Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/6635
Karar No: 2012/5477
Karar Tarihi: 07.06.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/6635 Esas 2012/5477 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/6635 E.  ,  2012/5477 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı

    ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair İstanbul 2. Aile Mahkemesinden verilen 03.05.2011 gün ve 388/309 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süesinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı ... vekili, boşanma davasıyla birlikte açılan ve tefrik edilen davada evlilik birliği içinde edinilen 4090 parselde 10 numaralı bağımsız bölüm ile plakası dava dilekçesinde yazılı aracın alımına vekil edeninin katkıda bulunduğunu açıklayarak, 40.000 TL"nin davalıdan tahsili ile vekil edenine ödenmesini istemiş; 17.07.2008 tarihli ıslah dilekçesiyle de; nizalı meskenin yarı payı dava dışı 3.şahıs adına tapuya kayıtlı ise de, tamamının davalıya ait bulunduğunu, bunun yanı sıra 395 ada 1 parselde 29 numaralı meskenin de davalı adına kayıtlı olduğunu bildirerek, nizalı taşınmazlar ve araç için 68.000 TL"nin dava tarihinden itibaren davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, 18.11.2008 tarihli yargılama oturumunda araca ilişkin isteğinden feragat etmiştir.
    Davalı ... vekili, dava konusu mal varlığının vekil edeninin geliriyle alındığını, davacının katkısı bulunmadığını, nizalı taşınmazların ½ paylarının dava dışı 3.kişiler adına kayıtlı olduğunu bildirerek, davanın reddini savunmuştur,
    Mahkemece, dava konusu meskenlerin keşif tarihi itibariyle belirlenen davalıya ait pay değerlerinin yarısı oranında katkısı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 38.000 TL katkı payı alacağının tasfiyenin sonuçlandığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar 14.10.1981 tarihinde evlenmiş, İstanbul 2. Aile Mahkemesinde 13.06.2003 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve 26.05.2008 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur.
    Başka mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, eşler arasında evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.nun 170.maddesi uyarınca “mal ayrılığı”, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı 13.06.2003 tarihine kadar ise 4721 sayılı TMK.nun 202. maddesi hükmü uyarınca "yasal edinilmiş mallara katılma rejimi" geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir.
    Dava konusu Bahçelievler 4090 parselde 40/270 arsa paylı 10 numaralı bağımsız bölümün ½ payı 27.12.1999 tarihinde, Halkalı 395 ada 1 parselde 107/24151 arsa paylı 29 numaralı bağımsız bölümün ½ payı 10.11.2000 tarihinde satın alma suretiyle davalı adına tescil edilmiştir. Nizalı bağımsız bölümlerin ½ payları dava dışı 3.kişiler adına kayıtlıyken, 29 numaralı meskenin davalı üzerindeki ½ payı yargılama aşamasında 14.11.2008 tarihinde dava dışı paydaşa satışla devredilmiştir.
