Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1590
Karar No: 2020/2309

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2020/1590 Esas 2020/2309 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2020/1590 E.  ,  2020/2309 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... vekili 31.07.2013 tarihli dilekçe ile; müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, ...köyü 2404 parsel sayılı taşınmazı 01.10.2007 tarihinde 7.000 m² yüzölçümlü olarak satın aldığını, ancak yaptırmış olduğu aplikasyon sonucu taşınmazın 2.000 m² yüzölçümlü olduğunun belirlendiğini, taşınmazın tapu kütüğünde belirtilen büyüklükte bulunmaması sebebiyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup şimdilik 1.000.-TL tazminatın 01.10.2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesi istemiyle dava açmıştır.
    Davalı vekili; tapu müdürlüğünün taraf sıfatının bulunmadığını, davanın Hazine aleyhine açılması gerektiğini, Hazinenin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Dairenin 08.03.2016 gün 2015/2430-2016/2897 E.-K. sayılı kararı ile özetle “maktu başvuru harcı ve peşin nisbi harç ödenmeksizin açılan davada mahkemece harç tamamlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Bozma kararına uyulmasının ardından davacı tarafça harç eksikliği tamamlanmış ve mahkemece yapılan yargılama sonunda tapu sicilinde çaplı olarak kayıtlı bulunan taşınmazların çapa bağlı yüzölçümleri ile geçerli oldukları, çekişmeli taşınmazın çaplı krokiye bağlı olarak satın alındığı, bu durumda Devletin sorumluluğunun bulunmadığı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2011/8608 E. - 2012/11602 K. sayılı ilâmının da bu yönde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; tapu kaydının yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    4721 sayılı TMK"nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi ""Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur"" hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece Devletin memuruna rücu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve 2009/4 - 383 E. - 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4 - 349 E. - 2010/318 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK"nın 1007. maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Ancak 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi hükmüne göre, tazminata hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanı sıra, tapu sicilinin tutulması nedeniyle bir zarar doğmuş olmalıdır.
    Somut olayda ise davacı taşınmazın tapuda 7.000 m² yüzölçümü ile kayıtlı olmasına karşın taşınmazının aslında 2.260 m² olduğunu belirterek tazminat istemiş olup her ne kadar davacıya ait parselin yüzölçümünün kadastro sırasında fazla miktarlı olarak tespit edilip, bu haliyle tapuya tescil edilmesi ve sonrasında bu hatalı işlemin düzeltilmesi ile davacının tapulu parselinin yüzölçümünün azalması karşısında davacının TMK’nın 1007. maddesi karşısında zararının tazminini Hazineden isteyebileceğinin kabulü gerekir ise de; çekişmeli 2404 parsel sayılı taşınmaz dava tarihi itibariyle tapuda hala 7.000 m² yüzölçümü ile kayıtlı olup davacının iddia ettiği gibi bir miktar azalmasının tapu kaydına yansıması dava tarihi itibariyle söz konusu değildir. Bu durumda, davacının zararının doğduğundan bahsedilemez.
    3402 sayılı Kanunun 41. maddesinde; “kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir." hükmü yer almakta olup davacının taşınmazında iddia ettiği gibi miktar azalmasının ve zararının 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi uygulamasının kesinleşmesi ile doğacağı ve ancak bundan sonra davacının TMK’nın 1007. maddesine dayalı tazminat davası açabileceği gözetilmeksizin dava tarihi itibariyle henüz doğmamış bir zarar nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece tapu kaydında çaplı olarak kayıtlı bulunan taşınmazların çapa bağlı yüzölçümleri ile geçerli oldukları, çekişmeli taşınmazın çaplı krokiye bağlı olarak satın alındığı, bu durumda Devletin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması gerekçe bakımından doğru değil ise de sonuç itibariyle davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından hükmün gerekçesinin değiştirilmek suretiyle onanmasına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün değişik gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 01/07/2020 günü oy birliği ile karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi