Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/2706
Karar No: 2020/505
Karar Tarihi: 17.01.2020

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/2706 Esas 2020/505 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2018/2706 E.  ,  2020/505 K.

    "İçtihat Metni"



    TALEP:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.12.2016 tarih ve 2016/400267 sayılı yazısı ile; görevi kötüye kullanma, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etme ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından şüpheliler ..., ..., ...,...,...,...,... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 17.06.2015 tarihli ve 2014/4252 soruşturma, 2015/32691 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İzmir 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 22.10.2015 tarihli ve 2015/2210 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    5271 sayılı Kanunun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanunun kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanunun 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, aynı dosyanın müştekisi olan ... hakkında suç örgütü kurmak ve yönetmek, yargı görevi yapanı etkilemek vs. suçlarına ilişkin olarak yürütülen soruşturma esnasında yapılan telefon dinlemesi sırasında, dosyanın diğer müştekisi olup o tarihte İzmir Adliyesinde hakim olarak görev yapan ... ile yapılan görüşmelerin de dinlemeye takılması üzerine, görüşme içerikleri nedeniyle müşteki ... hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekilliğinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başmüfettişliğine ihbarda bulunmasını müteakip, yapılan disiplin soruşturması sonucunda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2. Dairesinin 28.04.2015 tarihli ve 2013/230 esas sayılı kararı ile
    müşteki ... hakkında ceza tertibine yer olmadığına dair karar verilmiş olması, haklarında kovuşturmaya yer olmadığında dair karar verilen şüpheliler hakkında İzmir Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün 14.01.2015 tarihli ve 1985 sayılı kararı ile Polis Başmüfettişlerince yapılan soruşturma sonucunda şüphelilerin "görev sırasında veya dışında yasaklanan tutum ve davranışlarda bulunmak, denetim görevini yerine getirmemek, hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak" suçlarından disiplin cezası ile cezalandırılmış olmaları, yine Emniyet Genel Müdürlüğünün 22.04.2016 tarihli ve 61601 sayılı kararı ile diğer müşteki ...’e hitaben yazılan “somut olay bakımından zarara uğratıldığınızı iddia ettiğiniz şahısların eylemlerinin hizmetin gereklerine ve kanuni sınırlarına uygun olmadığı, şahısların kişisel kusurlarından kaynaklandığı sabittir. Bu nedenle şahıslar hakkında gerekli yasal süreç başlatılmıştır.” şeklindeki bilgi yazısı ile müşteki..."ün Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde vermiş olduğu 24.03.2015 tarihli ifadesinin 2 ve 3. sayfalarında yer alan “paralelci polisler tarafından HSYK seçiminde karşı listede aday olan hakim ...’a iftira atarak kendileriyle işbirliği yapmamı istediler, ben de böyle bir durumu kabul etmediğimi söyledim. Soruşturmayı yürüten polis memurları sürekli bana, bizimle iş birliği yap, hakim ... hakkında rüşvet alıyor, içeriden adam çıkartıyor diye iftirada bulun, senin de suçun olmadığını biliyoruz, bizimle anlaşırsan seni çıkartırız diye söylüyorlardı” şeklindeki beyanları karşısında, şüphelilerin atılı suçu işlediklerine dair delillerin kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu, söz konusu delillerin mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 16.12.2016 tarih ve 94660652-105-35-13147-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.12.2016 tarih ve 2016/400267 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınması üzerine yapılan inceleme sonucunda, Dairemizin 10.05.2017 tarih 2017/2017 esas ve 2017/3917 karar sayılı görevsizlik kararı ile Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilen ancak Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 20.12.2017 tarihli 2017/3740 esas ve 2017/10585 karar sayılı karşı görevsizlik kararı üzerine, Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 2018/Bşk-22 esas, 2018/84 karar sayılı 02.05.2018 tarihli kararı ile Dairemizce verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
    OLAY:
    İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK-250.Md. Görevli) 2010/392 sayılı soruşturma dosyası ile Organize Suçlar Büro Amirliğince başlatılan projeli çalışma kapsamında, ... liderliğinde faaliyet gösteren suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturmada teknik takipleri yapılan ancak ayrı bir örgüt yöneticisi oldukları değerlendirilen ... ve ...k"ın, adliyelerde ve Yargıtayda devam eden davalarının seyrini değiştirmek için nüfuslarını kullandıkları, bu amaçla farklı konumdaki kişilerle yasal olmayan irtibatlar sağlayarak ilişkiler
    kurdukları, değişik suç gruplarıyla da irtibatlarının bulunduğu, şahısların işlediği değerlendirilen fiillerinin devamlılık arz ettiğine dair tespitlerle bağlantılarının, eylemlerinin ve bu eylemlerin etkilerinin tespiti için ayrıca irtibatlı oldukları belirtilen avukatlarından ... hakkındaki soruşturma evraklarının tefrikine karar verilmesine müteakip verilen görevsizlik kararı sonrasında yürütülen tahkikat sonucunda ...’ün örgüt lideri, ...,...,..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ve ...nın azmettirici oldukları, suç örgütünün lider yönetici ve mensuplarının Bayraklı Adliyesi ve Yargıtayda etkili oldukları, kamu kurumlarına güveni sarsarak somut tehlike oluşturdukları, İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/3241 sayılı kararı ile aralarında müştekiler ... ve..."in isimlerinin yer almadığı 11 kişinin iletişimlerinin dinlenildiğinin, İzmir 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 01.10.2012 tarihli kararı ile dosya kapsamında kısıtlama kararı verildiğinin, iletişimin dinlenilmesi ve teknik takipler neticesi elde edilen verileri içerir tapeler ile kısa mesaj içeriklerinden ve süreçte alınan ifadelerden bahsedilmek sureti ile usulsüz doktor raporu alınması, özürlü raporundaki oranın artırılması, rüşvet karşılığı askerlik işlemlerinin yapılması, telefonların dinlenip dinlenilmediğinin sorgulanması gibi iddiaları da içerir 30 ayrı eyleme yönelik tespit ve değerlendirmelerle, yapılan operasyon neticesinde..."ün ...CBS... plakalı aracında sinyal kesici cihaz bulunduğundan ayrıca ele geçen mahkeme ilamları, sahte kimlik ve sürücü belgesi, diğer bir şüpheliye ait silah, askerlik şubesi yazışmaları, banka ve havale bilgilerinden de bahsedilerek, KOM şube müdürü / 3. sınıf emniyet müdürü şüpheli ..."nca imzalanan ve diğer şüpheliler büro memuru Süleyman Çelik, büro amiri ... ve şube müdür yardımcısı... tarafından paraflanan, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Organize Suçlar Büro Amirliğinin 2012/Suç No:1045 sayılı, 04.10.2012 tarihli fezlekesinin hazırlanarak Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, müştekiler ... ve ... hakkında suç örgütü yapılanması içerisinde yer aldıklarında dair tespit ve değerlendirmelerde bulunulduğu anlaşılmıştır.
    İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/103433 soruşturma, 22.10.2012 tarihli ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile şüpheliler ...,...,...,...,...,...,...,...,...,...,...,..., ve ... hakkında suç örgütüne üye olmak, bilerek yardım etmek, yargı görevi yapanı hukuka aykırı olarak
    etkileme, alacağı baskı ile tahsil ettirmek için azmettirme, usulsüz askerlik erteleme işlemi yaptırma olarak belirtilen suçlardan, fezleke kapsamında belirtilen olayların bir kısmında teknik takiplerle yapılan tespitler haricinde somut delil elde edilemediğinden de bahsedilerek takipsizlik kararı verilmiştir.
    İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 22.10.2012 tarihli, 2011/103433 soruşturma, 2012/32477 esas ve 2012/1870 numaralı, müştekinin .., mağdurun ..., şüphelilerin ise..., ... ...,...,...,...,...,...,...,..,... olduklarının, Yargıtay dosyaları ile ilgili olarak tefrik kararı verildiği ve 2802 sayılı Kanuna tabi kişiler hakkında da suç ihbarında bulunulduğunun belirtildiği iddianamesinin tanzim edildiği ve özetle, ...’ün liderliğinde suç örgütünün kurulduğu, gizliliğe riayet ettikleri görüşmelerinde Yargıtayda ve adliyelerde devam eden dosyalarını “Hasta” olarak kodladıkları, dosyalara bakacak olan yargı mensupları için “Doktor, Avukat veya Başhekim” şeklinde şifreledikleri, Alsancak semtindeki kadınlarla birlikte olma amaçlı yargı mensuplarının kullandığı eve “Hastane, ...” şeklinde, kadınları da “Doktor” şeklinde şifreledikleri, yine şüphelilerin Yargıtayda bulunan dava dosyalarına ulaşmak için verilecek parayı “Takım Elbise” ve “Çay” şeklinde kodladıkları, telefonla suç içerikli görüşme yapmaktan kaçındıkları, telefonların dinlenip dinlenmediğini Emniyet Müdürü ... aracılığıyla öğrenmeye çalıştıkları, örgüt lideri ..."ün kardeşinin nüfus bilgilerini içeren ancak kendi fotoğrafını taşıyan iğfal kabiliyetine haiz sahte nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi hazırlattığı, aracında yapılan aramada 1 adet sinyal kesicisi jammer tabir edilen cihaz ele geçtiği, suç örgütünün güvenlik tedbirlerine üst düzeyde hassasiyet gösterdiği, suç işlemek amacı ile süreklilik oluşturacak şekilde fikir ve eylem birliği yaparak örgüt faaliyeti kapsamında yargı görevi yapanları etkilemeye çalıştıkları, yargılama dosyalarında lehlerine karar çıkartmak için menfaat karşılığı nüfuz kullanmak suretiyle çok sayıda girişimde bulundukları, soruşturmanın gizliliğini ihlal ettikleri, UYAP kullanıcılarından haklarında yakalama emri olduğunu öğrendikleri şüphelilerin tutuklanmaması için girişimlerde bulundukları ve bu şüphelilerin yerlerini bildirmedikleri, ..."ün yargılama dosyalarına etki edebilme amacıyla adliyede görevli iki ayrı kişiye Alsancak semtindeki garsoniyer olarak kullandığı dairesini kadınlarla birlikte olma maksatlı kullandırdığı, bu kapsamda "YK" ve "ÖB" ile ilgili tespitlerde bulunulduğu da belirtilerek "yargılanmakta olan ...hakkında verilen yakalama emrinin infaz edilmemesini sağlama", "yakalama emri bulunan ... ile ..."ın yakalama emirlerinin infaz edilmemesi ve bu kişilerin yerlerinin bildirilmeme", "... isimli şahsın suç arşiv kaydının silinmesi", "... isimli şahsın kovuşturmasına müdahale girişimi", "... Taşımacılık Şirketinin 10 yıllığına kiraladığı arsanın sahibine vasi atanması ve 10 yıllık kira sözleşmesine izin verilmesi için girişimde bulunma eylemi", "Emniyet Müdürü ...’ın..."ün talebi ile adliyede görevli Y.K ve Ö...’in telefonlarının dinlenip dinlenmediğini araştırması", şüpheli ... "ın
    bireysel eylemi ise de tesadüfen elde edilen delillerin dosyadaki diğer delilerle birlikte değerlendirilmesi, örgüt mensupları ile ..."ın suç işleme istekleri, kişisel durumları ve konumlarının tam olarak ortaya konabilmesi için tefrik edilmediği belirtilen "Emniyet Müdürü ..."ın görevli olmadığı bir işi yapma vaadiyle aldatarak haksız menfeat sağlaması", "...ı isimli şahsın Yargıtaydaki dosyasından evrak alınması girişimi", "...’in dosyasının kısa sürede sonuçlandırılması", "... isimli kişinin Yargıtaydaki dosyası", "..."ten sahte nüfus cüzdanı ve ehliyet, ..."tan tabanca ele geçmesi" başlıkları ile anlatılan eylemlerin gerçekleştirildiği ayrıca "suç örgütünün varlığına delil oluşturan diğer olaylar" başlığı ile de takipsizlik kararına da konu olan eylemlerin delil olarak gösterilmesi sureti ile açıklanan olaylar kapsamında şüphelilerin telefon görüşmelerine ait tape kayıtlarından da bahsedilerek, şüpheli ..."ün liderliğinde suç örgütü oluşturulduğu, şüpheliler ..., ...ve ..."ın örgüt üyesi oldukları, örgütün faaliyeti kapsamında nüfuz kullanarak yargı görevi yapanı hukuka aykırı olarak etkileyip haksız menfaat temin etme, soruşturmanın gizliliğini ihlal, haklarında tutuklama kararı bulunanların bu kararlarını kaldırtmaya çalışma, bu kişileri saklama, sahte kimlik hazırlayıp bulundurma ve tefrik kararı verilen Yargıtaydaki dosyalarla ilgili eylemleri gerçekleştirdikleri, şüpheliler arasındaki çok sıkı olmayan irtibat ve emir komuta ilişkisinin kaydedilen telefon görüşmeleri, teknik takip görüntü kayıtlarıyla tespit edildiği, bu şekilde şüphelilerin, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, örgüte üye olmak, bilerek yardım etmek, yargı görevi yapanı etkileme, soruşturmanın gizliliğini ihlal, hakkında yakalama emri olan kişiyi bildirmeme, ruhsatsız silah bulundurma, sahte nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi hazırlayıp kullanma, nitelikli dolandırıcılık suçlarından cezalandırılmalarının istenildiği anlaşılmıştır.
