13. Hukuk Dairesi 2018/5612 E. , 2019/12766 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
... Bölge Adliyesi Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının davacı vekilince murafaa talepli olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Murafaa için belirlenen günde duruşmalı temyiz eden davacı Asil ... ve vekili avukat ... ile davalı vekili avukat ... geldi. Hazır olan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra kararın açıklanması başka güne bırakıldı. Yapılan incelemede temyiz dilekçesinin süresinde verildiğinin anlaşılması üzerine, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, arkadaşı ve iş ortağı olan davalıya şirket hisselerinin devir yetkisini içeren 6.3.2008 tarihli vekalet verdiğini, ... Nakliyat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’de bulunan tüm hisselerini davalının 1.606.500,00 TL bedelle dava dışı oğluna sattığını, ancak bedelini ödemediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 1.606.500,00 TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 20.8.2013 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının şirkete hiçbir bedel ödemeksizin sadece sahibi olduğu iş bitirme belgesini kullandırmak amacıyla ortak olduğunu, ortak olduğu günden itibaren de davacının belgesinin kullanılmasından dolayı her ay belli ödemeler aldığını, davacının şirketteki payının karşılığının da tarafından ödendiğini, davacının şirkete 6.3.2008 tarihinde ortak olduğunu ve aynı gün de hisse satışı yetkisi içerir vekaleti verdiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Yerel mahkemece, davacının ... Nakliyat İnşaat Sanayi ve Ticaret Limitet Şirketi"nde ortak olduğu ve bedelini nakden ve peşin ödediğinin noter huzurunda yapılan devir sözleşmesi ile sabit olduğu, her ne kadar davalı, davacının herhangi bir bedel ödemediğini, davacının iş bitirme belgesini kullanmak amacıyla şirkete ortak olduğunu, ortada gerçek bir satış olmadığını, inançlı işlem olduğunu savunmuşsa da hiç kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağı, davalının inançlı işlem olgusunu ispat edemediği, gerekçe gösterilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş; davalının istinaf talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davalının oy çokluğu ile istinaf talebi kabul edilerek, davacı tarafından hisse devrinin yapıldığı aynı anda verilen vekaletnamenin yazılı delil başlangıcı sayıldığı, tanık olarak dinlenen diğer ortağın beyanları dikkate alınarak, taraflar arasında bir inanç sözleşmesinin bulunduğu gerekçe gösterilmek suretiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının da ortağı olduğu şirketteki hisselerini vekaletle dava dışı kişiye sattğını, ancak bedelini ödemediğini iddia ederek eldeki davayı açmış olup, dava, davalının vekalet görevini kötüye kullanması, özellikle de, vekilin özen ve sadakatle iş görme ve hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırılarak açılmıştır. Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. (T.B.K. md. 506/2) Eş söyleyişle, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (T.B.K.md. 508/1). Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler öncelikle dahildir. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da çok açıktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, davacı ... Kardeşler Nakliyat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’de bulunan hisselerinin devir yetkisini de içerir davalıya 6.3.2008 tarihli vekaletname vermiş, bu vekaletname kapsamında davalı davacının şirkette bulunan 64.260 payını 31.7.2013 tarihinde satmıştır. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince, davacının şirkete ortak olduğu sırada bedel ödemediği, davacı tarafından hisse devrinin yapıldığı aynı anda verilen vekaletnamenin yazılı delil başlangıcı sayıldığı, tanık olarak dinlenen diğer ortağın beyanları dikkate alınarak, taraflar arasında bir inanç sözleşmesinin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dava vekaletin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalıdır. Kaldı ki, eldeki dosyada yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge olmadığı gibi inançlı işlem iddiası da ispatlanamamıştır. Olayda vekilin hesap verme yükümlülüğü bulunduğundan, davada ispat yükü vekil olan davalıda olup, davalının vekaleten sattığı hisse bedellerini davacıya ödediğini ispatlaması gerekir. Olayın niteliği gereği tanık da dinlenemez. Davalının, davacıya ait şirket hisselerini vekaletnameye istinaden dava dışı şahsa sattığına göre, davalının bedelini ödediğini yazılı delille ispatlaması gerekir. Dosya kapsamından bu hususa ilişkin bir belge sunulmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle tanık beyanı esas alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 18/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.