10. Hukuk Dairesi 2020/3821 E. , 2021/3077 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
...
Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, fiilen birlikte yaşadığı gerekçesiyle Kurum tarafından aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile kesilen aylığının yeniden bağlanmasını talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; Kurum işleminin yerinde ve yasal mevzuata uygun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı işveren cevap dilekçesi sunmamıştır.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine”, karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, başvurunun esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
01.10.2011 günü yürürlüğe girerek 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu yürürlükten kaldıran 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Taraf ehliyeti” başlığını taşıyan 50’inci maddesinde, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu belirtilmiştir. Buna göre taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneği olup, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekildir. Medeni hukuktaki haklara ve borçlara sahip olma ehliyeti hak ehliyetini oluşturmakta, gerçek ve tüzel kişiler bakımından geçerli olmaktadır. Hak ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 28’inci maddesinde ise, kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona erdiği ve çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde ettiği hüküm altına alınmış olup, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti ölümle sona erdiğinden, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124. maddesinde belirtilen, bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün olduğu; ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği; yine, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilebileceğine ilişkin düzenlenme karşısında; adı geçen davalının mirasçılarına yöntemince husumet tevcih edilerek yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, ölü kişi hakkında yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemece, davacı vekili tarafından sunulmuş olduğu görülen havale tarihi 17.02.2021 olan dilekçeye eklenen ölüm belgesinde davacının 10.01.2021 tarihinde ölü olduğu görülmüş olup, yukarıda açıklanan bilgiler ışığında, davalının mirasçılarının HMK’nun 124. maddesi kapsamında davaya katılımı sağlanarak, savunma ve delilleri incelendikten sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine
10.03.2021 günün oybirliğiyle karar verildi.