    Dosya kapsamında yer alan tapeler içerisinde müşteki... hakkında 09.08.2011 tarihinde 1152256724 ID; 14.09.2011 tarihinde 1188514780 ID; 11.11.2011 tarih 1250871043 ID ile tespit edilen görüşmeler içerisinde "cemaat" olarak belirttiği bir yapıya yardımlardan bahsettiği görülmüştür.
    Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma kapsamında İzmir Adliyesinde görevli hakimler olan müştekiler ... ile ..."in durumlarının 2802 sayılı Kanuna tabi olmaları nedeni ile HSYK"ya ihbar edilmesi üzerine, HSYK 3. Dairesinin 29.12.2012 tarih ve 2011/8685 sayılı kararı ile Teftiş Kurulu Başkanlığının 13.02.2012 tarih ve 47 sayılı emri kapsamında görevlendirilen kurum müfettişlerince mahallinde inceleme yapılmasına başlanıldığı ancak yürütülen soruşturma kapsamında şüpheliler hakkında iletişimin tespiti tedbirinin devam ediyor olması nedeniyle soruşturmanın akamete uğrayabileceğinin, ilgili hakimlerin atılı suçları işleyip işlemediklerinin tespiti noktasında iletişimlerinin tespiti ve teknik takiplerinin yapılması gerektiğinin Cumhuriyet başsavcılığının 12.03.2012 tarih ve 2011/103433 sayılı yazısı ile bildirilmesi üzerine, mahallinde incelemeye ara verilip, hazırlanan bilgi notu kapsamında 16.03.2012 tarihinde ve devamında İzmir Sulh Ceza Hakimliğinden alınan iletişimin tespiti ve teknik takip kararları ile Savcılıkla koordineli olarak devam ettirilmek sureti ile yürütülen ve 2011/103433 sayılı
    soruşturmanın tamamlanmasına müteakip, ayrıca basına yansıyan haberlerin ihbar kabul edilmesi sonucunda re"sen başlatılarak birleştirilen Urfa ve İzmir"de görev yapan hakimler hakkındaki soruşturma kapsamında, iletişimin dinlenilmesi sonucunda elde edilen veri ve tespitler, soruşturmada dinlenilen ve yeniden dinlenilmelerine gerek görülmeyen şüpheli ve ifade sahiplerine ait beyanları içerir tutanaklar ile ...,...,...,...,...,...,...,...,...,...,...,...,...,...,..,..,..,...,...,...,...,...,...,..., ile ilgili dosyalar ile 2011/103433 nolu soruşturma dosyasının incelenmek sureti ile yürütülen soruşturma sonucunda; İzmir 3. Vergi Mahkemesindeki dosya, ... hakkındaki dosyalar, ...hakkındaki dosya, ... hakkındaki dosya, ... hakkındaki karar,... hakkındaki icra dosyası, ... hakkındaki dosya, ...hakkındaki dosyalar kapsamında, usul ve kanuna aykırı dikkati çeken bir hususla karşılaşılmadığı, dosyaların değişik safhalarında yer alan hakim ve Cumhuriyet savcılarının, yürüttükleri dosyalarla ilgili olarak haklarında inceleme yapılan hakimlerin kendilerine herhangi bir tavassutta bulunmadıkları, dosyalarla ilgili bilgi almadıkları, yönlendirme gayretlerinin bulunmadığı yönündeki ifadeleri karşısında sorumluluğu gerektiren herhangi bir durum tespit edilmediğinden isnat edilen eylemleri gerçekleştirdiklerine dair somut bir bulguya rastlanmadığı, inceleme konusu yapılan bu hususların sübut bulmadığı kanaatine varılarak müştekilerin de aralarında bulunduğu hakimler hakkında soruşturma yapılmasına yer olmadığına, ancak dinlenen tanıkların beyanları ile tapeler kapsamında..."ün İzmir"de belirtilen adresindeki evi bayanlar ile birlikte olmak amacı ile kullandıkları, 2012/1870 sayılı iddianamede..."ün eylemleri nedeniyle menfaat temin ettiğinden bahsedilmemiş ise de ...isimli kişinin dosyası kapsamında yaptığı görüşme içeriğinden menfaat temin ettiği izleniminin oluştuğu, kendisine iletilen her türlü hukuki yardım ve tavassut talebini hiçbir çekinme yaşamadan adı geçen hakimlere yönlendirdiği, yine tapelerden adı geçen hakimlerin bir kısım kadınlarla birlikte olmak amacıyla ...’in evini kullanmaları nedeniyle, Muhammed’in bu durumu bir koz olarak kullanıp, hakimlerin kendi istediği şekilde hareket edeceği, yönlendirdiği kişilerle ilgilenmek zorunda olduğu, aksi davranma ihtimallerinin bulunmadığı düşüncesiyle hareket ettiği izleniminin doğduğu, bahse konu tapelerin yeterli şüphe bulunması nedeniyle CMK"nın 135’inci maddesinde zikredilen katalog suçlardan rüşvet suçunu, TCK’nın 220/6 ve 277. maddeleri kapsamında üye olmamakla birlikte örgüt adına yargı görevini yapanı etkileme suçunu işleyip işlemediklerinin belirlenebilmesi için yapılan
    telefon dinlemesine ilişkin kayıtların dinlenme gerekçesi olan suçlardan başka suçlar için delil olarak kullanılamaz ise de Teftiş Kurulu Yönetmeliği ve Teftiş Rehberi uyarınca disiplin eylemleri yönünden delil olarak değerlendirilebileceği belirtilerek, adı geçen hakimlerin bayanlarla birlikte olmak amacıyla Muhammed’e ait evi kullanmaları nedeni ile ..."in de bu hususu eline geçen avantaj olarak değerlendirmek suretiyle kendisine ulaşan kişilerin hukuki sorunları, haklarındaki soruşturma veya davaları yönlendirmek yahut bilgilendirmek amacıyla ilgilileri çok rahat bir şekilde adı geçen hakimlere yönlendirebildiği, ...’in elinde hakimler yönünden bir koz olduğu düşüncesiyle hareket ettiği izlenimini uyandıracak konuşmalar yapabildiği, muhatap olduğu bir kısım kişilere de, nasıl bir çevresinin olduğunu, hakimlerle ne denli samimi ilişki içerisinde bulunduğu anlamında ifadeler kullandığı, ..."in bu cesareti hakimlerin kendi evinde bir kısım bayanlarla birlikte olmasından aldığı, bu durumun bir hakim yönünden sorumluluğu gerektiren husus olarak değerlendirildiği, yönlendirilen şahısların da hakimlerce zaten tanınmadığının beyan edildiği, bu yönü ile mesleğe zarar veren bir durumun söz konusu olduğu belirtilerek soruşturma yapılmasına yer olmadığına ancak hakimler hakkında yer değiştirme cezası uygulanmasına dair inceleme ve soruşturma raporunun tanzim edildiği ... ile ilgili olarak gönderilen belge içeriklerinden anlaşılmış ve süreçte sunulan belgeler içerisinde ... hakkında 25.02.2014 tarih 2014/104 sayılı 2802 sayılı Kanunun 63/e bendi uyarınca verilen uyarı cezasına yönelik yeniden inceleme talebinin kabulü ile ceza tayinine yer olmadığına dair 28.04.2015 tarih 2013/230 esas 2015/281 karar sayılı HSYK 2. Dairesi kararının bulunduğu anlaşılmıştır.
