17. Hukuk Dairesi 2019/3489 E. , 2020/4960 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; 26.01.2014 tarihinde, müvekkilinin, yolcu olarak bulunduğu davalıya zorunlu mali mesuliyet sigortalı aracın tek taraflı kazasında yaralandığını belirterek belirsiz alacak davası olarak 2.200,00 TL (2.000,00 TL sürekli ve 200,00 TL geçici maluliyet için) maddi tazminatın temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 21.11.2017 tarihinde talebini 179.305,28 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı ... şirketi vekili, hatır taşıması ve müterafik kusur savunmasında bulunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile 179.305,28 TL tazminatın 05.08.2015 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davalı ... şirketi vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda; davacı vekilince dava dilekçesi ekinde sunulan Uşak Devlet Hastanesinin 16.12.2010 tarihli sağlık kurulu raporunda davacının %27 özür oranına sahip olduğu belirtilmiş; mahkemece Ankara Üniversitesi Adli Tıp Kurumundan alınan raporda, davacının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre %45 oranında genel çalışma gücü kaybı ve 6 ay iyileşme süresinin olduğu belirtilmiştir. Davalı vekilinin maluliyet oranlarına yönelik itirazının olmasına, davacıda oluşan maluliyete ilişkin yapılan değerlendirmeler arasında çelişki bulunmasına ve kaza tarihi itibariyle esas alınmayacak yönetmeliğe göre Adli Tıp Kurumunca rapor düzenlenmesine rapora gerekçe yapılan yönetmeliğin hangi nedenlerle esas alındığı gerekçelendirilmemiş olamasına göre, davacının davaya konu kazaya ilişkin tüm tedavi evraklarının getirtilerek Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan olay tarihinde yürürlükte olan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinin tartışıldığı uygun çelişkiyi giderecek yeni bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK’nin 43.(6098 sayılı TBK’nin 51.) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Somut olayda, davacı yolcu konumundadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde; olayda hatır taşıması olduğunu savunmuş, ilk derece mahkemesince hatır taşıması hususunda delil olmadığı gerekçesiyle tazminattan indirim yapılmamıştır. Ancak, soruşturma dosyasında dava dışı araç sürücüsü ve diğer yolcular ile bizzat davacı asil, arkadaşları ile yola çıktıklarını, sonrasında kazanın meydana geldiğini belirtmişlerdir. Bu durumda mahkemece olayda hatır taşıması
bulunduğunun kabulü gerekir. Ücretli taşındığı veya yakın akraba oldukları savunulup ispat edilmemiştir. Somut olay gözönüne alınarak tazminattan %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA; Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 08/09/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.