3. Hukuk Dairesi 2016/3832 E. , 2017/14579 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; muris ..."nın 31.05.2013 tarihinde vefat ettiğini, vefatından evvel ... 6. Noterliği"nde 22/02/2012 tarih ve 1854 yevmiye sayılı vasiyetnameyi düzenlediğini, vasiyetnamenin ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/714E-2013/954K sayılı kararı ile açılarak okunduğunu ileri sürerek iş bu vasiyetnamenin tenfizi ile ..., ... Mevkii, ... Ada, ... Parselde kayıtlı zemin kat 1 no.lu dükkan niteliğindeki bağımsız bölüm, zemin kat 3 no.lu garaj niteliğindeki bağımsız bölüm, 1. normal kat 4 no.lu mesken niteliğindeki bağımsız bölüm, 1. kat 5 no.lu mesken niteliğindeki bağımsız bölümdeki taşınmazların tapu kaydının iptali ve kendi adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...; 30.05.1997 tarihinde davacının murisi ..."dan dava konusu taşınmazın 1/3 hissesini, bedelini ödeyerek satın aldığını, daha sonra binanın 3.katını ve çatısını yaptığını, kendine ait hissenin dava dışı olup vasiyetname ile ilgisi olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...; murisin, vasiyetname düzenlediği taşınmazın tamamına malik olmadığını, yalnızca 2/3"üne malik olduğunu, bütün taşınmaz kendisine aitmiş gibi, davalı ..."e ait hisseyi de dahil ederek vasiyetname düzenlediğini, taşınmaz üzerinde 7 bağımsız bölüm dahi bulunmadığını, özetle; vasiyetnamenin içinde belirsiz ve çelişkili ifadeler bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; dava konusu parsele ait tapu kaydının tetkiki ile taşınmaz üzerinde kat irtifakı bulunmadığı gibi taşınmazın tamamının davacının murisi adına kayıtlı olmadığı, 1/3 payın davalıya ait olduğu, dava dilekçesinde davalının bu 1/3 hisseyi gerçekte muristen satış suretiyle almadığı, işlemde muvazaa bulunduğu iddiasında bulunduğu, davalının bu hususu kabul etmediği, bu haliyle vasiyetnamenin tenfizinin ifa olanağının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava; vasiyetnamenin tenfizine ilişkindir.
Dava dosyasının incelenmesinde; vasiyetnameye konu olan ... Mahallesi, ... Mevkii, ... Ada, ... Parsel sayılı taşınmazın tamamının muris ... adına kayıtlı iken, 30.05.1997 tarihinde 1/3 hissenin muris tarafından davalı ..."e satıldığı, halen taşınmazın ""iki katlı ev"" vasfıyla 1/3 hissesinin davalı ..., 2/3 hissesinin muris adına kayıtlı olduğu, yine ... ve muris tarafından düzenlenerek, noter tarafından onaylanan ""Bağımsız Bölüm Listesi"" başlıklı 04.01.2000 tarihli belge ile; zemin kat 1 no.lu dükkanın, zemin kat 2 no.lu meskenin, zemin kat 3 no.lu garajın, 1. kat 4 ve 5 no.lu meskenlerin malikinin muris ..., 2. kat 6 ve 7 no.lu meskenlerin malikinin ... olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu 22.02.2012 tarihli vasiyetname incelendiğinde; ""... Mahallesi, ... Mevkii, ... Ada, ... Parselde tapuya kayıtlı ve tapuda iki katlı ev olarak görülen ancak fiilen üzerinde 7 bağımsız bölüm bulunan üç katlı taşınmazla ilgili olarak, 04.01.2000 tarihli listede belirtildiği şekilde kat mülkiyeti kurulmasını, kurulacak kat mülkiyeti neticesinde kendisine düşmesi gereken zemin kat 2 no.lu bağımsız bölümü ..."e, zemin kat 1 no.lu dükkanı,zemin kat 3 no.lu garajı ve 1. kat 4 ve 5 no.lu meskenleri de ..."a vasiyet ettiği"" görülmektedir.
Vasiyetnamenin tenfizi talebi halinde hakim, murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlemeli, azami biçimde murisin iradesini yerine getirmeli, vasiyetin tenfizine imkân sağlamalıdır.
Vasiyetnamenin yorumunda murisin iradesini ayakta tutacak bir yol izlenmelidir (YHGK. 7.6.1966 tarih 738 – 309 sayılı ve 2.HD 10.05.2001 tarih 5921 – 7312 sayılı kararları).
Davaya konu vasiyetname Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre belirli ve muayyen bir şeyi ifade etmemekte, dolayısıyla şimdilik infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. İnfaz imkanının doğması 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 12, 14 ve 50. maddeleri hükümleri gereği kat irtifakı veya mülkiyetinin kurulmasına bağlıdır. Söz konusu taşınmaz mal üzerinde henüz kat mülkiyetinin kurulmamış olması; Borçlar Kanununun 117/1. maddesinde yer alan ve borcun sübutuna yol açan objektif imkansızlık olarak nitelendirilemez.
Yargılama sırasında mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılmamış, yapının projeye uygun olup olmadığı, kat irtifakı/mülkiyeti kurulmasının mümkün olup olmadığı araştırılmamıştır.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; dava konusu taşınmazın üzerinde yapılan yapıya ait tasdikli inşaat projesini belediyeden getirtilip, dava konusu taşınmaz üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak, yapının projeye uygun olup olmadığı hususunun alınacak bilirkişi raporu ile belirlemek olmaktır.
Bilirkişi raporu ile yapının projeye uygun yapıldığı anlaşılırsa o takdirde, kat mülkiyeti kurulmasına elverişli bir yapı olup olmadığı yönünde araştırma yapılarak bağımsız bölümlerin arsa payları ile ilgili açıklayıcı rapor alınması gerekir. Aksi halde, yani yapının projeye uygun yapılmadığı anlaşılırsa o takdirde projenin veya yapının ıslahının mümkün olup olmadığını araştırarak, bu konuda ıslah ve kat mülkiyeti kurulması için gerekli belgeleri düzenleyip ibraz etmek üzere davacıya yetki ve mehil verilmelidir. Davacı tarafından, ibraz olunan belgelere davalıların bir itirazı olduğu takdirde bunları objektif kurallar çerçevesinde inceleyip, düzeltmelidir.
Bundan sonra, mahkemece; taşınmaz mal üzerinde kat mülkiyeti kurulmak suretiyle vasiyete konu bağımsız bölümlerin davacı adına tesciline, objektif imkansızlık varsa, yani kat irtifakı ya da kat mülkiyeti kurulması mümkün değilse; o takdirde ... Ada, ... Parseki binada yer alan ve davacıya vasiyet edilen dairelerin vasiyet alacaklısı olan davacıya ait olduğunun tespitine, vasiyetin tapunun beyanlar hanesine yazılmasına karar verilmesi, gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı taraf yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.