    İnceleme ve soruşturma aşamasında iletişim tespitine dair hazırlanan "bilgi notu" içeriğinde teknik takip ve telefon görüşmelerinden bahsedildiği, fezleke ve iddianame kapsamında belirtilen dava dosyalarına yönelik kısımda .nin Eski Özel Harekat Daire Başkanı ...’in İzmir’deki kolu ve şoförü olan ...’un adamı olduğundan da bahsedildiği görülmüştür.
    11.10.2012 tarihli basında çıkan haberler üzerine yürütülen soruşturmada İzmir ve Şanlıurfa"da görev yapan 4 hakim ile bağlantı kurduklarının öğrenilmesi nedeni ile soruşturma evraklarının gönderilmesine dair yazı ve eklerinde ... tarafından yapılan habere dair sayfa çıktıları bulunmaktadır.
    Suç örgütüne yönelik olarak hazırlanan iddianame kapsamında, İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/142 esasına kayden kovuşturmanın yapıldığı, derdest davaya yönelik duruşma tutanaklarının dosya içerisine celp edilerek, inceleme tutanaklarının hazırlandığı, 17.06.2015 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile 22.10.2015 tarihli itirazın reddine dair karar tarihinde derdest olduğu anlaşılan dava dosyasının UYAP sisteminde yapılan sorgulamasında; 06.12.2016 tarihinde karara çıkartıldığı, kesinleşme bilgisine rastlanılmayan 2016/359 sayılı gerekçeli kararda, sanıkların çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek, suç örgütü üyesi olmak suçları dahil olmak üzere atılı suçlardan beraatlerine, ancak sanık ... hakkında 5237 sayılı TCK"nın 204/1, sanık ...k hakkında 6136 sayılı Kanunun 13/1 suçlarından mahkumiyetlerine karar verildiği anlaşılmıştır. UYAP
    sisteminde bulunan kanun yararına bozma istemine konu dosya içerisinde ayrıca 02.11.2012 tarihli İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/373 esas ve 2012/358 karar sayılı müşteki ..."a yönelik sanık ..."ın işlediği iddia edilen haksız menfaat sağlama suçuna yönelik olarak verilen görevsizlik kararının bulunduğu görülmüştür.
    Süreçte HSYK soruşturması kapsamındaki savunmalarında, maksatlı ve algı oluşturacak şekilde somut deliller ile desteklenmeden ve suç olmadığı anlaşılmasına rağmen bilerek hazırlanan soruları içerir..."ün kolluk ifadesiyle, farklı düşünce yapısına sahip olan kişilerce hedef alınarak yürütülen ve gizliliği ihlal edilen soruşturma kapsamında mağdur olduklarını ve suçlamaları kabul etmediklerini beyan ettikleri anlaşılan müştekiler ..., ... ile BİMER"e de başvuru yaptığı anlaşılan..."ün, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunmaları üzerine soruşturma dosyalarının 2014/4252 sayılı soruşturma dosyasında birleştirilerek kanun yararına bozma istemine konu olan soruşturmanın başlatıldığı; müştekilerin bu kapsamda süreçte verdikleri dilekçe ve beyanları ile ..."in BİMER başvurularında özetle; ..."ün gözaltında bulunduğu sırada polislerin HSYK seçimlerinde aday olan ... aleyhine beyanda bulunmalarını istediklerini, ancak kabul etmediğini, bunun üzerine polislerin aracını kiraladığın bakanlar gelsin seni kurtarsın zaten ..."ın hareketlerini arabanı vermenden dolayı takip edip izlediklerini söylediklerini, ... adında bir gazeteciyi çağırdıklarını ve soruşturmayı basına sızdırdıklarını, polisleri teşhis edebileceğini, HSYK müfettişlerince de ..."a benzer şekilde baskı yapıldığını, ancak ..."ın bunu kabul etmediğini kendisine söylediğini, cezaevinde bulunduğu süreçte kendisini avukat olarak tanıtan kişilerin ziyaretine gelerek hakim ... aleyhine dilekçe yazması halinde ara karar ile serbest bırakılacağına dair kendisi ile görüştüklerini, 2012 yılı Ekim ayı ile 2013 yılı Haziran ayına ait kamera kayıtları ve ziyaretçi defteri kayıtlarından bu hususun tespit edilebileceğini, hakim ..."ın kendisinin dinlenildiğini ... adlı hakimden öğrendiğini, HSYK"ya aday olması nedeni ile kendisi ile uğraşıldığını söylediğini, avukatı..."nin gözaltında bulunduğu sırada soruşturmada adının geçtiği bildirilmek sureti ile korkutularak uzaklaştırıldığını, savcının yönlendirmesi ile ..."in ... hakkında aleyhe beyanda bulunması için gözaltında iken kendisine baskı yapıldığını ...in kendisine söylediğini, sigortacı olan kız arkadaşıyla yaptığı bir görüşmenin hayat kadını ile yapılan pazarlıkmış gibi yorumlanarak tape yapıldığını, bu görüşmenin 2012 yılı Ocak ayında yapıldığını ancak kendisiyle ilgili ilk dinleme kararının 16.03.2012 tarihinde verildiğini beyanla soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı, HSYK müfettişleri, soruşturmayı yürüten paralelci polis memurları, bunlarla ortak çalıştığını iddia ettiği muhabir ... ve ...n hakkında suç duyurusunda bulunduğunu; müşteki ..."in ise farklı görüşte olmaları nedeni ile soruşturma kapsamında hedef alındıklarını, ..."in soruşturma aşamasındaki ifadesi okunduğunda haklarında ön yargılı olarak, iftira ve itibarsızlaştırmayı içerir bir soruşturmanın paralel yapı tarafından
