13. Hukuk Dairesi 2016/23817 E. , 2019/12819 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACI-KARŞI DAVALI : ...
DAVALI-KARŞI DAVACI : ...
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının sözleşmeli avukat olarak çalıştığı dönemde hak ettiği vekalet ücreti alacağının davalıya ödendiğini, bilahare 12 adet icra dosyası ile ilgili fazladan ödeme yapıldığının anlaşıldığını, yapılan ödemenin mevzuata aykırı olduğundan, haksız ödenen 6.443,62 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiş, karşı davasında davacı kurumun sözleşmeli avukatı olarak takip ettiği dava dosyalarından doğan vekalet ücreti alacağı olarak şimdilik 2.000,00 TL"nin tahsiline karar verilmesini istemiş, 12.11.2012 tarihinde ıslahla talebini 27.730,00 TL"ye yükseltmiştir.
Mahkemece, davacı-karşı davalı ...’nün davalı-karşı davacı ...’dan 5.902,55 TL alacağının bulunduğu ancak davalı karşı davacı ..."nın dava dilekçesinde 2.000,00 TL alacağının bulunduğunu belirttiği bilirkişi raporundan sonra davasını 21.11.2012 tarihinde ıslah etmiş ise de bu tarih itibariyle ıslah edilen miktar kadar zamanaşımı söz konusu olduğundan sadece 2.000,00 TL alacağı söz konusu olduğundan bu miktarın davacı-karşı davalı ...’nün alacağından mahsubu ile 3.902,55 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı-karşı davacı ..."dan alınarak, davacı-karşı davalı ..."ne verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-HMK"nin 297/2. maddesi gereğince hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yine aynı Kanun’un 389. maddesinde de, hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Öte yandan davalı cevap dilekçesinde 19.08.2007 tarihinde harcını yatırarak karşı davasını açmıştır. Karşı dava ayrı bir dava niteliğinde olduğuna göre karşı dava dosyasının tarafları, iddia, savunma özeti, delilleri kararda belirtilip, değerlendirilip, asıl ve karşı dava için kararda ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir. Somut olayda asıl ve karşı dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmamıştır. Bu hali ile verilen karar HMK"nin 297/2.maddesine uygun değildir. Mahkemece, asıl ve karşı dava bakımından az yukarıda açıklandığı şekilde ayrı ayrı HMK"nin 297/2. maddesine uygun olarak hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın davacı-karşı davalıya, 29,20 TL harcın davalı-karşı davacıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.