5. Ceza Dairesi 2014/12010 E. , 2019/3061 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli zimmet, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği
HÜKÜM : Tüm sanıklar hakkında nitelikli zimmet ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarından mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Sanıklar ..., ..., ... ve ... haklarında her bir suçtan tayin olunan cezaların miktarlarına göre müdafilerin duruşmalı inceleme istemlerinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 318. maddesi uyarınca AYRI AYRI REDDİYLE İNCELEMENİN DURUŞMASIZ YAPILMASINA karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Katılan vekilinin yokluğunda verilen hükümleri 04/06/2013 tarihinde öğrenme ile temyiz ettiği, gerekçeli kararın tebliğ tarihinin ise bu tarihten sonra 27/06/2013 olduğu anlaşılmakla, temyiz talebi süresinde yapıldığından tebliğnamedeki temyiz isteminin reddi düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında nitelikli zimmet ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5252 sayılı Yasanın 9/3 ve CMK"nın 34 ve 230. maddelerine uygun olarak lehe olan hükümlerin önceki ve sonraki kanunların bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçlarının birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime olanak verecek şekilde kararda gösterilmesi gerekliliğine uyulmamışsa da, sanıkların oluşa uygun olarak sübutu kabul edilen eylemlerinin 765 sayılı TCK"nın 202/2, 80. maddelerine uyması ve en lehe uygulama halinde dahi söz konusu yasa hükümleri gereğince yapılacak uygulamanın açıkça aleyhe sonuç doğuracağının anlaşılması karşısında, bu husus sonuca etkili görülmemiş, TCK"nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararı doğrultusunda uygulanmasının infaz sırasında nazara alınması mümkün görülmüştür.
Bozmaya uyularak gereği yerine getirilmiş, delillerle iddia ve savunma, yapılan yargılama göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen katılan vekili ile sanıklar müdafilerin temyiz itirazlarının reddiyle eleştirilen hususlar dışında usul ve kanuna uygun olan hükümlerin ONANMASINA,
Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... haklarında nitelikli zimmet ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/10/2014 tarihli ve 675-427 E. K. ile 27/05/2014 tarihli ve 54-280 E. K. sayılı Kararları başta olmak üzere birçok kararına ve yerleşik uygulamasına göre, uyma kararının, ara kararı niteliğinde olmayıp, davanın esasını çözümleyen kararlardan olduğu cihetle, bozmaya uymakla yerel mahkemenin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme görevi doğması karşısında, uyulmasına karar verilen Dairemizin 28/02/2011 günlü bozma ilamında da belirtildiği üzere, 5252 sayılı Yasanın 9/3 ve CMK"nın 34 ve 230. maddelerine uygun olarak lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçlarının birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime olanak verecek şekilde karar yerinde gösterilmesi ve sonucuna göre lehe yasanın belirlenmesi gerektiği, buna göre sahte belgeler düzenlenmek suretiyle işlendiği kabul edilen eylemlerin sanık ... yönünden 765 sayılı TCK"nın 202/2-3, 33, 219/4. maddelerine göre ihtilasen zimmet, 5237 sayılı TCK"nın ise 212. maddesi de gözetildiğinde 247/1-2, 248, 53/1-5, 204/2, 53/1-5. maddelerinde yer alan nitelikli zimmet ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, sanıklar ..., Yakup, Memet ve ... yönünden ise 765 sayılı TCK"nın 202/2-3, 80, 33, 219/4. maddelerine göre müteselsilen ihtilasen zimmet, 5237 sayılı TCK"nın 212. maddesi de gözetildiğinde ise 247/1-2, 43/1, 248, 53/1-5, 204/2, 43/1, 53/1-5. maddelerinde yer alan zincirleme nitelikli zimmet ve zincirleme kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarını oluşturduğu, mahkemenin yaptığı uygulama nazara alındığında da 765 sayılı Yasa hükümlerinin açıkça sanıklar lehine sonuç doğurduğu gözetilmeden, Dairemizin 28/02/2011 günlü bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra dönülemez nitelikteki bu kararın gereği tam olarak yerine getirilmeden lehe yasa uygulamasında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de;
1- Zimmet suçu yönünden sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında hüküm kurulurken TCK"nın 247/1-2, 43, 248, 62. maddelerinin bu sıra dahilinde uygulanması gerektiği gözetilmeyerek aynı Kanunun 61/5. maddesine aykırı davranılması,
2- 02/07/2001 ve öncesi olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 1997-2001 olarak gösterilmesi,
3- Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve E. 2014/140, K. 2015/85 sayılı iptal Kararının Resmi Gazete"nin 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, katılan vekili ile sanıklar müdafilerin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek hükümlerin 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 14/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.