    maksatlıca yürütüldüğünün açıkça anlaşılacağını, süreçte yürütülen itibarsızlaştırma operasyonu nedeni ile mağdur edildiğini, eşinden boşandığını, soruşturmadan bir avukat arkadaşının bilgi vermesi sonucunda haberdar olduğunu, soruşturma kapsamında ilgili savcının önlem almaması nedeni ile basında çıkan haberler ile yıpratıldığını, yürütülen soruşturma kapsamında haklarında alınan bir dinleme kararının da bulunmadığını, müfettişin önyargılı olduğunu, soruşturmayı yürüten ..."in abisi hakim ..."e bilgi ve belge vererek soruşturma gizliliğini ihlal ettiğini, ..."tan edindiği bilgiye göre ...l"ın da bu yönde bilgi sahibi olduğundan dinlenilmesini ayrıca ...ı, ..."ın tanık olarak dinlenilmelerini ve şikayetçi olduğunu; müşteki ..."ın da ... tarafından maksatlı bir operasyonun yürütüldüğünü, ..."in soruşturma aşamasında verdiği ifadesi okunduğunda yapılan işlemlerdeki usulsüzlüklerin ve algı operasyonu yapıldığının açıkça anlaşılacağını, şikayet dilekçesi göndermesinden sonra bir vesile konuştuğu Kemal Karabal"ın kendisine ..."in abisinden aldığı güçle HSYK"ya aday olması nedeni ile kasıtlı olarak haklarındaki dosyayı açtığını beyan ettiğini, 28.12.2014 tarihinde yayımlanan Yeni Asır Gazetesindeki habere istinaden haberde geçen şahsın tanık olarak dinlenilmesini, ..."ün de bu yönde beyanlarının olduğunu beyan ettikleri görülmüştür.
    Müşteki hakimlerin dilekçelerinden ve dosya kapsamındaki belgelerden ilgili emniyet mensupları hakkında İçişleri Bakanlığına başvuruda bulundukları, tazminat davası açtıkları, ... ile de soruşturmayı haber yapan muhabir... arasında tazminat davasının bulunduğu anlaşılmıştır.
    Soruşturma kapsamında; Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun 11.09.2014 tarihli 2014/298 sayılı kararının celp edildiği, Hakimler ... ve ...’in şikayet dilekçelerinde kendileri ile ilgili olarak şüphelilerin ifadelerinin alınması sırasında sorulan soruların kasıtlı, yanıltıcı, algı yaratıcı ve iftira atmaya yönelik olduğu, soruların "muhtemelen konusu belli olmayan bir dava ile ilgili olarak”, “muhtemelen görülmekte olan bir davayı etkilemek üzere”, “escort kızlarla buluştukları” şeklinde sorulduğu belirtildiğinden tanzim edilen fezleke ile şikayetçiler hakkında sorular sorularak ifadeleri alınan şüphelilerin ifade tutanakları üzerinde yapılan inceleme sonucunda; ..., ..., ..., ..., ...,...,..., ..., ..., ..., ..., ve ... hakkında disiplin soruşturması yürütüldüğü, ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında "denetim görevini yerine getirmemek", "görev sırasında veya dışında yasaklanan tutum ve davranışlarda bulunmak" suçlarından ayrıca ..."in aralarında ... hakkında yürütülen soruşturma dosyasının da bulunduğu iki adet DVD"yi imha etmeyerek bulundurması nedeni ile disiplin cezasına çarptırıldığı, raporda soruşturma aşamasında hazırlanan sorularda somut veri bulunmadan algı yaratıcı ve yanıltıcı soruların tanzim edilerek sorulduğu, denetim görevinin yapılmadığı, adli kısım sorumluları ...
    ve ..."in soruları özensiz ve dikkatsiz davranarak hazırladıkları gerekçesi ile cezaların verildiği, diğerleri hakkında ceza tayinine mahal olmadığına dair karar verildiğinin belirtildiği görülmüştür.
    Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığının 12.05.2014 disiplin soruşturma raporunun sonuç ve kanaat bölümünde ise; Hakimler ... ve ..."in haklarında yürütülen adli soruşturma ile ilgili olarak şikayetçi oldukları hususlardan kendilerine iftira atıldığı, özel hayatlarının gizliliğinin ihlal edilerek görevlerinin kötüye kullanılmasına ilişkin somut bir bulguya rastlanılmamış, görevlilerce önceden hazırlandığı anlaşılan soruların ifadesi alınan kişilere yöneltilmesinde herhangi bir kast unsuru olmasa bile algı yaratıcı ve yanıltıcı mahiyette olduğu, ifade almakla görevlendirilen personelin soruların hazırlanmasında kasıtlı olmasalar bile dikkatsiz ve özensiz davrandıkları bu hususların EÖDT"nin kınama başlığı altında 4/1 maddesine aykırılık teşkil ettiği, ayrıca soruşturmanın başından itibaren tamamlanması ve fezlekeli soruşturma dosyasının usulüne uygun olarak hazırlanarak adliyeye intikalinden sıralı amirlerinin sorumluluğunun bulunduğu, yapılan işlemlerin kontrolünde ve denetlenmesinde kusurlu oldukları bu hususların EÖDT"nin kısa süreli durdurma başlığı altında 6/A-3 maddesine aykırılık teşkil ettiği, ayrıca komiser yardımcısı ..."in çalışma odasında dolap içerisinde bulunan iki adet DVD ile ilgili olarak söz konusu soruşturmalarda görev aldığından sorumluluğu bulunduğu ve EÖDT"nin uzun süreli durdurma başlığı altında 7/B-1 maddesine aykırılık teşkil ettiğinin anlaşıldığı belirtilmiştir.
