8. Hukuk Dairesi 2011/7469 E. , 2012/5474 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 21.07.2011 gün ve 202/606 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilerek davalı adına tescil edilen Akşehir de 57 ada 663 parselde 8 numaralı mesken, Yeşilçiftlik köyünde 2729 parselde bahçe ve 42 AU 181 plakalı aracın alımına; miras yoluyla davalıya intikal eden tarla vasıflı 2514 ve 6694 parsellerin bahçe haline getirilmesine vekil edeninin katkıda bulunduğunu açıklayarak, 52.000 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle vekil edenine ödenmesini istemiştir.
Davalı ..., uzun yıllar muhtelif yerlerde öğretmenlik yaptıklarını, bu süreçte gerek kirada oturmaları, gerekse müşterek çocuklarının eğitim giderleri nedeniyle birikim yapamadıklarını, nizalı taşınmazların miras bırakanı babasından kalan taşınmazların geliriyle edinildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, evlilik birliği içinde edinilen ev, araç ve 2729 parsele katkıda bulunulduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 34.434 TL katkı payı alacağının 33.014 TL.sinin dava tarihinden, kalan kısmının ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümü davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 12.09.1980 tarihinde evlenmiş, 27.12.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve boşanmaya ilişkin bölümün 09.02.2009"da kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Başka mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı”, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise 4721 sayılı TMK.nun 202. maddesi hükmü uyarınca yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir.
Temyize konu Akşehir"de 57 ada 663 parselde 8 numaralı mesken 05.07.1993 tarihinde tahsis yoluyla davalı adına tescil edilmiştir. Söz konusu taşınmazın evlilik birliği içinde SS.Akşehir Enginkent Konut Yapı Kooperatifine üyelikle edinildiği taraflar arasında tartışma konusu değildir. 2729 parselde meyve bahçesi vasıflı 14400 m2 taşınmaz ise 26.4.2001 tarihinde davalı adına satış yoluyla kayıtlıdır. Davaya konu 42 AU 181 plakalı araç 19.8.1999 tarihinde satın alınarak davalı adına trafik siciline tescil olmuştur.
Davacı taraf, yukarıda parsel numaraları yazılı taşınmazların ve aracın evlilik birliği içinde edinildiğini ve katkıda bulunulduğunu açıklayarak, alacak isteğinde bulunmuştur. Uyuşmazlığa konu taşınmazlar ve araç eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170.maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli bulunduğu dönemde edinildiğinden buna ilişkin talebin Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir. Buna göre, eşlerin birbirlerinin mal varlıklarının edinilmesine katkılarının kanıtlanması durumunda, katkı oranında alacak hakkı doğar. Dosya arasında bulunan çalışma ve gelir belgeleri incelendiğinde; tarafların nizalı malvarlığının edinildiği tarihlerde öğretmen olarak çalıştıkları, bilahare davalının emekli olduğu, davalının babasından miras yoluyla intikal eden taşınmazlardan mahsul geliri alındığı belirlenmiştir. 743 sayılı MK.nun yürürlükte bulunduğu, 1.1.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya parayla ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Somut olayda her iki taraf çalıştığına göre evlilik birliği içinde çalışma karşılığı edinilen mallara katkıda bulunduklarının kabulü gerekir. Mahkemece evlilik birliği içinde davalı üzerine alınan dava konusu taşınmazlar ve aracın dava tarihi itibariyle belirlenen değerleri ve benimsenen bilirkişi raporu uyarınca yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan hesaplama usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. 743 sayılı MK.nun 170. vd.maddelerinde düzenlenen mal ayrılığı rejiminde koca karısının münasip bir derecede aile masrafına iştirakini isteyebilir. Kadının bu suretle iştiraki, kocanın hiçbir vakitte iade ve tazmin mükellefiyetini de icap ettirmez.(MK.190/2.m.). Davalı koca, davacıdan uygun oranda aile giderlerine katılmasını istediğini ileri sürmediği gibi, bu yönde bir isteği de mevcut olmadığı halde hükümde dayanılan bilirkişi raporunda resen davacı gelirinden aleyhine MK.nun 190.maddesi gereğince % 50 oranında aile giderlerine iştirak yükümlülüğü düşülmesi doğru olmamıştır. 743 sayılı TKM.nin 190. maddesinde, "koca, karısının münasip bir derecede aile masraflarına iştirakini isteyebilir. İştirakın miktarında ihtilaf ederlerse her biri iştirak miktarının tespit edilmesini, mahkemeden isteyebilir," denilmektedir. O halde bu maddenin uygulanabilmesi ve hesaplamada gözönünde tutulabilmesi için maddenin yazılış biçiminden de anlaşıldığı gibi taraflardan birinin istekte bulunması veya bu hususta bir mahkeme kararının olması gerekir. Mahkemenin kendiliğinden bu maddeyi gözetmesi olanağı bulunmamaktadır. 743 sayılı TKM.nin 152 ve 153. maddeleri emir niteliğinde bulundukları halde, 190. maddenin uygulanması isteğe bağlıdır.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, nizalı malvarlığının edinildiği tarih itibariyle taraflar öğretmen olarak çalıştıklarına ve gelirleri birbirine yakın bulunduğuna, TMK.nun 152.maddesine göre davalı infak ve iaşeyle yükümlü olduğuna, davalının miras bırakanından intikal eden tarım arazilerinden gelen gelir nazara alındığına, talep olmadığı halde davacı aleyhine gelirinden TMK.nun 190.maddesi gereğince iştirak mükellefiyeti düşüldüğüne, kooperatif üyeliği yoluyla edinilen nizalı meskene ilişkin üyelik tarihi ve ödeme sürecine ilişkin belgeler getirtilmemekle birlikte evlilik birliği içinde edinildiği hususunda itiraz bulunmadığına, aleyhe bozma yasağı ve temyiz edenin sıfatına göre yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasında isabetsizlik bulunmamıştır.
Her ne kadar gerekçeli karar başlığında davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görüldüğüne dair ibare yer almamış ise de, dava dilekçesinin sonuç bölümünde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülmesi talep edildiğinden, davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla yürütüldüğü ve sonuçlandırıldığının kabulü gerekir.
Davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz edenin sıfatına göre usul ve yasa hükümlerine uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 512,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1.533,38 TL"nin temyiz eden davalıdan alınmasına 07.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.