20. Hukuk Dairesi 2014/430 E. , 2014/2076 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar Mustafa ve ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar M. ... ve arkadaşları ....30 ada 11 parselde kayıtlı 10243 m² miktarındaki tarla niteliğindeki taşınmazın tapusunun iptali ile adlarına tescilini talep etmişler, ..... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1988/628 Esas 1991/259 Karar sayılı ilâmı ile davanın kısmen kabulü ile ....., Kozlu, Güney Mahallesi 30 ada 11 parselde kayıtlı 10243 m² miktarındaki tarlanın tapu kaydının iptali ile bilirkişinin raporuna ekli krokide gösterdiği 754 m²"lik kısmın ayrılarak ayrı bir parsel altında 1/3"er hisse nispetinde davacılar adına tesciline karar verilmiş, dahili davalı ... ve Hazine vekili tararafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 28.06.1993 tarihli ve 993/6064 E. - 5571 K. kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "keşifte görev yapan fen bilirkişinin belediye fen memuru olup, belediyenin de davada taraf olması nedeniyle bu kişisinin düzenlediği rapor ve kroki hükme dayanak yapılamayacağı, 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi uyarınca il, ilçe ve kasabaların imar planın kapsadığı alanlarda halen taşınmaz mallardan imar-ihya yolu ile toprak kazanma olanağının da söz konusu olmadığı, ayrıca, keşifte dinlenen zilyetlik tanığı İsmail Gemicioğlu ilk malikin oğlu olup anlattıklarına değer verilmesinin doğru olmadığı, zilyetlik konusunun yeterince araştırılmadığı gibi, Orman Yönetiminin davada taraf olduğu halde, orman yönünden de yöntemince araştırma yapılmadığı ve taşınmazın altında maden bulunduğu halde, 3303 sayılı Kanundaki açık hükme rağmen, madenlerle ilgili gerekli şerhin verilmediği, evvelce görev almış bilirkişi dışında seçilecek belediye ile ilgisi olmayan fen elemanı, bir uzman orman mühendisi, bir ziraat mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulu ile yerinde keşif yapılarak, öncelikle taşınmazın imar planı içinde kaldığı belirlendiği taktirde dosyada mevcut ..... 1. Asliye Hukuk Mahkemesine ait 1956/390 E., 1958/445 K. Sayılı 06.10.1958 tarihli kesinleşmiş ilâmda taşınmazın imar-ihya yoluyla elde edilmeye çalışıldığı, fakat bunun gerçekleşmediği belirlendiğine ve bu ilâmın tarafı olan Mehmet Gemici’nin davacı tarafın bayii nedeniyle halefiyet yoluyla bağlayıcılığı nazara alınarak imar-ihya suretiyle kazanılmasına olanak bulunmaması nedeniyle davanın dinlenmesine yer olmadığının düşünülmesi, eğer kısmen veya tamamen imar planı içinde bulunmadığı belirlenirse; bu kez kesinleşmiş orman tahdidinin varlığı ileri sürüldüğüne göre, orman uzman bilirkişi eliyle bu harita uygulanıp konumunun belirlenmesi ve tahdit alanı içinde ise tapu ve zilliyetlik yoluyla ormandan yer kazanılamayacağının nazara alınması, ormanla ilgisi söz konusu değilse, bu kez tarafların göstereceği tanıklar ve yerel bilirkişinin taşınmaz başında dinlenilmek suretiyle ilk tesbitin 1955 yılında gerçekleşmiş olması nazara alınarak bu tarihten geriye doğru aralıksız, çekişmesiz 20
yılı aşan zilliyetliğin var olup olmadığının, ekonomik amaca uygun şekilde sürdürülüp sürdürülmediğinin araştırılması, ayrıca, bütün bunların dışında gerçek kişilerin taşınmazı kazanma olanağına sahip bulunmaları durumu da 3303 sayılı Kanun uyarınca altındaki madenlerin Devlete ait olduğu yolunda şerh verilmesinin zorunlu olduğunun da düşünülmesi" gereğine değinilmiştir.
Yargıtay bozma kararı sonrası yukarıdaki esasa kaydı yapılan dosyada mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar Mustafa ve ... vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptal ve tescile ilişkindir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve Yargıtay bozma kararı doğrultusunda yapılan araştırmada taşınmazın öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğu, ancak, % 80 eğimli, tarım arazisi olarak kulanılması mümkün olmayan, kısmen de çalılık ve ağaçlık alan olduğu, bu hali ile zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğu belirlenerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 18/02/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.