3. Hukuk Dairesi 2016/2903 E. , 2017/14889 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ...Ş vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ... plaka sayılı aracın satılık ilanını internette görüp aracı beğendiğini, internette yer alan iletişim bilgilerinden satıcı olan kişilerle iletişim kurup görüştüğünü, kendisini araç sahibi ... olarak tanıtan ancak daha sonra gerçek kimliğinin ... olduğunu öğrendiği kişi ile aracı almak üzere anlaştığını, araç bedeli olan 21.000 TL"yi davalı ..."na ödediğini, davalı ..."in işlerinin yoğunluğunu ileri sürerek, aracın resmi devir işlemlerinin yapabilmek için, aracı almaya birlikte gittiği arkadaşı ..."e vekalet vermeyi önerdiğini, kendisinin bu öneriyi kabul etmesi üzerine, ... 2. Noterliği"nde, davalı ..."in, gerçek araç sahibi ..."in kimlik bilgilerini kullanarak sahte olarak düzenlediği kimlik belgesi ile, aracın devri için ..."e ... 2.Noterliğinde vekaletname verdiğini, bu vekaletnamenin o dönemde noter vekili olarak görev yapan davalı ... tarafından düzenlendiğini, bu işlemlerin tamamlanmasının ardından ... 1. Noterliği"ne giderek, düzenlenen bu vekaletname ile aracın resmi satış işlemini yaptıklarını, aracın resmi devir işlemleri için emniyete müracaat ettiğinde aracın evraklarında sorun olduğunu, aslında kendisine satılan aracın çalıntı bir araç olduğunu, çalıntı olan bu araca 17 SE 823 plakasının sahte olarak takılarak kendisine satıldığını öğrendiğini, satın aldığı çalıntı araca el konarak gerçek sahibine teslim edildiğini, böylece kendisinin araç satış bedeli ve noterde yapılan işlem bedeli kadar zarara uğradığını, bu zarardan tüm davalıların sorumlu olduğunu, davalı noterin sahte kimlikle vekalet düzenlediğini ve bu konudaki özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalı ...Ş."nin mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında sorumluluğunun bulunduğunu, diğer davalı ..."nun ise sahteciliği gerçekleştirilen kişi olarak zararda sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürerek, 21.462,25 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ...Ş., daha önce aynı hususta ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2007/40 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve bu davanın reddedilerek kesinleştiğini, aynı mahiyetteki bu davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu olaydaki sorumluluklarının ancak noterin sorumluluğunun doğmasına bağlı olduğunu, bu nedenle davalı sıfatı ile kendilerine dava açılamayacağını, davalı noterin ilgili mevzuat gereği yerine getirmesi gereken tüm işlemleri uyguladığını vekalete konu sahte kimlik belgesinin bir nüfus cüzdanında bulunması gereken tüm özellikleri taşıdığını, zararın üçüncü kişilerin ağır kusuru ile meydana geldiğini ve illiyet bağının dava dışı 3.kişinin kasti eylemleri ile kesildiğini, ayrıca dava konusu olayda davacının da ağır kusuru bulunduğunu belirterek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, dava konusu satış işlemi tarihinde, resmi işlem görevini üstlenmiş davalı noterin teknolojinin gelişmesi ile internette sorgulama, mernis sistemi gibi kolaylıklara kavuşmuş olduğu, resmi işlem yapma görevini üstlenmiş olan davalının daha fazla bilgi ve tecrübeye sahip olması nedeniyle daha üst düzeyde dikkat ve özen görevi bulunduğu ve davalı noter vekilinin sorumsuzluğuna ilişkin savunmasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; (araç bedeli ve noter işlem masrafının yarısı olan ) 21.231,13 TL.nin davalı ... şirketi açısından 04/04/2007, diğer davalılar açısından olay tarihi olan 14/11/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı ...Ş. vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı ...Ş. vekili ve davalı ..."ın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava; noterin hukuki sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
1512 sayılı Noterlik Kanununun "Noterlerin Hukuki Sorumlulukları" başlıklı 162.maddesine göre "Stajyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile, noterler, işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar. Noter, birinci fıkra gereği ödediği miktar için işin yapılmaması, hatalı yahut eksik yapılmasına sebep olan stajyer veya noterlik personeline rücu edebilir."
Bu maddeye göre, noterlerin sorumluluğu "Kusursuz sorumluluktur." Kusursuz sorumlulukta, zarar gören kişinin kusurun varlığını ispat etmek zorunluluğu yoktur. Aksine kusursuz sorumlu olan davalının (noterin) olayla zarar arasında illiyet bağının bulunmadığını kanıtlaması gerekir. Sorumluluk hukukunun önemli öğelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır.
Teoride ve uygulamada; mucbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur.
Noterlik Yasası"nın 72.maddesi gereğince noter, iş yaptıracak kişilerin kimlik ve adresleri ile gerçek isteklerini tamamen öğrenmekle yükümlüdür. Noterin sahte belgeler ile işlem yapması hatalı ve eksik bir işlemdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 06/12/2013 gün 2013/4-335E-2013/1654K sayılı ilamında, "...Noterin ilgililerin hukukî menfaatlerini korumak için araştırma ve aydınlatma görevi vardır. Noterlik Kanunu’nun 72. maddesine göre; noter, iş yaptıracak kimselerin kimlik, adres ve yeteneğini ve gerçek isteklerinin tamamını öğrenmekle yükümlüdür. Bu cümleden olarak noterin veya çalışanının her zaman belgenin sahte olup olmadığını anlamasını ve tetkik etmesini yani grafolojik bir inceleme yapması beklenemez. Ancak; belgenin veya kimliğin ilk bakışta sahte olup olmadığı veya kimlikte şekli anlamda var olması gereken bir bilginin olmaması yahut olmaması gereken bir ibarenin bulunması noter veya çalışan tarafından dikkat edilmesi gereken hususlardandır. Bu gibi hâllerde noterin veya çalışanının gerekli özeni göstermesi beklenir. Aksine davranış özen yükümlülüğünün ihlâlidir... " hususları vurgulanmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; sahte nüfus cüzdanı kullanılarak, davalı noter tarafından düzenlenen vekaletnameye istinaden davacıya araç satışı yapıldığı, davalı noterin (noter vekilinin) sahte kimlik belgesine dayanarak vekaletname verilmesi işlemini tamamlamış olmasının özen yükümlülüğünü kusurlu şekilde aksattığını gösterdiği, noterin eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağının kesilmediği ve davalı noterin yapılan işlem nedeniyle Noterlik Kanunu’nun 162. maddesi uyarınca sorumlu olduğu sabit olup mahkemenin de kabulündedir.
Ne var ki somut olayda; davacı, savcılıkta vermiş olduğu 16.11.2006 tarihli beyanında dava konusu aracın satılık ilanını internette gördüğünü ve ilan üzerinde yazılı iletişim numaralarını aradığında iki farklı kişi ile görüştüğünü ancak bu iki kişinin de isimlerini söylemediğini belirtmiş olmasına ve yine kasko değeri 27.800 TL olarak gösterilen aracı 21.000 TL"ye satın aldığını beyan etmiş olmasına karşın, mahkemece, davacının bu eylemlerinin müterafik kusur oluşturup oluşturmayacağı değerlendirilmemiştir.
O halde mahkemece, davacının meydana gelen zararda müterafik kusuru olup olmadığı değerlendirilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı ...Ş. vekili ve davalı ..."ın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalılar ... ... A.Ş. ve ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.