihi: 06.10.2015
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2014/12583 Esas 2015/27540 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2014/12583 E. , 2015/27540 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İŞ MAHKEMESİ DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı isteminin özeti: Davacı vekili, demirci ustabaşı olan davacının iş aktinin Rusyadaki proje ve şantiyenin bitmesi gerekçe gösterilerek iş aktinin davalı tarafından sona erdirildiğini, davacının davalı nezdinde Rusyadaki şantiyelerde aralıksız çalıştığını, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarını istemiştir. B)Davalı cevabının özeti: Davalı vekili, taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının aralıklı olarak davalı işverenlikte çalıştığını, iş aktinin ikale yolu ile sona erdiğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. C)Yerel Mahkeme kararının özeti: Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, sübut bulduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. D)Temyiz: Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. E)Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesi mümkün değildir. Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder. Ancak kısmi davadaki miktar, kısmi davanın açıldığı dava tarihine göre geriye doğru belirlenen zamanaşımı süresini kapsar. Bakiye alacak talep edildiği tarihe göre, geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalıyor ise zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir. Kısaca kısmi davadaki alacak miktarı belirlendiği tarihten itibaren öncelikle ileriye doğru gerçekleşen alacak için mahsup edilmeli, bakiye alacak ise ondan sonraki süreyi kapsamalıdır. İlk kısmi davada belirlenen alacak mahsup edildikten sonra bakiyenin talep edildiği tarihten geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalan alacak, alacaklı lehine hüküm altına alınmalıdır. Somut olayda, davacı vekilinin ıslah talebine karşı davalı vekilinin süresi içinde zamanaşımı savunmasında bulunduğu anlaşılmaktadır. Yıllık ücretli izin alacağı 13.12.2008 fesih tarihindeki 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre beş yıllık zamanaşımına tabidir. Davacı 30.07.2012 tarihinde açtığı kısmi davada 1.000 TL izin ücret alacağı talep etmiş, izin alacağı: 2.524.14 TL belirlendikten sonra 30.12.2013 tarihinde ıslah suretiyle arttırılmıştır. Islah ile arttırılan miktar ıslah tarihine göre beş yıllık zamanaşımına uğramıştır. Bu nedenle yıllık izin ücreti açısından sadece zamanaşımına uyramayan dava dilekçesindeki miktara hükmedilebileceğinin gözetilmemesi hatalıdır. F)SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06/10/2015 gününde oybirliği ile karar verildi.