Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/311
Karar No: 2020/7869
Karar Tarihi: 30.11.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/311 Esas 2020/7869 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/311 E.  ,  2020/7869 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 12/09/2012 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 14/07/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, suya elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, ... ili, ...ilçesi, ... Köyü ... Pınarı suyunun tarafların murisleri zamanından beri 1/3 oranında nöbetleşe olarak 60-70 yıldır kullanıldığını, on yıl kadar önce su debisinin düşmesi nedeni ile taraflar ortaklaşa masrafı karşılayarak su havuzu yaptırdıklarını, ikişer gün aralıklar ile münavebeli biçimde kullanılmaya başlandığını, son günlerde davalıların ormanlık alandan açtıkları bir bölüme ceviz dikdiklerini, cevizleri sulamaya başlayınca bu suyun kafi gelmediğinden dolayı taraflar arasında anlaşmazlık başladığını, davalıların ortak kullanılan suyun gözünü beton ile kapattığını, müvekkillerinin ağaçlarının kurumaya başladığını, davalıların söz konusu suyu Göksun Orman İşletme Dairesinden büyük bir miktar para ile satın aldıklarını iddia ettiklerini dava konusu suyun kadimden beri hakkaniyete uygun kulanım durumunun tespiti ile suya yönelik el atmanın önlenmesini talep etmiştir.
    Davalılardan Akif ve Fatma vekili cevap dilekçesinde, dava konusu suyun yakınında davalılardan Akif"in evinin bulunduğunu, evin içme ve kullanma suyu için müvekkilinin idareye başvurduğunu, İl Özel İdaresi tarafından araştırma yapılarak 400 litre/gün suyun kullanımının 49 yıllığına bedeli karşılığında davalı ..."e verildiğini, suyun davacılara da yettiğini, tahsisin usulsüzlüğü iddiası var ise davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, davalı ..."in eşi davalı ..."ya husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ... İdaresi vekili, müvekkilinin davalı ..."e pınar suyunun kullanılması konusunda izin irtifak hakkı tesis ettiğini, iznin dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının tespit edilemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gereğince; Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.
    Bu madde hükmüne paralel olarak düzenlenen Türk Medeni Kanununun 756. maddesi gereğince de; "Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır."
    Gerek Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gerekse 756/2. maddesinde sözü edilen kaynaklar, yeraltı sularından farklıdır.
    Kaynak, kökeni yeraltı suyu olan tabi ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan özel mülkiyete girecek nitelikte özel bir su olup, suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su kaynak niteliğini kazanmaz (Gürsoy/Eren/Cansel, Türk Eşya Hukuku, Ankara 1978, s.618). Ayrıca, kaynaktan çıkan suyun yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması halinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamaz. Yine, yeraltı suyundan sondaj gibi suni yollarla çıkartılan sulardan yararlanma usulü de 167 sayılı Yeraltı Suları Kanununa tabidir.
    Başka bir ifadeyle kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular da yararlanabilir. Bunun yanında kaynak suyu tapulu olmayan araziden (örneğin mera,orman vb) çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel sudur. Bu sudan ise kadim ve öncelik hakkı ihlal edilmemek suretiyle herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.
    Özel su ise tapulu taşınmazdan çıkan ve sadece o taşınmazın ve malikinin kişisel ihtiyacını karşılamaya yeterli olan sudur. Arazinin mülkiyetine tabi olan kaynak suyu yani özel su üzerinde, hak sahibi dilediği gibi tasarruf etme yetkisine sahiptir. Bu suyu kendisi kullanabileceği gibi kaynağındaki suyu kullanması hususunda bir başkasına irtifak hakkı da tanıyabilir. Ayrıca mülkiyet hakkına dayanarak kaynağa elatma varsa elatmanın giderilmesi için davalar açmak yetkisi de bulunmaktadır.
    Gerçekten Türk Medeni Kanununun 756/2 ve 837. maddesinde belirtilen kaynak irtifakına konu olabilecek su özel su olup genel su niteliğindeki yeraltı suyu bu düzenlemelerin dışındadır. Nitekim genel sular taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemez.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 756. maddesine göre; kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyetinin ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabileceği belirtilmiştir.
    Gerçek kaynağın suyu bir akiferden gelir. Su çıkışı bir noktadan veya bir alandan olabilir. Bu alana kaynak alanı denir. Kaynak, yeraltı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıkması halidir.
    Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir.
    Uygulamada kaynak; "Yeraltı suyunun üst düzeyinin yer yüzeyini kestiği yer" olarak tanımlanmaktadır. Yeraltı suyu doğal yoldan yeryüzüne çıkmamış, drenaj vs. yollarla çıkarılmış ise, kaynak olarak değil, drenaj veya kuyu vs. isimlerle anılır. Bu şekilde insan eliyle çıkarılan sular, yeraltı suyu olarak kabul edilir.
    Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. (TMK m.756/2)
    Arazisinde faydalı ihtiyaçları için yeter miktarda su bulunmayan veya bu suyu elde etmesi fahiş masrafı icabettiren bir kimsenin, komşu arazideki yeraltı suyundan istifade şartları 20"nci maddede sözü geçen tüzükte belirtilir. (167 sayılı Yeraltı Suları Kanunu 1-6. madde)
    Bundan başka Yargıtay uygulamalarına göre bir araziden bir akarsu meydana getirecek kadar gür olarak su çıkmakta ise bu tür kaynaklar üzerinde de özel mülkiyet söz konusu olamaz.
    Somut uyuşmazlıkta; İl Özel İdaresinin davalılardan Akif"e hitaben yazdığı 04.11.2009 tarihli ve 7551 sayılı yazısında suyun orman arazisinden çıktığını, 26.10.2009 tarihli gözlemde suyun debisinin 1000 litre / sn olduğunun belirlendiğini, içme ve kullanma suyu olarak 400 litre / gün miktarını aşmamak ve mülkiyet sahibi Orman Bölge Müdürlüğünden izin almak şartıyla içme ve kullanma suyu temin etmesinde kurum yönünden sakınca bulunmadığı belirtilmiştir. 02.03.2010 tarihinde ise Orman İdaresince 1657 metrekare alanın kullanım hakkı su isale hattı tesisi için bedeli karşılığında davalılardan Akif"e verilmiştir. Davalı ... ile Orman İdaresi arasındaki protokol suyun mecrası hususunda yapılmış ise de suyun tahsisi konusunu kapsamamaktadır.
    Diğer taraftan 17.11.2014 tarihinde yapılan keşif sonucu dosyaya sunulan 19.11.2014 tarihli fen bilirkişisi raporunda kaptaj ve havuzun 1324 parsel sayılı taşınmazda bulunduğu tespit edilmiş, keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından dava konusu suyun tarafların murisleri tarafından birlikte kullanıldığı anlaşılmaktadır.
    Bu nedenle suların en az olduğu dönemde taşınmaz başında bilirkişiler refakatinde keşif yapılarak, dava konusu suyun debisi ölçülerek özel kaynak suyu mu yoksa genel su mu olduğu duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli, genel su olduğu sonucuna varılırsa tarafların suya olan ihtiyaçları belirlenmeli, uygun dağıtıma ilişkin rapor alınmalı, münavebe esas alınmak suretiyle su rejimi kurularak taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
    30.11.2020 gününde oy birliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi