3. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/5776 Karar No: 2017/14609 Karar Tarihi: 25.10.2017
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/5776 Esas 2017/14609 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2017/5776 E. , 2017/14609 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 06 Kasım 2013 tarihinde dava konusu taşınmazın mülkiyetini iktisap ettiğini, süresinde keşide edilen ihtarname ile ihtiyaç nedeniyle kiralananın tahliye edilmesini davalıya bildirmiş olmasına rağmen tahliyenin gerçekleşmediğini, uzun yıllar dekorasyon işiyle uğraşan kardeşi ile birlikte dekorasyon üzerine dükkan açarak taşınmazı kullanmak istediğini belirterek, kiralananın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın süresinde açılmadığını, ihtiyacın ise gerçek, samimi ve zorunlu olmadığını beyan ederek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir. İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması ve kiralananın yapılacak işe uygun ve elverişli olması gerekir. Devamlılık arz etmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir. Somut olayda; davalının 20/03/2012 başlangıç tarihli beş yıl süreli kira sözleşmesi ile kiracı olduğu taşınmazın, davacı tarafından 06/11/2013 tarihinde satın alındıktan sonra, 28/11/2013 tarihinde tebliğ ettirilen ihtarname ile satın alma keyfiyetinin ve kiralanana olan ihtiyaç nedeniyle taşınmazın tahliye edilmesinin davalıya bildirildiği anlaşılmaktadır. Davacı 12/02/2015 tarihinde, süresinde açmış olduğu işbu dava ile de, uzun yıllardır dekorasyon işiyle uğraşmakta olan kardeşi ile birlikte dekorasyon üzerine iş yapacaklarını belirterek kiralananın tahliyesini istemiştir. Dinlenilen davacı tanıkları ise davacının ihtiyaç iddiasını doğrular mahiyette beyanda bulunmuşlardır. Ancak dosya kapsamındaki mevcut bilgi ve belgelerden dava konusu yerin halihazırda hangi amaçla kullanılmakta olduğu ve yapılmak istenen işe uygun olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda Mahkemece; dava konusu taşınmazın yapılacak işe uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmak üzere dava konusu yerde keşif yapılarak taşınmazın bulunduğu konum, büyüklük ve yapılacak işe uygun olup olmadığının Yargıtay denetimine elverişli ayrıntılı raporla saptandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.