17. Hukuk Dairesi 2014/19031 E. , 2016/9687 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
-K A R A R-
Davacı, davalı borçlu ...’in alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 14.10.2010 tarihinde gelini davalı ...’e, onun 3.10.2013 tarihinde teyzesinin oğlu davalı ...’na onun da 9.12.2013 tarihinde davalı ...’a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu; iddia ve toplanan delillere göre, borçlu aleyhine alınmış herhangi bir aciz belgesi bulunmadığı, dava şartlarının ön inceleme aşamasında duruşmasız olarak incelenebileceği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip
konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Bu tür davaların dinlenme koşullarından biri Mahkemece de belirlendiği gibi borçlu hakkında alınmış geçici veya kat’i aciz belgesinin sunulmuş olmasıdır. Aciz belgesi davadan önce alınıp sunulabileceği gibi yargılama aşamasında, temyiz aşamasında hatta tashihi karar aşamasında dahi sunulabilir.Yani karar kesinleşinceye kadar aciz belgesi sunulması olanaklıdır. Aciz belgesinin davadan önce alınmamış
olması davanın reddi için yeterli olmadığından bu durumunda Mahkemece yargılama aşamasında bu konuda davacı alacaklıya uygun bir süre verilerek bu eksikliğin giderilmesi gerekir.
Somut olayda Mahkemece dava dilekçesi davalılara tebliğ edilmeden ön inceleme aşamasında evrak üzerinden aciz belgesi sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar usul ve yasaya uygun görülmediği gibi HMK’nun 27 maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının da ihlali mahiyetin olduğundan isabetli görülmemiştir. Mahkemece dava dilekçesinin davalılara tebliği ile ön inceleme duruşması açılması, tahkikat aşamasına geçilerek tarafların bildirecekleri delillerin toplanması davacıya aciz belgesi sunması için makul bir süre verilmesi sunulduğu takdirde diğer dava koşulları yönünden dosyanın incelenmesi, varlığı halinde dava konusu tasarrufların İİK’nun 278, 279, 280 (283/2 maddesi de gözönünde bulundurularak) maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi, aciz belgesi sunulmadığı takdirde şimdiki gibi davanın önkoşul yokluğundan reddine karar verilmesi gereken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 01/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.