11. Hukuk Dairesi 2017/3614 E. , 2019/1049 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/02/2017 tarih ve 2016/65 E.- 2017/60 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen .../05/2017 tarih ve 2017/515-2017/503 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin süt ve süt ürünleri sektöründe "MURATBEY" markası ile tanınmış bir firma olduğunu, büyük yatırım ile "BURGU PEYNİR" olarak bilinen peynirin 2010/01127, 2011/04935, 2013/00646, 2014/02166 sayılı tasarım tescillerini gerçekleştirdiğini, başta OHİM olmak üzere Avrupa ve Ortadoğu"da 40"dan fazla ülkede 100"ün üzerinde tasarım tescil başvurusu ile koruma altına alındığını, müvekkilinin “BURGU PEYNİR ŞEKLİ"ni içeren markanın tescili için 2015/28850 sayılı başvurusunun ... ...’nın 2016-M-469 sayılı kararı ile şeklin, peynirin ayırt edicilik içermeyen kendi görünümü olduğu, ilgili tüketicinin hemen ve kesin olarak başvuru sahibine ait malları diğer ticari kaynaklara ait mallardan ayırt edebilme imkanı vermeyeceği gerekçesi ile reddedildiğini, oysa davaya konu şeklin ayırt edici niteliği haiz olduğu gibi peynirin doğal şekli olmadığını, özgün bir şekil olduğu için tasarım tescilini kabul eden ...’nin marka başvurusunu reddetmesinin tam bir çelişki olduğunu, burgu şeklinde tasarlanan peynirin dünyada örneğinin bulunmadığını, yaratılan peynir şeklinin peynirin doğal yapısı ya da geleneksel hali ile ilgili olmadığı gibi alışılageldik bir üretim biçimi veya malın bir özelliği de olmadığını ileri sürerek, davalı TPMK ..."nın anılan kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, 556 sayılı KHK"nın 5. maddesinde marka tanımı yapılırken "bir teşebbüsün mal veya hizmetlerde bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinde ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla....şekiller...gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir" tanımından hareketle dava konusu başvuru markasının, 556 sayılı KHK"nın 7/1-a maddesi gereğince soyut ayırt edici özelliğe sahip olduğu, tescil engelinin bulunmadığı, dava konusu 2015/28850 sayılı şekil markasının 29. sınıftaki "süt ve süt ürünleri
(tereyağ dahil)" emtiası açısından 556 sayılı KHK 7/1-c kapsamında somut ayırt edici niteliğe sahip bir işaret olduğu ve doğrudan tanımlayıcı olmadığı, bu mallar bakımından tescilinde bir engel bulunmadığı, söz konusu şeklin, ayrıca diğer mutlak red nedenleri, özellikle 556 sayılı KHK"nın 7/1-e açısından da tescil engelinin bulunmadığı, mutlak red sebebi olarak sayılan 556 sayılı KHK"nın 7/1-a, c maddesindeki koşulların somut olayda oluşmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile TPMK ..."nın 2016/M-469 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesince, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, başvuru konusu şeklin, 556 sayılı KHK"nm 5. maddesine göre, 29. sınıftaki "süt ve süt ürünleri (tereyağ dahil)" emtiasını, diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etme vasfına yani omut ayırt edici niteliğe sahip olduğu gibi, çizimle görüntülenebilen ve baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen yani soyut anlamda ayırt ediciliğe de sahip bir işaret olduğu, 29. sınıftaki ürünlerin hiçbirinin genel, mutat şekli olmadığı, belirli bir bütünlük arz eden, çizimle görüntülenebilen, 556 sayılı KHK"nın 7/1-a maddesine göre soyut anlamda ayırt ediciliği bulunan bir işaret olduğu, doğrudan tanımlayıcı olmadığı, ayrıca diğer mutlak red nedenleri özellikle 556 sayılı KHK"nın 7/1-e açısından da tescil engelinin bulunmadığı gerekçeleriyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, marka başvrusunun KHK’nın 7/1-a, 5 ve 7/1-c maddeleri uyarınca reddine ilişkin ... kararının iptali istemine ilişkindir.
Dosya içeriği delillerden, davacı tarafın toplamda ... adet “ÜÇ BOYUTLU PEYNİR ŞEKLİ” için marka başvurusunda bulunduğu ve tüm başvuruların reddedildiği, diğer başvurular için de ... kararının iptali davaları açıldığı ve bunlardan bir kısmının aynı şekilde temyiz incelemesi için Dairemizin önüne geldiği anlaşılmaktadır.
Davacı taraf, markalara konu işaretlerin, malın özgün şekline ilişkin olmadığını ve kullanım sonucu da ayırt edici kılındığı iddiasına dayanmış ve Dairemize ulaşan dosyaların tetkikinden tüm dosyalar için aynı delilleri sunduğu anlaşılmıştır.
556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve bu maddenin yollamasıyla KHK’nın 5.maddesi uyarınca, bir işaretin marka olabilmesi için soyut ve somut ayırt ediciliği birlikte sağlaması şarttır. Keza bir malın tanımlayıcı özelliklerini içeren ibare ve şekillerin de KHK’nın 7/1-c maddesi uyarınca tek başına marka olarak tescil edilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte, başkalarının söz gelimi “örgü peynir” gibi geleneksel ürün üretim şekillerini engelleme amacı gütmeyen, ürünün teknik işlevlerine ilişkin olmayan, geleneksel şekillere göre özgün veya kullanım sonucu ayırt ediciliği haiz şekil unsurlarının üç boyutlu şekil markası olarak tesciline bir engel bulunmamaktadır. KHK’nın 7/son maddesi uyarınca, kullanım sonucu ayırt edicilik kazanmış olan markaların tescil başvurularının KHK’nın 7/1-a ve c bentleri uyarınca reddedilmemesi gerekir. Bir ürüne ait üç boyutlu şeklin, ilişkili olmayan mal ve hizmetler yönünden ayırt ediciliğe haiz ve tanımlayıcı olmayan bir işaret olduğu ve marka olabileceği hususunda bir tereddüt bulunmamakla birlikte, bizzat tescil edilmek istenen ürünün görselini içeren üç boyutlu şekillerin, daha ziyade kullanım ve kuvvetli tanıtım ile ayırt edicilik kazanacağı ve tescil engelini aşabileceği kabul edilmelidir.
Davacı taraf tüm marka başvurularına aynı delillere dayandığına göre, özellikle süt ve süt ürünleri emtiası açısından başvuru konusu şeklin, malın doğal yapısına ilişkin bir şekil mi, yoksa benzer peynir emtialarından yeteri kadar ayırt ediciliği sağlamış ve somut ayırt ediciliğe haiz özgün bir şekil unsuru mu olduğu, davacı firmanın ürün kataloğu ve faturaları itibariyle bunlardan hangi şekil unsurunu içeren peynir emtialarının alım-satıma konu edildiği ve şekil unsurunun marka olarak kullanıldığı ve kuvvetli tanıtım ve kullanım sonucu benzer peynir emtiaları ve şekillerine oranla ayırt edicilik kazandırıldığı hususunun bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekirken, sanki her bir başvuruya konu ürün şekli açısından ayrı ayrı kullanım ve tanıtım yapılmış gibi değerlendirilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenle, HMK m. 166 uyarınca, davacı başvurularına konu şekil unsurlarından hangileri için dava açıldığı belirlenerek, tüm davalar arasında bağlantı bulunduğu ve biri hakkında verilecek kararın diğer dosyayı etkileyeceği kabul edilmesi ve tüm dosyaların aynı dosya üzerinde birleştirilerek ve başvurulara konu tüm markalar yönünden ortak bir değerlendirme yapılması, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda, başvuru konusu şekillerin malın doğal yapısına ilişkin bir şekil olup olmadığı, geleneksel ve bilinen peynir şekillerine oranla ve görünüm itibariyle onlardan yeterince ayırt ediciliği sağlayıp sağlamadığı, sağlamış ise hangi başvuruya konu şekil unsuru açısından markasal kullanımın olduğu ve kuvvetli tanıtım sonucu şeklin ayırt ediciliğinin sağlandığı hususunda, gerektiğinde önceki bilirkişi heyetlerinden ek rapor alınarak, değerlendirme yapılması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bu nedenle davalı TPMK lehine bozulmasını gerektirmiştir.
...- HMK m. ... uyarınca, “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” düzenlemesi uyarınca kural olarak Hakim, taleple bağlılık ilkesine riayetle yükümlüdür. Dava konusu başvurunun 29.sınıftaki ““Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri” mallarını kapsadığı, tüm mallar için başvurunun reddine karar verildiği, davacı vekilinin ise dava dilekçesinin 4.sahifesinde “tescil edilmek istenen emtia süt ve süt ürünleridir” şeklindeki iddia ve talebine rağmen, bu husus değerlendirilmeden ve gerektiğinde davacı tarafa açıklattırılmadan mahkemece, “süt ve süt ürünleri” dışındaki tüm emtialar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi de, hakimin taleple bağlılık ilkesine uygun düşmemiş ve bu nedenle de davalı TPMK yararına hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
...- Bozma sebep ve şekline göre, davalı TPMK vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (...) no’lu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı TPMK vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesinde verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (...) no’lu bent uyarınca, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.