8. Hukuk Dairesi 2016/2979 E. , 2019/5781 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, müvekkillerinin harici satış sözleşmeleri ile dava konusu arsa üzerinde yer alan 1 ve 2 no.lu daireleri ayrı ayrı satın aldıklarını, davalının sözleşmede kararlaştırılan bedelleri tahsil etmesine rağmen tapuda devretmediğini belirterek öncelikle tapu iptal ve tescile, aksi halde ödeme bedellerinin o tarihteki alım gücü dikkate alınarak bugünkü dolar karşılığı olarak hesaplanıp yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 8026 ada 8 parsel üzerinde 234,94 yüzölçümlü arsada davalı ... adına kayıtlı taşınmazın; 1/3 hissesinin iptali ile davacı ... adına, diğer 1/3 hissesinin iptali ile davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, harici satıma dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 8026 ada 8 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazın kayden davalıya ait olduğu anlaşılmaktadır. Davacı ... ile davalı arasında akdedilen adi yazılı “Satış Sözleşmesi” başlıklı belge ile 2694 ada 21 parsel sayılı taşınmazda yer alan arsa üzerine inşa edilen 2. dairenin davacı ..."a satıldığı, bedelinin alındığı, davacı ... emrine, davalı ... ... tarafından düzenlenen 15/11/1999 tarihli 4.500,00 TL bedelli senetten, senedin 1 nolu dairenin satışı için verildiği belirtilmiş, davalı dava konusu 1. ve 2. katta yer alan daireleri davacılara ayrı ayrı sattığını ve bedellerini tahsil ettiğini ikrar etmiştir.
Tapuda kayıtlı taşınmazların harici satışı TMK"nin 706, 6098 sayılı TBK"nin 237, 818 sayılı BK"nin 213, 2644 sayılı Tapu Kanunu"nun 26 ve Noterlik Kanunu"nun 60 ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir hak bahşetmez. TMK"nin 706. maddesinde öngörülen resmi şekil bir ispat şartı olmayıp bir geçerlilik şekil şartıdır. Bu husus 6098 sayılı TBK"nin 237. maddesinde “Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için resmi şekilde düzenlenmesi şarttır.” şeklinde açıklanmıştır. Bu sebeple resmi memur önünde yapılmayan harici satış senetlerine değer verilemez ve buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz. Bu durumda, harici satış sözleşmelerinin akdedildiği tarihte tapuda kayıtlı bulunan dava konusu taşınmazlar için düzenlenen harici satış sözleşmelerinin haricen satın ve devralan kişiye herhangi bir hak bahşetmeyeceği açıktır. Öte yandan; taraflar arasında harici satış sözleşmesinin mevcut olduğunun davalı tarafından kabul edilmiş olması vakıayı ikrar olup, davanın kabulü anlamına gelmeyeceği kuşkusuzdur.
Davacı, iptal ve tescile ilişkin isteğinin kabul edilmemesi halinde ödediği bedel yönünden tazminat talebinde bulunmuştur. Kural olarak, 10.07.1940 tarihli ve 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. Bilindiği üzere geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder.
O halde, davacılar tarafından sunulan ve davalı tarafından inkar edilmeyen harici satış sözleşmelerindeki alacak miktarı belirlenerek, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanarak söz konusu bedelin ödendiğinin kanıtlanması halinde; satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. Bedelin, uyarlama ve denkleştirici adalet kuralları ile 10.07.1940 tarihli ve 1939/2 Esas, 1940/77 Karar ve 07.06.1939 tarihli ve 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı YİBK kararlarının kapsamları ve TEFE-TÜFE endeksleri, altın-döviz kurlarındaki artışlara, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar gözetilerek dava tarihine kadar ulaştığı değerin saptanması, bu konuda uzman bilirkişilerden bir hesap, bir serbest muhasebeci yada mali müşavir ve bir bankacıdan denetime elverişli rapor alınması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
Hal böyle olunca; Mahkemece, tapu iptal ve tescil talebinin reddine, davacının tazminat talebi yönünden iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile tapu iptal ve tescile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 12/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.