3. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/6087 Karar No: 2017/14808 Karar Tarihi: 30.10.2017
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/6087 Esas 2017/14808 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2017/6087 E. , 2017/14808 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, davalı ile aralarında 01.09.1995 başlangıç tarihli beş yıl süreli kira sözleşmesi bulunduğunu, kira ilişkisinin 10 yılı aşkın süredir devam ettiğini, sözleşmenin yenilenmeyeceği hususunun davalıya 15.04.2015 tarihli ihtarname ile bildirilmesine rağmen tahliyeye yanaşmayan davalının tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, 17.08.2010 düzenlenme tarihli tahliye taahhüdüne göre kira sözleşmesinin 31.12.2014 tarihine kadar uzatıldığını, on yıllık sürenin bu tarihten itibaren başlaması gerektiğini belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, tahliye taahhütnamesi ile kira sözleşmesi süresinin 31.12.2014 tarihine kadar uzadığını, on yıllık süre dolmadan açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun"unun 347/1. maddesi hükmüne göre konut ve çatılı işyeri kiralarında kiraya veren sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak,on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir. 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce TBK.nun 347.maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde öngörülen kira sözleşmelerinden 10 yıllık uzama süresi dolmamış olmakla birlikte geri kalan süre beş yıldan daha kısa olanlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl, on yıllık uzama süresi dolmuş olanlar hakkında da yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl sonra uygulanacağı öngörülmüştür.Olayımıza gelince; Davacının dayandığı 01.09.1995 tarihli beş yıl süreli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasında imzalanan 01.09.1995 tarihli beş yıl süreli kira sözleşmesine değer verilerek 01.09.2000 tarihinden itibaren kiracı tarafından sürenin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunulmadıkça, TBK.nun 347. maddesi uyarınca aynı koşullarla yıldan yıla yenilenerek ve bu şekildeki uzama süresinin 01.09.2010 yılında on yıla ulaştığı kabul edilmelidir. Davalı tarafından 17.08.2010 tarihinde imzalanan tahliye taaahhüdü, Mahkemenin kabulünün aksine yeni bir kira sözleşmesi niteliğinde olmayıp davalının taşınmazı 31.12.2014 tarihinde tahliye edeceğine dair TBK nun 352/1. fıkrasına göre düzenlenen tahliye taahhüdüdür. Davacı, uzama döneminin bitiminden önce kira sözleşmesinin yenilenmeyeceği hususunu davalıya 17.04.2015 tarihli ihtarnamesi ile bildirmiş ve davasını da 04.09.2015 tarihinde açmış olmasına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.