14. Hukuk Dairesi 2014/4705 E. , 2014/8996 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Tire Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/04/2013
NUMARASI : 2010/412-2013/283
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 27/04/2010 gününde verilen dilekçe ile Geçit Hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/04/2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Z.. G.. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalı Z.. G.. vekili, bilirkişi raporunda belirlenen 1 nolu güzergahın anayola bağlandığını, ilgili yola çıkış için Karayolları Genel Müdürlüğünden izin alınması gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, 101 ada 64 parsel sayılı taşınmaz lehine, 101 ada 19,20 ve 62 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden bilirkişilerin 07.06.2010 tarihli rapor ve krokisinde mavi renkle gösterilen 1 nolu güzergahtan geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Z.. G.. vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Somut olaya gelince, mahkemece 07.06.2010 havale tarihli bilirkişi raporunda mavi renkle gösterilen 1 no"lu güzergahtan tesis edilen geçit Tire-Selçuk yoluna bağlanmaktadır. 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanununun “Erişme kontrolü uygulanan karayollarına bağlantı, şehir geçişleri ve yerleşim” başlıklı 17. maddesine göre; Erişme kontrolü uygulanan karayollarına bağlantılar Genel Müdürlüğün uygun gördüğü yerlerde ve şekillerde yapılır. Erişme kontrolü uygulanan karayolu çevresinin bu bağlantı noktalarına ulaşımı, toplayıcı yollarla veya bağlantı noktasına ulaşan diğer yollar vasıtasıyla sağlanır.
Erişme kontrolü uygulanan karayollarına bitişik taşınmaz sahipleri ile kiracıları veya kullananların arazilerinden erişme kontrolü uygulanan karayoluna doğrudan giriş ve çıkış hakları yoktur.
Erişme kontrolü uygulanan karayolunun şehir geçişlerinde karayolunun şehir ile bağlantı ve ilişkilerinin düzenlenmesi, Genel Müdürlüğün teklifi üzerine, Bakanlık ve ilgili belediye tarafından müştereken kararlaştırılır. İşletme hakkı verilen veya devredilen erişme kontrolü uygulanan karayollarında, şehir geçiş güzergâhının veya karayolunun şehir ile bağlantı ve ilişkilerinin değiştirilmesinde işletici şirketin görüşü alınır.
Bu nedenle mahkemece; üzerinden geçit kurulan 101 ada 19 ve 101 ada 20 parsel sayılı taşınmazların Tire-Selçuk karayolu ile sınır teşkil ettiği anlaşıldığından öncelikle bağlantı yapılan yolun erişim kontrolü uygulanan karayolu olup olmadığı Karayolları Genel müdürlüğünden sorularak açıklığa kavuşturulmalı, erişme kontrolü uygulanan karayolu ise kurulacak geçite ilişkin krokisi düzenlenerek Karayolları Genel Müdürlüğüne gönderilmeli, çıkışın karayolu bağlantısı nedeniyle gerek ilgili mevzuat ve gerekse can güvenliği açısından tehlike oluşturup oluşturmadığı veya davacının katlanabileceği boyuttaki harcama ile varsa sakıncalarının giderilip giderilemeyeceği ve bunun için ne yapılması gerektiği sorulmalı, karayoluna çıkmasına engel bulunduğu saptanırsa ve bunun giderilme olanağı da yok ise başka alternatifler üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca, Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda geçit bedelinin güncellenmesi gerekirken mahkemece 07.05.2010 tarihinde yapılan keşifte belirlenen geçit bedeli depo ettilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Z.. G.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.07.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.