    Davacı, dava konusu taşınmazların tamamının davalıya ait bulunduğu iddiasıyla katkı payı isteğinde bulunmuştur. Davacı hemşire, davalı ise teknisyen, satış vs. işlerde çalışmaktadır. Mahkemece, tarafların bir kısım gelirlerine ilişkin belgeler getirtilerek, evlilik birliği içinde davalı üzerine alınan dava konusu taşınmazlara ilişkin payların keşif tarihi itibariyle belirlenen değerlerinin yarısı oranında katkısı bulunduğuna dair bilirkişi görüşünün benimsenmesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan hesaplama usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Zira, dava Bahçelievler"de bulunan bağımsız bölüm ve araca ilişkin olarak açılmış, bilahare ıslahla Halkalı da bulunan taşınmaz da davaya konu edilmiştir. Hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 83. maddesi hükmüne göre ıslah yoluyla taraflar ileri sürdükleri vakıaları, davanın konusunu ve isteklerini değiştirebilirler. Önceden HUMK.nun 87. maddesinin son cümlesi hükmüne göre ıslah ile müddeabihin arttırılması yasaklanmış iken, anılan fıkranın Anayasa Mahkemesinin 20.07.1999 tarih ve 1/33 sayılı kararı ile iptal edilmesi karşısında ıslah ile müddeabihin arttırılması yolu açılmıştır. Buna göre ıslah ile müddeabihin arttırılması mümkündür. Anayasa Mahkemesi anılan kararında, davaların en az giderle ve olabildiğince hızlı biçimde sonuçlandırılmasının gerektiği, söz konusu kısıtlamanın Hukuk Devleti ilkesine aykırı olduğu, bir hakkın elde edilmesini zorlaştırdığı, sav ve savunma haklarını engellediği, bununda adil yargılanmayı önlediği gerekçelerine dayanmıştır. Somut olayda ise, davacı ıslah dilekçesinde dava konusu yapılan davalının Bahçelievler"de bulunan taşınmaz ile araca ilişkin talep miktarının arttırılmasının yanı sıra, dava dilekçesinde belirtilmeyen davalı adına kayıtlı Halkalı’daki taşınmazı da ilaveten davaya konu etmiştir. Başka bir anlatımla; davacı bağımsız dava konusu yapılması gereken Halkalı’daki taşınmaza ilişkin isteğini ıslah yoluyla davaya konu etmiştir. Dava konusu dava dilekçesinde bildirilen taşınmaz ve araç dışında, Halkalı’daki taşınmazın da belirtildiği biçimde dava konusu yapılarak, çözüme kavuşturulmasını beklemek usul hükümlerine uygun olmadığı gibi, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleriyle de bağdaşmaz. Ne var ki, hükmü temyiz edenin sıfatı nedeniyle bu husus bozma konusu edilmemiştir.
    Bundan ayrı, davacı taraf yukarıda parsel numarası yazılı taşınmazların evlilik birliği içinde edinildiğini ve katkıda bulunulduğunu açıklayarak, alacak isteğinde bulunmuştur. Dava konusu taşınmazların ½ payları eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğinden buna ilişkin talebin Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir. Buna göre, eşlerin birbirlerinin mal varlıklarının edinilmesine katkılarının kanıtlanması durumunda, katkı oranında alacak hakkı doğar. 743 sayılı MK.nun yürürlükte bulunduğu, 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya parayla ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Somut olayda her iki taraf da çalıştığına göre evlilik birliği içinde çalışma karşılığı edinilen mallara katkıda bulunduklarının kabulü gerekir.
    Mahkemece, tarafların evlilik tarihinden itibaren gelir bilgilerinin eksiksiz şekilde saptanmaya çalışılması, niza konusu taşınmazların edinim tarihleri itibariyle tarafların her birinin toplam gelirinden kişisel harcamaları ile kocanın 743 sayılı MK.nun 152. maddesi uyarınca evi geçindirme yükümlülüğü uyarınca yapması gereken harcamalar düşüldükten sonra yapabilecekleri tasarruf miktarının belirlenmesi, bundan sonra toplam tasarruf miktarı içinde davacı eşin tasarruf oranının tespiti ile bulunan bu oranın dava konusu taşınmazlarda davalıya ait payların dava tarihi itibariyle belirlenen değeri ile çarpılarak katkı payı alacağının belirlenmesi suretiyle bulunacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken; yazılı şekilde keşif tarihi itibariyle belirlenen değerlerin yarısı oranında katkı payı alacağına karar verilmesi doğru değildir. Fakat, hüküm yukarıda da açıklandığı üzere davalı tarafından temyiz edilmemiştir. Dava tarihi itibariyle nizalı taşınmazların ½ payları davalı adına tapuya kayıtlı olduğuna ve dava dışı payların davalıya ait bulunduğu hususu ispatlanamadığına göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunmamıştır.
    Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz edenin sıfatına göre usul ve yasa hükümlerine uygun bulunan hükmün ONANMASINA, HUMK.nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2.238,60 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına,
    07.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi