8. Hukuk Dairesi 2016/11468 E. , 2019/5813 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı üçüncü kişi vekili; 25.09.2014 tarihli hacze konu malların mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunu, borçlu şirket ile müvekkili şirket arasında var olan ticari ilişki nedeni ile borçlu şirkete ait bir kısım belgelerin haciz adresinde bulunduğunu öne sürerek, istihkak davasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, borçlu şirket ile üçüncü kişi şirket arasında alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı işlemler yapıldığını, aynı borçluya karşı İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2014/14564 sayılı dosyası ile başlatılan takip uyarınca aynı adreste 30.05.2014 tarihinde yapılan haciz esnasında borçlu şirkete ait evrakların bulunduğunu, emsal gösterilen dosya borcunun ödenmesi için müvekkili şirket ile üçüncü kişi şirket ve borçlu şirketin protokol imzaladıklarını, bu protokol uyarınca aynı adreste haczedilen malların emsal gösterilen takip dosyasında borçlu şirket yetkilisine yediemin olarak teslim edildiğini açıklayarak, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, üçüncü kişi şirket ile borçlu şirket arasında organik bağ olmadığı, ödeme emrinin tebliğ edildiği adres ile haciz adresinin farklı olduğu, haciz esnasında borçlu şirkete ait evrak bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca üçüncü kişinin dayandığı faturalarda yer alan mallarla mahcuzların birçoğunun uyumlu olduğu, faturası ibraz edilmeyen mahcuzların ise fiilen bulundurulması mümkün mallardan olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre; her ne kadar borçlu şirket adına çıkarılan ödeme emri haciz adresinde tebliğ edilmemiş ise de; üçüncü kişi şirketin borcun doğum tarihinden sonra haciz adresinde kurulduğu, davalı alacaklı vekilince delil olarak gösterilen ve başka bir alacaklı tarafından aynı borçluya karşı İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2014/14564 sayılı dosyası ile başlatılan takip uyarınca aynı adreste 30.05.2014 tarihinde yapılan haciz esnasında, borçlu şirketteki hisselerini borcun doğum tarihinden önce devreden eski ortak Selçuk Saltık"ın hazır olduğu, haciz adresinin yan tarafındaki depoda yapılan evrak araştırmasında borçlu şirket adına gönderilmiş kolilerin görüldüğü, haciz adresinde yapılan evrak araştırmasında ise borçlu şirket ve yetkilisinin isminin geçtiği güncel tarihli evrakların bulunduğu, delil olarak gösterilen bu takip dosyasına ilişkin olarak üçüncü kişi vekilince istihkak iddiası öne sürülür iken borçlu şirket ile üçüncü kişi şirketin hiç bir ilgisinin bulunmadığının, adresin boş olarak kiralandığının ve borçlu şirketin bu adreste faaliyet göstermediğinin beyan edildiği, temyiz incelemesine konu eldeki dosyada ise borçlu şirket adına haciz adresine çıkarılan ödeme emri tebligatının, üçüncü kişi şirket işçisinin borçlu şirketin adresten ayrıldığını beyan etmesi üzerine bila tebliğ döndüğü, yine temyiz incelemesine konu eldeki dosyada üçüncü kişi şirket vekilinin dava dilekçesinde haciz adresinde bulunan evrakların borçlu şirket ile olan ticari ilişkiye dayalı olduğunu beyan ettiği, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise şirketler arasında ticari ilişki olmadığının bildirildiği, tüm bunlardan ayrı olarak İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2014/14564 sayılı dosyasına ilişkin olarak davalı alacaklı ile borçlu şirket arasında protokol düzenlendiği, protokol içeriğinde takip konusu olmayan borçların da ödenmesi hususunun düzenlendiği, anılan protokolde üçüncü kişi şirket ve yetkilisinin kefil olarak imzalarının bulunduğu, bu protokol kapsamında dava konusu haciz adresinde haczedilen menkullerin borçlu şirket yetkilisine yediemin olarak teslim edildiği anlaşılmıştır.
Bu bilgiler ışığında İİK"nin 97/a maddesinde düzenlenen karinenin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip davacı üçüncü kişinin, karinenin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlayamadığı anlaşılmakla, bu koşullarda, istihkak iddiasının, alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla danışıklı olarak ileri sürüldüğünün ve muvazaalı işlemler yapıldığının kabulü gerekir. Bu nedenlerle Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün İİK"nin 366. ve 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 12.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.