    Cumhuriyet Başsavcılığınca şüpheliler ..., ..., ..., ..., ... ve ..."in ifadelerinin alındığı, şüphelilerin beyanlarında suçlamaları kabul etmedikleri görülmüştür.
    Müşteki Muhammed"in süreçteki beyanına istinaden ilgili ceza evinden 01.06.2013 - 01.09.2013 tarihleri arasındaki ziyaretçi listelerine ait döküm ile tarihleri belirtilmeyen ancak üst yazıda 04.10.2012 - 26.06.2013 tarihleri arasında tutuklu kalan müştekiyi ziyaret edenlere ait ziyaretçi defter kayıtlarının gönderildiği belirtilen kayıtların celp edildiği, ailesinden olan kişiler haricinde ... , Av. ..., ...... adlı kişilerin ziyaret ettiklerinin belirtildiği görülmüştür.
    A..."ın müdafii olan ..."ın ve..."ün müdafii olan ..."un tanık sıfatı ile alınan beyanlarında özetle, önceden hazırlanan soruların sorulduğunu, özel olarak soru sorulmadığını beyan ettikleri görülmüştür.
    Tanık ..."ın ise beyanında özetle kasıtlı olarak soruşturmaya hakimin eklendiğine dair bir beyanda bulunmadığını, ancak soruşturma dosyasında usulsüzlüklerin yapıldığını, casusluk dosyasında da benzer usulsüzlüklerin olduğunu söylediğine dair beyanda bulunduğu görülmüştür.
    Şüpheli ..."ın ifadesine rastlanılmamıştır.
    Müşteki Muhammet"in beyanlarına istinaden İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca İl Emniyet Müdürlüğünden 2802 sayılı Kanun ve 6087 sayılı Kanun kapsamında olan ve suç isnadında bulunulan kişiler haricindeki şüpheliler yönünden
    iddia edilen konulara yönelik, gerektiği takdirde ilgili şube müdürlükleri ile de irtibata geçilerek konunun ayrıntılı bir şekilde araştırılması iddia edilen eylemlerde örgütlü bir yapının bulunup bulunmadığı, projeli soruşturmaya esas olabilecek somut delil bulunup bulunmadığının tespiti ile hazırlanacak bilgi notunun hazırlanmasının istenildiği, bu kapsamda hazırlanan bilgi notunda operasyonda hedef olan şüphelilere (30) ayrı eylemle ilgili suçlamalar yöneltildiği, işlem yapılan eylemlerin müşteki ifadeleri, teknik takip verileri ve tanık ifadeleri ile desteklendiğinin anlaşıldığı, ... ve dosya kapsamında haklarında işlem yapılan diğer şüphelilere yönelik operasyonun birilerinin talimatı veya yönlendirmesi ile yapıldığına dair şüpheli bir durum tespit edilemediği bildirilmiştir.
    İçişleri Bakanlığının 22.04.2015 tarihli, müştekilere hitaben yazılan, haklarında işlem yapılan polislerin olay kapsamında kişisel kusurlarının olduğu, bu nedenle idarenin tazmin yükümlülüğünün bulunmadığına dair cevabi yazının müştekilerce sunulduğu görülmüştür.
    ..., ..., ..."ın şikayetleri üzerine yapılan soruşturma sonucunda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/4252 soruşturma ve 2015/32691 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile; şüpheliler ..., ..., ..., ..., ...,... ve... hakkında "görevi kötüye kullanma, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma" suçlarından 17.06.2015 tarihinde takipsizlik kararı verilmiştir.
    Kararda, İzmir Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Organize Suçlar Büro Amirliğince yapılan projeli çalışma kapsamında gerçekleştirilen operasyon ile mağdur edildiklerini, kendilerine kumpas kurulduğunu, bilinçli şekilde itibarsızlaştırıldıklarını ve şüphelilerin atılı suçları işledikleri iddialarına yönelik soruşturmaya başlanılmış ise de, İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne verilen talimat kapsamında yaptırılan tahkikat neticesi hazırlanan bilgi notu kapsamında suç örgütüne yönelik 02.10.2012 tarihinde operasyon yapıldığı, suç örgütü faaliyeti çerçevesinde ""TCK 220. maddeye muhalefet, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek, suç örgütüne üye olmak ve suç örgütü adına faaliyetlerde bulunmak, suç örgütünün faaliyetleri içerisinde, yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama, nüfuz ticareti, rüşvet vermek, rüşvet almak, gizliliği ihlal, tahsilatçılık"" suçlarından şüpheliler hakkında işlem yapıldığı, operasyonda hedef olan şüphelilere 30 ayrı eylem ile ilgili suçlamalar yöneltildiği, işlem yapılan eylemlerin müşteki ifadeleri, teknik takip verileri ve tanık ifadeleriyle desteklendiği, ... ve bu dosya kapsamında haklarında işlem yapılan diğer şüphelilere yönelik operasyonun birilerinin talimatı veya yönlendirmesiyle yapıldığına dair şüpheli bir durum olmadığına yönelik yapılan tespit, yine müştekiler ... ve ..."in iddiaları ile ilgili HSYK Başmüfettişliğince tahkikat yapıldığının dosya içerisindeki yazışmalardan anlaşılması ve bu 2 müştekinin iddialarındaki eylemlerin aleyhinde iddiada bulunulan hakim ve Cumhuriyet savcıları yönünden disiplin tahkikatına konu olduğuna yönelik
    değerlendirilmelerin ışığında, şüphelilerin üzerilerine atılı suçu işlediklerine dair soyut iddia haricinde haklarında kamu davası açılmasını gerektirir yeterli şüphe teşkil edecek delil bulunmadığı anlaşıldığından kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair itiraz yolu açık olmak üzere karar verildiği belirtilmiştir.
    Şüpheli Bahri Karataş takipsizlik kararından bir fotokopiyi 06.08.2015 tarihinde istemiştir.
