Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/11609 Esas 2019/5800 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11609
Karar No: 2019/5800
Karar Tarihi: 12.6.2019

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/11609 Esas 2019/5800 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2016/11609 E.  ,  2019/5800 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : İstihkak

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
    K A R A R
    Davacı üçüncü kişi ... vekili; müvekkil şirketin adresinde haciz yapıldığını, mahcuzların borçlu şirkete ait olmadığını açıklayarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı alacaklı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, davacı 3. kişi ... ile takip borçlusu ... Şirketi arasında organik bağ bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, üçüncü kişinin İİK"nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. 6100 sayılı HMK’nin 294 ve devamı (Mülga HUMK’un 382 ve devamı) maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi yazılacak gerekçenin, verilen hükme uygun olması gerekmektedir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır.
    Bu anlamda, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nin 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır.
    Somut olayda, gerekçeli karar başlığında dava dilekçesine ve talebe uygun olarak davacı ..., davalı alacaklı ... ve borçlu olarak tasfiye halinde ... Ev Gereçleri San. Tic. Ltd. Şti isimlerine yer verilmiştir. Ancak; Mahkemece gerekçe bölümünde borçlu şirket ... Ofis Asansörleri Mak. Ltd. Şti ile davacı üçüncü kişi ... arasında organik bağ bulunduğundan bahisle dava konusu edilmeyen takip dosyası ve haczi ile ilgili olarak davacı ...’in dava dilekçesinin içeriğine uygun olmayan ve talebini karşılamayan bir gerekçe yazılmıştır. Hüküm fıkrasında ise davacı ...’in davayı yönelttiği alacaklı ... lehine vekalet ücreti takdirine karar verilmiştir. Bu durum karşısında, hüküm ile gerekçenin çelişik olması doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nin 366. ve HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 12.6.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.