10. Hukuk Dairesi 2016/7752 E. , 2016/15618 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, Kurumca resen tahakkuk ettirilen prim borcu ve gecikme zammı tutarının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Tarafların Duruşmaya Gelmemesi, Sonuçları ve Davanın Açılmamış Sayılması” başlığını taşıyan 150. maddesinin 1. fıkrasında “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.” hükmüne, 4. fıkrada “Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.” hükmüne, 5. fıkrada “İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” hükmüne ve 6. fıkrada da “İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Eldeki dosyada, davacı adına çıkarılan duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin 24.08.2015 tarihinde "..." imzasına, "tebliğ evrakı muhatabın adresinde bizzat kendisine tebliğ edilmiştir." kaydı düşülerek tebliğ edildiği, aynı adrese daha önce yapılan tebligatlarında aynı kayıt düşülerek yapıldığı, davacının duruşmaya katılmaması üzerine dosyanın işlemden kaldırıldığı ve
sonrasında davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacının, tensip zaptı ve duruşma gününün başkanı olduğu vakfa tebliğe çıkarıldığı ve tebliği almaya görevli olmayan kişinin imzasına tebliğ edildiği, usulüne uygun tebliğ yapılmadığına yönelik savunması karşısında, öncelikle davacıya, duruşma gün ve saatini bildirir tebligat parçasında bulunan imzanın kendisine ait olup olmadığı sorulmalı, imzanın inkar edilmesi ve tebliğ yapılan şahsın kendisi olmadığını bildirmesi halinde; tebliğin yapıldığı adresin işyeri adresi mi yoksa ikametgah adresi mi olduğu, "..." isimli bir kişinin bulunup bulunmadığı, tebliği alan "..." isimli kişinin kim olduğu açıklığa kavuşturulmalı, gerekirse tebliği yapan evrak memuru tanık sıfatıyla dinlenmeli, imza inkarı bulunduğu gözetilerek yöntemince imza incelemesi yapılmalı, böylece davacının duruşmaya usulüne uygun şekilde davet edilmiş olduğunun anlaşılması halinde şimdiki gibi bir karar verilmeli; aksi halde duruşma gün ve saatini bildirir davetiye usulüne uygun biçimde yöntemince davacıya tebliğ edilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.