Ceza Genel Kurulu 2016/463 E. , 2020/251 K.
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 21. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 441-31
Resmî belgede sahtecilik suçundan sanık ..."ın TCK’nın 204/1, 43, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16.02.2012 tarihli ve 441-31 sayılı hükmün, sanık müdafisi ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 21. Ceza Dairesince 11.11.2015 tarih ve 3736-4939 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 22.02.2016 tarih ve 15591 sayı ile;
"...Mahkemece sahte olduğu kabul edilen ve gerçeğe aykırı bilgi içerdiği anlaşılan arazi bilgileri formunun sanığın beyanı üzerine düzenlendiği, ekili arazi miktarını gösteren çiftçi kayıt formunun ise içerik itibarıyla gerçeğe aykırı olmadığı, gerçeğe aykırı olduğu kabul edilse bile sanığın beyanı üzerine düzenlendiği anlaşılmıştır. Beyan üzerine düzenlenen resmi belgeden dolayı sanığın, TCK"nun 206/1 maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan suçundan cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Benzer bir olaya ilişkin olarak Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.02.2011 tarih ve 2010/357 Esas, 2011/50 karar sayılı resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet kararının, Yargıtay 23. Ceza Dairesi Başkanlığı"nın 15.06.2015 tarih ve 2015/1317 Esas, 2015/2560 Karar sayılı düzeltilerek onanmasına dair karara yönelik olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından itiraz yoluna gidilmiş, Yargıtay 23.Ceza Dairesi Başkanlığı"nın 05.10.2015 tarih ve 2015/18620 Esas, 2015/4642 Karar sayılı itirazın kabulüne ilişkin kararında, "Sanığın üç ayrı taşınmazında pamuk ekmediği halde, pamuk ektiğini beyan ederek köy muhtarlığından onaylı resmi belge düzenlettiği ve bu belgeyi kullanarak 30.03.2010 tarihinde Sarayköy İlçe Tarım Müdürlüğünden prim ödemesini talep etmek suretiyle üzerine atılı suçu işlediği iddia olunan olayda; sanığın arazi bilgilerine ilişkin belge ve çiftçi kayıt formu düzenlendiği sırada yalan beyanda bulunması karşısında eylemin resmi belge tanzimi sırasında yalan beyan suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi" yasaya aykırı bulunarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, sanığın, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 21. Ceza Dairesince 07.03.2016 tarih ve 1398-2113 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin resmî belgede sahtecilik suçunu mu yoksa resmî belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; katılan Tarım ve Orman Bakanlığı vekilinin temyiz talebi hususunda mevcut tebliğnamede bir görüş bildirilmediğinden, bu hususta ek görüş bildirilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesinin gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel Mahkemece sanığın mahkûmiyetine dair verilen hükmün, katılan Tarım ve Orman Bakanlığı vekili ile sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine düzenlenen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.06.2013 tarihli ve 104711 sayılı tebliğnamesinde katılan vekilinin temyiz talebi hususunda bir görüş bildirilmediği, Özel Dairece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından ek tebliğname düzenlenmesi istenilmeksizin sanık müdafisi ve katılan vekilinin temyiz istemlerine istinaden inceleme yapılarak hükmün onanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ön sorunun çözümünde isabetli bir hukuki sonuca varılabilmesi için öncelikle konu ile ilgili yasal mevzuat üzerinde durulmalıdır.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Başyardımcısı ile yardımcılarının görevleri” başlıklı 28. maddesi;
“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Başyardımcısı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilinin vereceği görevleri yapar. Özel hükümler saklı kalmak kaydıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Vekilinin yokluğunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına vekillik eder. Başyardımcının da bulunmadığı zamanlarda bu görevi en kıdemli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıyardımcısı yapar.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıyardımcıları, kendilerine verilen dosyaların tebliğnamelerini, karar düzeltme ve itiraz yoluna başvurma işlemlerini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı adına düzenler ve onun yerine imza ederler. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının vereceği diğer işleri görürler.
Zamanaşımı Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının (5) ve (6) numaralı bentleri kapsamında olan suçlara ilişkin dava dosyaları temyiz üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tebliğname düzenlenmeksizin ilgili daireye gönderilir. Daire kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının karar düzeltme ve itiraz kanun yollarına başvurma yetkisi vardır.” biçiminde hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 37. maddesi ise;
“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı yardımcılarının görevleri:
1- Verilen işleri süresinde ve eksiksiz inceleyip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı adına düzenleyecekleri ve imza edecekleri tebliğnamelere bağlıyarak sonuçlandırmak,
2- Dairelerden çıkan ilâmları uygulama, içtihat ve tebliğnamelere uygunluk açılarından inceleyerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının görüşüne göre karar düzeltme veya itiraz yollarına gitmek,
3- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı başyardımcısı tarafından düzenlenecek sıraya göre Ceza Genel Kurulu ile dairelerin duruşmalarına katılarak düşüncesini bildirmek,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı başyardımcısı tarafından düzenlenecek sıraya göre ceza dairelerinin günlük çalışmaları sona erinceye kadar çalışma saati dışında nöbet tutmak,
5- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından verilecek ve ayrıca kanun ve yönetmelikle verilen diğer görevleri yapmaktır.” şeklindedir.
Anılan Kanun ve Yönetmelik maddeleri uyarınca Yerel Mahkemece verilen kararların temyiz yoluyla incelenmesinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca o konudaki hukuki görüşün açıklandığı bir tebliğnamenin düzenlenmesi zorunlu olduğu gibi, 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 316. maddesinin 3. fıkrasına göre de hükmün temyiz edilmesi hâlinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenecek tebliğnamenin, hükmü temyiz etmeleri veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi hâlinde sanık veya katılan ya da vekillerine dairesince tebliğ olunması da zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Yerel Mahkemece sanığın mahkûmiyetine dair verilen hükmün, katılan Tarım ve Orman Bakanlığı vekili ile sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 26.06.2013 tarihli ve 104711 sayılı tebliğname düzenlenmiş ise de bu tebliğnamede katılan vekili tarafından gerçekleştirilen temyiz istemi ve nedenleri değerlendirilmiş değildir. Yargıtay Kanunu"nun 28 ve Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 37. maddeleri uyarınca yerel mahkemece verilen kararların temyiz yoluyla incelenmesinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, tüm temyiz edenlere yönelik hukuki görüşün açıklandığı bir tebliğnamenin düzenlenmesi zorunludur. Özel Dairece de tüm temyiz istemleri yönünden düzenlenen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesi veya ek tebliğnamesi doğrultusunda temyiz istemlerinin birlikte ve tek seferde incelenerek temyiz davasının sonuçlandırılması gerekmektedir.
Bu nedenle, katılan vekili ve sanık müdafisi tarafından açılmış bulunan temyiz davasına dayalı olarak Özel Dairece inceleme yapılabilmesi için, öncelikle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca katılan vekili tarafından ileri sürülen temyiz nedenlerinin de değerlendirildiği bir ek tebliğnamenin düzenlenmesi gerektiğinden, dosyanın ek tebliğname düzenlenmesi için tevdi kararı verilmesi amacıyla Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.12.2016 tarihli ve 398 sayılı kararı ile Yargıtay 21. Ceza Dairesinin kapatılması nedeniyle aynı karar uyarınca bu Daireye ait işlerin devredildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine karar verilmelidir.
Ulaşılan sonuç karşısında; sanığın eyleminin resmî belgede sahtecilik suçunu mu yoksa resmî belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık konusu bu aşamada değerlendirilmemiştir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇE İLE KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 21. Ceza Dairesinin 11.11.2015 tarihli ve 3736-4939 sayılı sanık hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca katılan vekili tarafından ileri sürülen temyiz nedenlerinin de değerlendirildiği bir ek tebliğnamenin düzenlenmesi için tevdi kararı verilmesi amacıyla Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.12.2016 tarihli ve 398 sayılı kararı ile Yargıtay 21. Ceza Dairesinin kapatılması nedeniyle aynı karar uyarınca bu Daireye ait işlerin devredildiği Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 02.06.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.