
Esas No: 2012/5183
Karar No: 2013/2304
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2012/5183 Esas 2013/2304 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil ... ile davalılardan ... Maden Tic. Ve San. A.Ş vekili avukat ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ...’a vekaleten diğer davalı ... Maden A.Ş. aleyhine, dava değeri 186.000,00 TL olan ... 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/790 esas sayılı ve dava değeri 30.000,00 TL olan ... 9. İş Mahkemesinin 2006/1050 esas sayılı davalarını açtığını, yine davalı ... Maden A.Ş. tarafından diğer davalı ... aleyhine açılan ve dava değeri 122.729,44 TL olan ... 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/344 esas sayılı davasında da davalı ...’u vekil olarak temsil ettiğini, yargılama sırasında davanın taraflarının, 12.09.2007 tarihli “Mutabakat Sulh ve İbra Anlaşması” düzenleyip, karşılıklı olarak davalardan feragat ederek, davaların feragat nedeniyle sona ermesini sağladıklarını, ancak kendisine herhangi bir vekalet ücreti ödemediklerini, yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığından, davalı ... tarafından, Avukatlık Kanununun 164/4.maddesi hükmü gereğince dava değerinin en az %10’una tekabül eden bir meblağın vekalet ücreti olarak ödenmesi gerektiğini, karşı taraf olan ...’nun ise, feragat nedeniyle sona eren davalara ilişkin kararların kesinleştiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre hesaplanacak vekalet ücretini ödemekle yükümlü olduğunu, davaların sulhla sonuçlanması nedeniyle her iki davalının da ödenmesi gereken vekalet ücretinden müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL tutarındaki vekalet ücretinin, davaların sona erdiği tarihten itibaren işletilecek en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 8.2.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile de, talebini 41.499,00 TL’ye çıkarmıştır.
Davalılardan ... Maden Ticaret ve Sanayi A.Ş., diğer davalı ile sulh ve ibra sözleşmesi düzenlediklerini, bu sözleşme ile yargılama gideri ve avukatlık ücreti talebinde bulunmayacakları yönünde de karşılıklı mutabakata vardıklarını, müteselsil sorumluluğun, ancak birden fazla müvekkilin tek bir avukata vekalet vermesi halinde söz konusu olabileceğini, olayda ise böyle bir durumun bulunmadığını, davacıya herhangi bir vekalet ücreti ödemekle yükümlü olmadıklarını savunarak, diğer davalı ... ise, davacının davalarda herhangi bir hukuki hizmetinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalılar arasındaki 12.09.2007 tarihli “Mutabakat Sulh ve İbra Anlaşmasıdır.” Başlıklı sulh protokolünde belirtilen 32.000,00 TL’nin, davalı ... A.Ş. tarafından diğer davalı ... adına T.İş Bankası Şebinkarahisar Şubesi"ndeki 0118806 numaralı hesabına ödendiği, davalı ..."un bu sulh ve mutabakatname uyarınca 32.000,00 TL menfaat temin ettiği, dolayısıyla davacı avukatın bu miktar üzerinden %10 oranında hesaplanan 3.200,00 TL vekalet ücretine hak kazandığı belirtilerek, davanın kısmen kabulüne, 3.200,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının, ... 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/790 esas sayılı, ... 9. İş Mahkemesinin 2006/1050 esas sayılı ve ... 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/344 esas sayılı davalarında, davalı ..."u vekil olarak temsil ettiği, yargılama devam ederken, tarafların anlaşarak davaların feragatle sonuçlandırıldığı, davacıya vekalet ücretinin ödenmediği ve yazılı bir ücret sözleşmesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Avukatlık Kanununun 164.maddesinde "taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığı hallerde değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifeleri altında kalmamak koşulu ile ücret itirazlarını incelemeye yetkili mercii tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin %10 u ile %20 si arasında bir miktarın avukatlık ücreti olarak belirleneceği" Avukatlık Yasasının 165.maddesinde ise, “sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf, avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar.” Hükümleri mevcut olup, dava sulh ile sonuçlandığında, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarı isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini de isteyebilir. (Bkz. HGK.’nun 16.2.1994 T. 1993/13-810 E., 1994/60 K. sayılı kararı) Müteselsil sorumluluk gereğince aynı sorumluluk, müvekkille sulh olan karşı taraf için de geçerlidir. Avukatla müvekkili arasında ücret sözleşmesi bulunmaması (veya sözleşmenin geçersiz olması) halinde ise, müvekkilin ve müvekkille sulh anlaşması yapan hasmın, sulh olunan miktar üzerinden, Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen (hasma tahmili gereken) vekalet ücretinden) ve Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinde düzenlenen (müvekkilin avukata ödemesi gereken) vekalet ücretinden müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü gerekir.
Dava konusu olayda da, davacının vekil olarak takip ettiği davalar, davacının müvekkili ... ile karşı taraf ... Maden A.Ş. arasında düzenlenen 12.9.2007 tarihli “Mutabakat Sulh ve İbra Anlaşmasıdır.” başlıklı sulh protokolü üzerine, feragatle sonuçlanmış olup, taraflar arasında vekalet ücret sözleşmesi bulunmadığından, davalı ...’a, sulh sonucunda kazandırılan menfaatin tespiti ile, vekalet ücretinin de buna göre tespiti gereklidir. Mahkemece bu miktarın, sulh protokolünde belirtilen 32.000,00 TL olduğunun kabulü ile bunun %10’u olan 3.200,00 TL üzerinden vekalet ücretinin tahsiline karar verilmişse de, söz konusu protokol gereğince davalı ...’a ödenmiş olan bu miktar, taraflar arasında sulh olunan miktar olmadığı gibi, sulh sonucunda ona kazandırılan yegane menfaat de değildir. Esasen bu miktarın, ...’un, taşeron olarak verdiği hizmetler sırasında doğan vergi ve bunların gecikme zammı ve faizlerine ilişkin olup, vekalet ücretine konu olan davalardan tamamen bağımsız olduğu da anlaşılmaktadır.
Ne var ki dosyada mevcut olan delillere ve sulh protokolü kapsamına göre, davalıların hangi miktar üzerinden sulh oldukları ve sulh sonucunda davalı ...’a kazandırılan menfaatin ne olduğu anlaşılamamaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, bu konudaki ispat yükümlülüğü davalılara aittir. Davalıların, davacı avukat tarafından takip edilen söz konusu davalarda, tarafların sulh olmaları nedeniyle, davaların müddeabihlerine göre davalı ...’a sağlanan menfaatin, daha az bir miktar olduğunu ispat etmeleri durumunda vekalet ücretinin bu miktar üzerinden tespit ve takdir edilmesi gereklidir. Ancak bu hususun ispat edilememesi halinde ise vekalet ücretinin, söz konusu davaların müddeabihlerinin değerleri üzerinden ödenmesi gerektiği de kabul edilmelidir.
Mahkemece açıklanan hususlar göz ardı edildiği gibi, davalı ...’a sulh sonucunda kazandırılan menfaat olduğundan bahisle 32.000 TL’nin %10’u olan 3.200 TL’nin tahsiline karar verilmiş, karşı taraf vekalet ücreti konusunda ise hüküm kurulmamıştır. Oysa ki davacı avukat, takip etmiş olduğu davaların sulhle sonuçlanması nedeniyle, gerek Avukatlık Kanunun 164/4. maddesinde yer alan akdi vekalet ücretlerini, gerekse aynı Kanunun 164/son maddesinde yer alan yargılama giderlerinden olan “karşı taraf vekalet ücretlerini” talep etme hakkına sahip olup, eldeki davada da her iki tür vekalet ücretinin, davalılardan müteselsilen tahsilini istemiştir. O halde mahkemece, az yukarda açıklanan hususlar ve sulh sonucunda davacının müvekkili olan davalı ...’a kazandırılan menfaatin ne olduğu konusundaki ispat yükümlülüğünün davalılarda olduğu, aksi halde sulhle sonuçlanan davaların müddeabihleri üzerinden her iki tür vekalet ücretine de hükmedilmesi gerektiği dikkate alınarak, bu yönde yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, temyiz edilen hükmün, temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 21.15 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 5.2.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.