Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Davacılar, davalılar ile muris Z.B."ın ehliyetsiz olduğu dönemde kurulan evlatlık ilişkisi nedeniyle davalıların mirasçılık belgesi aldıklarını ve bu belgeye dayanarak muris adına kayıtlı bulunan 1 Ada, 51, 57 ve 59 parsel sayılı taşınmazları adlarına intikal ettirdiklerini, kendilerinin ise Kadıköy 3. Aile Mahkemesinin 2012/508 Esas sayılı dosyasında evlatlık sözleşmesinin iptali için dava açtıklarını, bu davanın kabulü halinde anılan tescillerin yolsuz tescil durumuna düşeceğini ileri sürerek, evlatlık sözleşmesinin iptaline ilişkin davanın bekletici mesele yapılması suretiyle tapu iptali ve tescil isteği ile eldeki davayı açmışlardır.
Mahkemece, davalıların mirasbırakan Z. B."ın evlatlık sözleşmesine göre manevi evlatları oldukları, evlatlık sözleşmenin iptali halinde davacıların mirasçılığının söz konusu olacağı, ne var ki hukuki yararın davanın açıldığı sırada bulunması gerektiği, ileride ortaya çıkacak belirsiz bir yararın hukuki yarar sayılamayacağı gerekçesi ile HMK 115/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan Z. B."ın 29.1.2011 tarihinde ölümü ile geride manevi evlatları oldukları belirtilen davalıların mirasçı olarak kaldıkları, mirasbırakan adına kayıtlı bulunan 1 ada, 51 parsel sayılı taşınmazdaki 2 ve 4 numaralı bağımsız bölümler ile 1 ada 57 ve 59 parsel sayılı taşınmazların 08.04.2011 tarihinde davalılar adına intikal sebebiyle tescil edildiği, davalılardan I.E."nin 59 parseldeki payını aynı tarihte dava dışı şahıslara satış suretiyle temlik ettiği, öte yandan davacıların davalılar ile Z.B.arasındaki evlatlık ilişkisinin iptali için 14.06.2012 tarihinde Kadıköy 3. Aile Mahkemesinin 2012/ 508 esasında dava açtıkları anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; 6100 sayılı HMK"nun 114/h maddesi hükmünde; davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartı olarak düzenlenmiş olup, mahkemece istek olmaksızın resen gözetileceği açıktır. Ne var ki, başlangıçta var olmayan dava şartının yargılama sırasında tamamlanması halinde davanın bu sebeple reddinin usul ekonomisi ilkesine uygun düşmeyeceği gözetilmelidi. Öte yandan, 6100 sayılı HMK"nun 165/1. maddesinde "Bir davada hüküm verilebilmesi başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir" hükmüne yer verilmiştir.
Bu durumda, davacılar tarafından açılan evlatlık ilişkisinin iptaline dair davanın sonucunun eldeki davanın sonucunu etkileyeceği ve mahkemenin de kabulünde olduğu gibi davacıların mirasçılıklarının olabileceği, bu davadaki hukuki yararlarının da o davanın sonucuna göre söz konusu olacağı açıktır. Anılan nedenle, davacıların Kadıköy 3. Aile Mahkemesinin 2012/ 508 esasında açtıkları davanın eldeki dava bakımından bekletici sorun olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Öyle ise, davacıların evlatlık ilişkisinin iptali için açtıkları dava sonucu beklenip oluşacak duruma göre işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.