19. Ceza Dairesi 2016/15494 E. , 2016/24124 K.
"İçtihat Metni"
1163 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, ..... Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2012 tarih, 2012/13 Esas, 2012/10 Karar sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 09/11/2016 gün ve 2016/7787 Esas, 2016/22270 sayılı kararıyla;
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin "01/07/2009" yerine "11/10/2008" olarak yazılması mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak görülmüştür.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun"da öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
1-Adli para cezasının ödeme şeklinin TCK"nın 52/4. maddesi uyarınca, mehil verme veya taksitlendirme olarak tercihli düzenlenmesine karşın, her iki seçeneğin de birlikte uygulanmasına karar verilmesi,
2-Taksitlendirmeye ilişkin uygulama maddesinin TCK’nın 52/4. maddesi yerine aynı Kanun"un 52/2. maddesi olarak gösterilmesi
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, bozma sebebi 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesi uyarınca, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, “sanığın ekonomik ve şahsi halleri göz önünde bulundurularak, verilen adli para cezasını ödemesi için, takdiren hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıl süre verilmesine” ibaresinin hükümden çıkarılmasına ve hüküm fıkrasında yer alan “TCK"nın 52/2” ibaresi yerine “TCK"nın 52/4” ibaresi yazılması suretiyle başkaca yönleri kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye kısmen uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi, karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ
İtiraza konu husus, adli para cezasının ödeme şeklinin TCK"nın 52/4. maddesi uyarınca, mehil verme veya taksitlendirme olarak tercihli düzenlenmesine karşın, her iki seçeneğin de birlikte uygulanmasına karar verilmesinin aleyhe bozma yasağı kapsamında kalıp kalmadığına ilişkindir.
TCK"nın 52/4. maddesinde;"Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir." hükmüne yer verilmiştir.
Sanığa tayin olunan sonuç adli para cezasının ödenmesi hususunda mehil ya da taksitler halinde ödenmesine karar verilmesi halleri anılan hükümde birer seçenek olarak düzenlenmiş olup takdirine bağlı olarak hakim bunlardan sadece birine karar verebilecektir.
Bu anlamda hem mehil verilmesi hem de taksitlendirme kararı verilmesi açıkça kanuna aykırıdır.
Kanuna aykırılığın açık olduğu bu durumun hükmün yalnız sanık tarafından temyiz edilmesi halinde "aleyhe bozma yasağı" kapsamında kalıp kalmadığı ise ayrıca değerlendirilmelidir.
CGK"nın 07.12.2010 tarih ve 2010/8-241 Esas 2010/253 Karar sayılı kararında bu konu değerlendirilmiş ve " 5237 sayılı TCY"nın 52. maddesi, genel hükümler bölümünde yer almakta olup, maddi ceza hukukuna ilişkin böyle bir düzenlemeye, özellikle para cezasının ödenmesi için mehil verilmesine ilişkin bir düzenlemeye, 5275 sayılı CGTİHK yer verilmediğinden ve 11.12.1967 gün ve 2-6 sayılı ...K. ile Ceza Genel Kurulunun 09.12.2003 gün ve 258-281 sayılı kararında belirtildiği üzere hükme dahil olması gereken konularda mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama bulunduğu ileri sürülerek mahkemesinden karar istenilemeyececeğinden anılan Yasanın 98 vd. maddeleri uyarınca infaz aşamasında bu konuda bir karar alınması da olanaklı değildir. Dolayısıyla 52. madde düzenlemesinin aleyhe yönelen bir temyiz başvurusu bulunmaması halinde, aleyhe bozma yasağına konu olacağı hususu tartışmasızdır." sonucuna ulaşılarak, hükmün yalnız sanık tarafından temyiz edilmesi halinde bu durum bir eleştiri nedeni olarak kabul edilmiştir.
Kanuna aykırı olmakla birlikte yerel mahkemece her iki seçeneğin birlikte uygulanmasına karar verildiği somut olayda, Yüksek Dairenizce "mehil verilmesine" ilişkin takdiri hususun hükümden çıkartılmasına ilişkin karar ise sanığın aleyhine olup, aleyhe temyiz yasağı kapsamında değerlendirilmesi gereken bir durumdur.
Bu nedenle, Yüksek Dairenizin 09/11/2016 gün ve 2016/7787 Esas 2016/22270 Karar sayılı ilamına karşı sanık lehine itiraz yoluna gitmek zorunluluğu doğmuştur.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
I-Dairenizin 09/11/2016 tarihli ve 2016/7787 (E) ve 2016/22270 (K) sayılı ilamının CMK 308/2-3 maddesi kapsamında itirazımıza binaen incelenmesi ve ilamda 1. numaralı bozma sebebi olarak gösterilen durumun "aleyhe bozma yasağı" kapsamında kaldığı hususu eleştiri konusu yapılarak sadece 2. numaralı bozma sebebi doğrultusunda yerel mahkeme kararının DÜZELTİLEREK ONANMASINA karar verilmesi,
II-İtiraz yerinde görülmediği takdirde, itiraz hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na TEVDİİ,
İtirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR:
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/12/2016 tarih ve 2014/294195 sayılı itiraz istemi yerinde görülmüş olduğundan 6352 sayılı Kanun ile değişik CMK"nın 308/3. maddesi gözetilerek itirazın kabulüne,
2-Dairemizin 09/11/2016 tarih ve 2016/7787 Esas, 2016/22270 Karar sayılı düzeltilerek onama kararının kaldırılarak sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmünün temyizen yeniden yapılan incelemede;
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin "01/07/2009" yerine "11/10/2008" olarak yazılması mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak görülmüştür.
Adli para cezasının ödeme şeklinin TCK"nın 52/4. maddesi uyarınca, mehil verme veya taksitlendirme olarak tercihli düzenlenmesine karşın, her iki seçeneğin de birlikte uygulanmasına karar verilmiş ise de, karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun"da öngörülen suç tipine uyduğu,
Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.
Ancak,
Taksitlendirmeye ilişkin uygulama maddesinin TCK’nın 52/4. maddesi yerine aynı Kanun"un 52/2. maddesi olarak gösterilmesi
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, bozma sebebi 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesi uyarınca, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan “TCK"nın 52/2” ibaresi yerine “TCK"nın 52/4” ibaresi yazılması suretiyle başkaca yönleri kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.