(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2011/12864 E. , 2012/1628 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ziynet alacağı
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı ziynet alacağı davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, ziynet eşyalarının iadesi, mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından reddedilen ziynet eşyaları yönünden temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkili ile davalının 05.06.2002 tarihinde evlendiklerini, müvekkiline düğün esnasında bir çok takı takıldığını, evlilik birliği başladıktan sonra davacının hastalanması sonucu kollarının şiştiğini, davalının da ziynet eşyalarını alıp kendi annesine teslim ettiğini, takıların davalıda kaldığını belirterek dava dilekçesinde belirtilen ziynet eşyalarının mümkünse aynen iadesini mümkün değilse fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bedeli olan 8500 TL nin tahsilini istemiştir. Davalı vekili ise takıların müvekkilin annesine verildiğinin doğru olmadığını, evlendikten sonra davacının hastalığı nedeniyle sıkıntıya girdiklerini altınların çoğununu davacının kendi rızası sonucu bozdurulduğunu ve bununla tedavi masraflarının ödendiğini savunmuştur.
Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır. Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile iade edilmemek üzere bozdurulup ihtiyaçlar için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde, koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Davada, davacıya ait olduğu anlaşılan dava konusu ziynet eşyalarının, evliliğin devamı sırasında davalı tarafından bozdurularak davacının tedavi masrafları için harcandığı, davalı yanca kabul edilmektedir. Davalı kadının, iade edilmemek üzere, kendi rızası ile ziynet eşyalarını verdiğini, davalı kocanın kanıtlaması gerekir. Dinlenen davalı tanıkları, davacının ziynetlerin bozdurulmasına rıza gösterdiğini belirtmişlerse de, davacının bunları geri almamak üzere bağışladığına ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamışlardır. Kaldı ki, davacının hastalığı sebebiyle yapıldığı iddia edilen masraflara ilişkin herhangi bir harcama belgesi de sunulmamıştır. Bu durumda, davalı koca, davalı kadının iade edilmemek üzere kendi rızası ile ziynet eşyalarını verdiğini kanıtlayamadığından, dava konusu ziynet eşyalarını davacıya iadesi gerekir. Mahkemece, bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde kısmen kabul kararı verilmesi doğru değildir.
Öte yandan, mahkeme kararı yeterli ve hukuksal bir gerekçeden de yoksun bulunmaktadır. T.C Anayasasının 141/3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK."nun 388. maddesine (6100 sayılı HMK."nun 298.maddesi) göre, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.02.2005 tarih ve 2005/11-5/33 sayılı içtihadında açıklandığı üzere; bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl değerlendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar. Kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı
veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 07.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.