22. Hukuk Dairesi 2016/12608 E. , 2016/15418 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, pim ve cezai şart alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı bünyesinde genel menajer olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmadan feshedildiğini belirterek ücret alacağı, cezai şart ve birkısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Dava dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiş cevap verilmemiştir.
Mahkemece, davacının kulübü ile arasında çıkan uyuşmazlıklarda 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karar süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, bu bağlamda iş mahkemesinin görevi ve uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözümlenip çözümlenmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 1. maddesi uyarınca, 4857 sayılı Kanuna göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş sözleymesinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.
4857 sayılı Kanun"un 4. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca, “sporcular” hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 23.05.1960 gün, 11-10 sayılı ve 10.05.1974 gün, 3-44 sayılı kararları uyarınca, özellikle iş hukukunda istisnaî hükmün genişletilerek değil, dar yorumlanması gerekir. İşçiler yararına düzenlenen hükümlerin, işçiler yararına yorumlanması asıldır.
Sporla doğrudan uğraşan sporcunun 4857 sayılı Kanun kapsamında kalmadığı açıktır. Ancak doğrudan aktif spor yapmayan, sporcuyu aktif spor yapması için hazırlayan antrenör ile aktif görevi daha çok direktif vermek olan ve takımı başarıya ulaştırma görevi de bulunan teknik direktörün sporcu sayılmaması ve 4857 sayılı Kanun kapsamında bir işçi olarak kabul edilmesi gerekir. Bu sebeple antrenör veya teknik direktör ile kulüpleri işveren arasındaki iş sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarının iş mahkemesinde görülmesi gerekir.
İş güvencesine yönelik hükümler dışında, 4857 sayılı Kanun"da işçilik alacakları ile ilgili olarak tahkim yoluna gidilmesine yönelik bir düzenleme olmadığından, antrenör veya teknik direktör ile işveren arasındaki uyuşmazlıkların çözümü için, bu kişilerin bağlı bulundukları federasyonun yönetmelik veya genelgelerinde özel hakem veya tahkim kurulunun öngörülmesi iş mahkemesinin görevini ortadan kaldırmaz.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114/1-c maddesinde,mahkemenin görevli bulunması dava şartları arasında; uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi gerektiği itirazı ise 116/2. maddesinde ilk itiraz olarak düzenlenmiştir. Anılan kanunun 117. maddesinde ilk itirazların cevap dilekçesi ile birlikte ileri sürülmesinin zorunlu olduğu dava şartlarından sonra inceleneceği açıklanmıştır.
Somut olayda davacı, davalı spor klübü derneği bünyesinde genel menajer olarak çalışmıştır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmeden, menajerin ağırlıklı olarak profesyonel sporcuların idari içerikli işlemleri ile ilgilendiği, yarışma ve müsabakalara aktif sporcu olarak katılmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafından bu durumun aksi iddia edilmiş de değildir. Bu nedenle uyuşmazlığı çözme görevi iş mahkemelerine aittir. Ayrıca davacının bağlı bulunduğu federasyonun yönetmelik veya genelgelerinde özel hakem veya tahkim kurulunun öngörülmesi iş mahkemesinin görevini ortadan kaldırmayacağı gibi, taraflar arasında imzalanan sözleşmede tahkim şartı öngörülmemiş ve davalı tarafından tahkim ilk itirazında bulunmamış olması karşısında davanın bu sebeple usulden reddedilme imkanı da bulunmamaktadır. Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi hatalıdır.
Kabule görede, mahkeme gerekçesinde tahkim şartına ilişkin açıklamalarda bulunulmasından sonra göreve ilişkin dava şartı yokluğu sebebi ile davanın usulden reddedilmesi ve görevsizlik kararında görevli mahkemenin gösterilmemesi; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 331/2. maddesine aykırı olarak davacı aleyhine yargılama gideri yükletilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.