20. Hukuk Dairesi 2013/6981 E. , 2014/2059 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2013
NUMARASI : 2010/1451-2013/146
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 16.09.2010 havale tarihli dava dilekçesi ile; .. İlçesi, T.. Köyünde kâin olup Antalya Sulh 2. Ceza Mahkemesinin 2002/798 Esas 2004/475 sayılı kararı ile orman sayılmayan yer olduğu belirlenen taşınmazın, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek-4. maddesi uyarınca, Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan yerlerde fiili kullanım durumunu belirlemek için yapılan güncelleme kadastro çalışması sırasında sınır ve yüzölçüme ilişkin fennî hata yönüyle yapılan düzeltme işleminde 1753 sayılı parsel içinde ormanlık saha içinde sınırlandırıldığı iddiasıyla yapılan düzeltme işleminin iptali ile tarla niteliğiyle müvekkili adına tesciline, davacının zilyedliğinin ve muhdesatların beyanlar hanesine şerh verilmesini istemiştir.
Davalı Orman Yönetimi vekili, davaya konu taşınmazın, sulh 1. ceza mahkemesinin 01.12.1995 gün ve 1995/319-1964 sayılı, sulh 6. ceza mahkemesinin 2009/638 Esas sayılı dosyalarında orman sayılan yerlerden olduğunun belirlendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine; 3402 sayılı Kanunun 31/son maddesi uyarınca takdir edilen 50.-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek-4. maddesi gereğince yapılan güncelleme kadastro çalışması sonucu yapılan fennî hataların düzeltilmesine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1945 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 1980 yılında yapılıp 02.04.1981 tarihinde ilân edilen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 1985 yılında yapılıp, 23.05.1986 tarihinde ilân edilen aplikasyon ve 2896 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
Davacı gerçek kişi vekili, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek-4. maddesi gereğince güncelleme kadastro çalışması sonucu yapılan fennî hataların düzeltilmesi işleminin askı ilân süresi içinde dava açtığına göre, mahkemece, kesinleşmiş orman tahdit tutanakları ve haritası ile aplikasyon ve 2. madde ve 2/B madde tutanak ve haritaları, sulh 1. ceza mahkemesinin 01.12.1995 gün ve 1995/319-1964 sayılı, sulh 6. ceza mahkemesinin 2009/638 Esas, sulh 2. ceza mahkemesinin 2002/798 Esas 2004/475 karar sayılı dosyaları getirtildikten sonra Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşacak bilirkişi kurulu marifetiyle yapılacak inceleme ve keşifte, Ek 4. madde gereğince yapılan orman sınır düzeltme çalışmasının kesinleşmiş orman tahdit tutanak ve haritalarına uygun olarak yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, kesinleşmiş orman kadastrosu, varsa aplikasyon ve 2/B madde haritaları, Ek 4. madde gereğince düzeltilen orman sınırı ile tapulama paftası ölçekleri denkleştirilip birbiri üzerine aplike edilerek değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde dava konusu taşınmazın ve komşu taşınmazların orman kadastrosu ve aplikasyon hattına göre konumu, orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile varsa aplikasyon haritasındaki sınır noktaları, Ek 4 çalışmasında düzeltilen orman sınır noktaları ile kadastro paftası üzerinde ayrı renkli kalemlerle çizilmek suretiyle bilirkişilerden denetime elverişle krokili rapor alınmalı, yine yapılacak bu keşifte sulh ceza mahkemeleri dosyalarına konu taşınmazların dava konusu taşınmaz ile aynı olup olmadığı belirlenmeli, bu davalara konu taşınmazlar az yukarıda anlatılan bilirkişi rapor ve eki krokilerde ayrı renkli kalemlerle gösterilmeli, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi.