4. Hukuk Dairesi 2018/4428 E. , 2019/1025 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/06/2011 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/03/2018 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 26/02/2019 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı adına gelen olmadı, karşı taraftan davalı vekili Avukat ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi olanağı bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı; olay tarihinde kendisini telefon ile arayan bir kişinin şeker satmak istediğini belirtmesi üzerine kendisiyle konuşup anlaştıklarını, şeker parasının bir kısmının şeker fabrikasından malı alacak firmanın, bir kısmının ise davalının hesabına gönderilmesinin istendiğini, kendisinin parayı göndermesine rağmen şekerlerin gelmediğini, davalı ile görüştüğünde ise paranın döviz olarak kendisini ... olarak tanıtan şahsın çalışanına teslim edildiğini öğrendiğini, sonrasında yaptığı araştırmada dolandırıldığını anladığını, hesabına sebepsiz yere yatan paranın tahsili amacıyla başlattığı takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı; kendisinin de dolandırıldığını ve olayın mağduru olduğunu, telefon ile arayan ve kendisini eski müşterisi ... olarak tanıtan bir kişinin altın almak istediğini söylediğini, birkaç kez görüşüp anlaştıktan sonra sipariş verip hesabına para gönderdiğini, daha sonra altın almaktan vazgeçip parayı göndereceği çalışanına döviz olarak teslim etmesini istediğini, kendisinin de böyle yaptığını, olayda şeker alacağı firma dışında birisinin hesabına para gönderen davacının da kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece ilk kararında; davalının basiretli davranmayarak banka kayıtlarına göre havaleyi gönderen kişiye ulaşabilecek iken hesabına yatan parayı tanımadığı bir kişiye verdiği ve bu nedenle davacıya karşı sorumlu olduğu gerekçesiyle istem kabul edilmiş, davalının temyizi üzerine Dairemizce 14/06/2016 gün, 2015/8447 esas, 2016/7863 karar sayılı ilam ile karar bozulmuştur. Bozma ilamında; davalının dolandırıcılık amacıyla hareket eden kişilerle birlikte ve aynı amaç etrafında hareket etmediği, kendisinin de olayın mağduru olduğu, davacı tarafından gerçek faillere karşı bir tazminat davası açılmadığı gibi şeker alımı yapacağı firma dışındaki bir kişiye, herhangi bir açıklayıcı kayıt düşmeden, havale gönderen davacının da basiretli bir tacir gibi davranmadığı, bu durumun davacının bölüşük kusurunu oluşturduğu, ayrıca davalının, asıl faili teşhis ederek bulunmasına yardımcı olduğu, açıklanan olgular gözetilerek tazminat miktarından olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 43 ve 44. maddeleri (6098 s. TBK m.51, 52) uyarınca uygun bir indirim yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, tazminat miktarından davacının kusur oranı olarak takdiren %30 oranında indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de; olayın gelişim şekli ile bozma ilamımızda belirtilen esaslar gözetildiğinde; davacıya verilen kusur oranı azdır. Tazminat miktarından daha üst düzeyde bir indirim yapılması gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalı yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.