12. Ceza Dairesi 2013/15891 E. , 2014/5264 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Hüküm : Beraat
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan tarafından verilen 06.05.2011 hakim havale tarihli ayrıntılı temyiz dilekçesinin Yargıtay’a gönderilmesi sırasında düzenlenen 27.06.2011 tarihli, hakim ve yazı işleri müdürü imzalı üst yazıda, anılan temyiz dilekçesi hakkında, “müşteki tarafından verilmiş ve kimlik tespiti yapılmış feragat dilekçesi” ibarelerine sehven yer verildiği ve katılanın temyizden feragat etmediği belirlenerek yapılan incelemede:
Belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi, TCK"nın 136/1. maddesinde “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlığı altında suç olarak tanımlanmış olup, eylemin; kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle gerçekleşmesi hali, aynı Kanunun 137. maddesinde cezada artırım nedeni olarak öngörülmüştür.
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA"sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir; ancak, herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler, yasal anlamda “kişisel veri” olarak değerlendirilemez, aksinin kabulü; anılan maddenin uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi olumsuz sonuçlar doğurur, bu nedenle, bir kişisel bilginin, açıklanan anlamda “kişisel veri” kabul edilip edilmeyeceğine karar verilirken, somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da ayrıca tespit edilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında oluşa ve dosya kapsamına göre; katılanın mali müşavir olarak çalıştığı firmanın ortaklarıyla akrabalık bağı olup, anılan firmada bir müddet çalışmasından dolayı katılanı ve onun T.C. kimlik numarasını daha önceden bilen sanığın, katılan tarafından kendi isteğiyle iş yerinden ayrılmış izlenimi oluşturacak şekilde gerçeğe aykırı belge düzenlendiği iddiasıyla ... .... Muhasebeci Mali Müşavirler Odası"na şikayette bulunup, 30.12.2009 havale tarihli şikayet dilekçesinde, katılana ait T.C. kimlik numarasına yer verdiği olayda,
Sanığın, şikayetçi olduğu kişinin kimlik bilgilerinin ilgili makam tarafından bilinmesi ve derhal soruşturmaya başlanılmasını sağlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiği kabul edilemeyeceğinden,
Yapılan yargılama sonunda, sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın sübuta ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.