    ..."n 03.07.2015 tarihli, itiraz dilekçesinde makul sürede etkili soruşturma yapılmadığını, bildirdiği tanık ve delillerin toplanılmadığını, haklarında herhangi bir soruşturmanın açılmadığını, kolluğun hukuk dışı yöntemler ile maksatlı olarak soruşturma yürüttüğünü, ..."ün ifade tutanağının tek başına bir hukuksuzluk örneği olduğunu, ilgililer hakkında disiplin cezası uygulandığını, İçişleri Bakanlığının da kişisel kusurun söz konusu olduğunu tazminat istemine yönelik sunulan yazıda belirttiğini, haklarındaki soruşturma dosyasından ..."ın ..."ün sorgu zaptının getirilmesi bildirilmesi ile haberdar olduğunu, ... hakkındaki davanın halen derdest olduğunu, soruşturmayı..."ün de arkadaşı olan savcının HSYK"ya bildirdiğini, soruşturmayı yürüten savcı tarafından gizlilik konusunda önlem alınmadığını, ..."in abisi olan hakimce soruşturmanın da deşifre edildiğini, soruşturma dosyasının deşifre edilerek mağdur edilmelerine yönelik tanıklarını bildirdiğini, süreçte aile düzeninin bozulduğunu, eşinden boşandığını, soruşturmanın titiz yürütülmediğinden bahisle karara itiraz ettiğini, iftira, özel hayatın gizliliği, görev kötüye kullanma, görevi ihmal suçlarından kamu davası açılmasını istediğini, soruşturma aşamasında savcının gerekli tedbirleri almaması nedeni ile basında çıkan haberler nedeni ile küçük düşürüldüklerini beyan ettiği; müşteki ..."ın itirazında ise özetle; ... hakkında yapılan soruşturmada özel hayatlarına saldırı yapıldığı, ifade tutanağı okunduğunda bu hususun açıkça sabit olacağı, bunların bir talimat doğrultusunda yapılıp yapılmadığını bilemeyeceğini bunu soruşturma mercilerinin ortaya çıkaracağını ancak özel hayatın gizliliğini ihlal, suç isnat etmek sureti ile hakaret, iftira suçlarının gerçekleştiğini, bu kapsamda tarafına isnat edilen eylemler hakkındaki savunmalarına da işaret ederek ilgili dosyanın kendileri hakkında kasıtlı ve amaçlı başlatıldığını, hakim ve savcılar ile HSYK müfettişleri hakkında HSYK"ya şikayette bulunduklarını, en azından bunların sonucunun beklenilmesi gerektiğini de beyan ederek itirazda bulunulduğunu; müşteki..."ün itirazında ise özetle; parelel yapı olarak adlandırılan grup tarafından hedef alındığını, ..."ın 2010 seçimlerinde aday olması nedeni ile hakkında iftira atması için kolluk tarafından kendisine manevi cebir uygulandığını, aracına böcek konulması sureti ile bakan ve üst düzey bürokratların dinlendiğini, dinleme kararı alınmadan sigortacı arkadaşı ile yaptığı görüşmenin escort kız nitelendirmesi yapılarak dosyaya konulduğunu, ..."a da benzer şekilde baskı yapıldığını, tanık olarak dinlenilmesini beyan ettiği görülmüştür.
    İzmir 3. Sulh Ceza Hakimliğinin itiraz mercii sıfatı ile 22.10.2015 tarihinde, 2015/2210 Değişik İş sayı ile verdiği kararında, müştekiler ... ve ..."ın hakim olarak görev yaptıklarını, diğer müşteki...
    hakkında İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/142 E. sayılı dosyasında soruşturma aşamasında telefon dinleme ve teknik takip yapıldığını, soruşturmada görevli polis memurlarının kasıtlı olarak hukuka aykırı olarak telefonlarını dinlediklerini, teknik ve fiziki takip yaptıklarını bu nedenle haklarında HSYK"da idari soruşturma başlatıldığını, polis memuru şüphelilerin amaçlarının özel hayatlarını gözler önüne sermek, insani ve mesleki onurları ile oynamak olduğunu bu suretle özel hayatın gizliliğini ihlal, görevi kötüye kullanma, yetki aşımı, kişilik haklarına saldırı suçlarını işlediklerini iddia ederek şikayetçi oldukları, müşteki..."ün aleyhinde İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/142 E. sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, soruşturmada görevli polis memurlarının kasıtlı olarak hukuka aykırı telefon dinlemeleri, teknik ve fiziki takipler gibi deliller topladıklarını, haklarında bilinçli şekilde itibarsızlaştırma amacı ile operasyon düzenlendiği, mağdur edildiği iddia ederek Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında şikayetçi olduğu, İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/142 E. sayılı dosyasının incelenmesinden, müşteki..."ün diğer sanıklar ile birlikte sanık olarak yer aldığı, suç tarihinin, 02.10.2012 ve öncesi, suçun suç işlemek amacı ile örgüt kurmak, üye olmak, bilerek yardım etmek, yargı görevi yapanı etkileme, soruşturmanın gizliliğini ihlal, hakkında yakalama emri olan kişiyi bildirmeme, ruhsatsız silah bulundurma, sahte nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi hazırlayıp kullanma, nitelikli dolandırıcılık suçlarından kamu davası açıldığı, soruşturma aşamasında teknik ve fiziki takip yapıldığı, tanık ve müşteki ifadelerinin alındığı, davanın halen derdest olduğu, HSYK Müfettişliğinin yazılarından ve HSYK Genel Sekreterliğinin yazılarından hakim olarak görev yapan müştekiler ... ve ... hakkında İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/142 E. sayılı dosyası ile ilgili olarak idari soruşturma açıldığı, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 17.06.2015 tarih, 2014/4252 soruşturma ve 2015/32691 karar sayılı kararı ile şüpheliler ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... isimli İzmir Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurları hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, her 3 müştekinin de karara itiraz ettiği anlaşılmakla, İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/142 E. sayılı dosyasının ve HSYK tarafından yapılan disiplin soruşturmasının derdest olduğu, dava dosyasındaki soruşturma işlemleri sırasında yapılan teknik takip, fiziki takip, telefon dinlenmesi gibi işlemlerin ve bunlar sonucunda elde edilen delillerin hukuka aykırı elde edilip edilmediği hususunun mahkemece ve HSYK tarafından değerlendirilmesi gerektiği, hukuka aykırı elde edildiği taktirde mahkemece suç duyurusunda bulunulacağı anlaşıldığından şüphelilerin suçu işlediklerine dair delil bulunmadığından kovuşturmaya yer olmadığı kararı hukuka uygun olduğundan yerinde bulunmayan itirazın reddine kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
    23.11.2015 tarihinde müşteki ..."ın özetle disiplin soruşturmasının devam ettiğinin belirtilmiş ise de etmediğini, dinleme kararlarınının usul ve kanuna uygun olup olmadığı hususuna değil kolluğun Muhammed"e sorduğu sorulara itirazda bulunduğunu, algı oluşturmak maksatlı yönlendirici ve iftira barındırır soruların sorulduğunu, ilgili polisler hakkında disiplin cezası verildiğini,
    kendisi ile ilgili HSYK ceza tertibine yer olmadığına dair karar verildiği, görev alan polislerden bir tanesinin İzmir Casusluk davasında yargılanan, diğerinin ise bir bayanın evinde CD"yi bulan polisler olduğuna dikkat edilmesi gerektiğinden bahisle kesin olarak verilen kararın kanun yararına bozulması hususunda istemde bulunduğu görülmüştür.
    İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 13.10.2016 tarihli görüşünde, 2013/142 esas sayılı dava dosyasının halen derdest olduğu, iddia ve ekleri incelendiğinde dosyadaki şüphelilere yönelik eylemlerin müşteki ifadeleri, teknik takip ve izleme verileri, tanık ifadeleri ile desteklendiği, Muhammed Gömük ve diğer şüphelilere yönelik operasyonun birilerinin talimatı ile yapıldığına dair delil elde edilemediği, bu nedenle polis memurlarına yönelik iddiaların soyut nitelikte kalması sebebi ile takipsizlik kararı verildiği, yapılan itirazında Sulh Ceza Mahkemesince reddedildiği, bu kapsamda verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, kanun yararına bozmaya gidilmemesi şeklinde görüş belirtildiği görülmüştür.
    KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Görevi kötüye kullanma, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etme ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından şüpheliler ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında verilen İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 17.06.2015 tarih ve 2014/4252 soruşturma, 2015/32691 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile bu karara yönelik yapılan itirazların reddine dair İzmir 3. Sulh Ceza Hakimliğince kesin olarak verilen 22.10.2015 tarih 2015/2210 Değişik İş sayılı merci kararının hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    KARAR TARİHİNDE YÜRÜRLÜKTE OLAN MEVZUAT ŞÖYLEDİR;
    5271 sayılı CMK"nın
    Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi
    Madde 160 - (1)Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
    (2)Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.
    Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
    Madde 172 - (1)Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
    (2)Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.

    (3)(Ek: 11.4.2013-6459/19 md.)Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır.
    Cumhuriyet savcısının kararına itiraz
    Madde 173 - (1)Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
    (2)İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
    (3)(Değişik: 18.6.2014-6545/71 md.)Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
    (4)(Değişik: 25.5.2005 - 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
    (5)Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz.
    (6)İtirazın reddedilmesi halinde; Cumhuriyet savcısının, yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını açabilmesi, önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan sulh ceza hâkimliğinin bu hususta karar vermesine bağlıdır.
    Şeklinde olup; kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre isteme bağlı kalınarak yapılan incelemede;
    Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
    Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
    CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâl” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
    Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. "Yeterli şüphe", şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
    Kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması halinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilebilecektir.
    Soruşturma evresi sonunda Cumhuriyet savcısının mevcut delillerle yaptığı değerlendirmeye göre; sanığın mahkum olma olasılığı, beraat etme olasılığından daha kuvvetli ise kamu davası açılması için yeterli şüphe bulunduğu kabul edilmelidir. Maddenin ikinci fıkrasına göre; yeni delil ortaya çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz. Buna göre, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği sırada dosyada mevcut olmayan, mevcut olmakla birlikte varlığı bilinmeyen, sonradan elde edilen veya dosyada bulunmakla birlikte hiçbir biçimde değerlendirilmeyen delilin, yeni bir delil olarak kabulü mümkündür. Bir başka ifadeyle, CMK"nın 172. maddesinin 2. fıkrası ve 173. maddenin 6. fıkrası, delil yetersizliği nedeniyle verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar üzerine kamu davası açılabilmesini, yeni delil elde edilebilmesi koşuluna bağlamıştır. Ancak, 172. maddenin 1. fıkrasının 2. cümlesindeki kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde verilecek olan kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların Cumhuriyet savcısınca, re"sen veya vaki itirazın kabulü üzerine yeniden ele alınması ve kamu davası açılması herhangi bir ön koşula bağlanmamıştır.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğine, maksatlı bir biçimde soruşturma yürütülerek FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından hedef alındıklarını iddia eden müştekilerin iddialarına yönelik olarak, özellikle müştekiler ... ve ...ve ..."in kollukça soruşturma aşamasında hazırlanan soruların mahiyeti nedeni ile haklarında disiplin cezası verilen ve kişisel kusurlarının bulunduğuna dair tazminat istemine konu idarenin cevabi yazısının ve başkaca soruşturma dosyaları kapsamında işlem yapılan 2 kişinin de aralarında bulunduğu belirtilen şüpheliler hakkında, kamu davası açılmasına dair yeterli delilin bulunduğu hususundaki beyanlarını süreçte ileri sürdükleri dikkate alındığında; her ne kadar Emniyet Müdürlüğünce soruşturmanın şikayete konu olan örgütsel bir yapı tarafından maksatlı yürütüldüğüne dair bir tespitin bulunmadığı hususunda bilgi notunun tanzim edildiği, dinlenen tanık beyanları ve celp edilen ziyaretçi defteri içeriği ile..."ün yargılandığı davaya konu soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki savunmalarında aksi yönde bir beyanına rastlanılmadığı ve karar tarihi itibari ile yürütülen kovuşturma dosyasının derdest olduğu, yapıldığı belirtilen bir kısım şikayetlere yönelik işlemlerin devam ettiğinin de beyan edildiği belirtildiği anlaşılmış ise de; bahse konu dava dosyasına taraf olmayan müştekiler ... ve ... yönünden tazminat istemine yönelik idarece kişisel kusurlu oldukları ve disiplin cezası aldıkları belirtilen şüpheliler tarafından hazırlanan sorular ile tanzim edilen ifade tutanakları ve dosya kapsamında yer alan tapelerde "cemaat" olarak belirttiği bir yapıdan da bahsettiği görülen müşteki..."ün beyanları karşısında, toplanan delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu ve mevcut delillerin mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden İzmir 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 22.10.2015 tarih ve 2015/2210 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi