20. Hukuk Dairesi 2014/125 E. , 2014/2094 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Bozyazı İlçesi, Kızılca Köyü 105 ada 544 parsel sayılı 1326,77 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tesbit edilmiştir.
Davacı, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık ve kayalık niteliğindeki yerlerden Hazineye ait olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine ve dava konusu parselin tesbit gibi davalı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; davacı Hazine tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21/09/2010 gün ve 2010/8005 E. - 10909 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan kararında özetle; "Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının davacı yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır.
Dava konusu taşınmazın bitişiğinde devlet ormanı olduğu halde usûlüne uygun orman araştırması yapılmamış, taşınmazın bulunduğu yerde, orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı sorulmamış, orman kadastrosu yapılmamış ise, Orman Yönetimi davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmamıştır.
Dosya içeriğinden, çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede daha önce orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır. Bir yerde orman kadastrosu yapılmış ise, kural olarak; bir yerin orman olup olmadığı, kesinleşmiş tahdit harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla çözümlenir ise de, o yerde köy ya da belde sınırlarının tümünü kapsayan ve 4785 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak orman kadastrosunun yapılması halinde sağlıklı çözüme ulaştırır. Çünkü, 3116 sayılı Kanunda sadece Devlet Ormanlarının kadastrosunun yapılması öngörülmüştür. Bu nedenle, 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu kesinleşen tahdit harita ve tutanakları ile sınır dışında kalan taşınmazların orman niteliğini ve hukukî durumu saptanamayacağından, çekişmeli taşınmazın orman olup olmadığının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar ile 05.11.2003 tarihli ve 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
Mahkemece, öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı Orman Yönetiminden sorularak, yapıldı ise; orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yer
- 2 -
2014/125 - 2094
orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneğinin dosyaya getirtilmesi, yapılmadı ise veya 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılmış ise kesinleşmeyeceğinden; eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalıdır. 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı kırk ve yüz dönüm kısıtlama araştırmasının, aynı çalışma alanı içinde belgesizden zilyedliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir." denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine, 105 ada 544 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 17/08/1947 tarihinde ilân edilen orman tahdidi, 3402 sayılı Kanun uygulamalarına esas olmak üzere, 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan eski tahdidin aplikasyonu ve 2/B madde uygulama çalışmaları ve 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 21/07/2009 - 19/08/2009 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman kadastro haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman tahdit sınırları dışında kaldığı ve öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olup çevresindeki ziaat alanları ile bütünlük arzeden tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, davalı gerçek kişi yararına kazandırıcı zamanaşımı koşullarının da oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 18/02/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.