12. Ceza Dairesi 2013/12276 E. , 2014/5120 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Suç : Özel hayatın gizliliğini ihlal etme
Hüküm : Beraat
Özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Özel hayat kavramının; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerdiği, bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin, ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi 5237 sayılı TCK"nın 134/1. maddesinin 2. cümlesinde; bu kayıtların, taksirle ya da tamamen hukuka uygun elde edilmiş olsa dahi, bilerek, isteyerek ve ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması 5237 sayılı TCK"nın 134/2. maddesinde, birbirinden bağımsız iki ayrı suç olarak düzenlendiği, ilk fıkradaki suçun oluşması için, görüntüdeki kişinin tanınabilir ya da sesin anlaşılabilir olması gerekmediği, acıdan kaynaklanan çığlıklar veya sevişen çiftin nefes alış verişi gibi özel hayat kapsamına giren seslerin, anlaşılmaz olsa dahi, gizlice kaydedilmesi ilk fıkradaki suçun oluşumu için yeterli olup, özel hayata ilişkin görüntü veya sesin kaydedilmesiyle suçun tamamlandığı, ilk fıkradan farklı olarak, ikinci fıkrada, ifşanın kabulü için, ses veya görüntüyle özel hayatı ihlale uğrayan kişinin anlaşılması, en azından anlaşılabilir olması ya da açıklanması gerektiği; ayrıca, özel hayat görüntüsü veya sesinin, yetkisi bulunmayan kişi veya kişiler tarafından içeriğinin öğrenilmesiyle suçun tamamlanacağı, ilk fıkra açısından, görüntü veya sesin kaydedilmesi; ikinci fıkra açısından, bu kayıtların ifşa edilmesi yeterli olup, başkaca bir neticenin doğması ve mağdurun zarara uğramış olması gerekmediği gibi, sanığın kaydedilen görüntüleri izlememiş ya da sesleri dinlememiş olmasının suçun oluşumuna bir etkisinin bulunmadığı, her iki fıkrada düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, genel kast ile işlenebilen suçlardan olup, sanığın, “kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal etme” neticesini bilmesi ve istemesiyle anılan maddenin ilk fıkrasındaki; bir özel hayat görüntüsü ya da sesini ifşa etmesi halinde anılan maddenin ikinci fıkrasındaki suçun manevi unsurunun oluşacağı; ancak her iki halde de kastın varlığından söz edebilmek için sanığın hukuka aykırı hareket ettiğini bilmesi ve bu biçimde hareket etmeye devam etmesi gerektiği,
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; katılan ve sanığın aynı iş kolunda faaliyet gösterip, bitişik dükkanlarda bulunan iş yerlerini işlettikleri, aralarındaki ticari rekabetin zamanla husumete dönüştüğü, bu sebeple aralarında gerçekleşen birçok olayın adliyede görülmekte olan davalara da yansıdığı, bu davalardan olan ... 1. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 2009/1047 Esas sayılı davanın yargılaması sırasında, sanığın şikayetlerine delil olarak bir kısım görüntüleri CD şeklinde dosyaya ibraz ettiği, bu görüntülerin mahkemesince, bilirkişiye yaptırılan çözümünde, sanığın, katılanın ... Adliyesi 1. Sulh Ceza Mahkemesi duruşma salonunun önünde iken toplam 14 dakika 18 saniye süreyle görüntüsünü kameraya aldığının tespit edildiği, katılanın sanık hakkında şikayetçi olması üzerine, sanık hakkında, katılanın özel hayatının gizliliğini ihlal ettiği iddiasıyla dava açılması şeklinde gelişen olayla ilgili olarak;
Sanığın eyleminin üzerine atılı TCK"nın 134/1. maddesinin 2. cümlesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebileceği, kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibinin geçerli olduğu ve kamuya açık alana çıkan her kişinin, bu alandaki her görüntü veya sesinin kaydedilip, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterdiğinin kabulünün mümkün bulunmadığı, bu nedenle, Mahkemece, özel hayatı salt mekana indirgeyen ve isabetsiz gerekçe ile beraat kararı verildiği görülmüş ise de, yasal olmayan bu gerekçenin yanısıra, “sanığın amacının kendisine karşı işlenmekte olan suçu kayıt altına almak olduğu” şeklinde yasal gerekçenin de Mahkemece, gösterildiği, zira; kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, örneğin; kendisine karşı işlenmekte olan (cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgisi ve rızası dışında, özel hayata ait bilgileri okuma, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntüleri dinleme, izleme ya da kaydetme, kişisel verileri kaydetme, ele geçirme ve yayma eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, esasen bu hallerde, kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiğinden de söz edilemeyeceği gözetildiğinde, bahse konu görüntüleri, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket etmediği anlaşılmakla,
Yapılan yargılama sonunda, sanığa yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, eksik inceleme yapıldığına, delillerin hatalı değerlendirildiğine, atılı suçun unsurlarının oluştuğuna ve sanığın cezalandırılması gerektiğine dair yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.