Esas No: 2021/13564
Karar No: 2022/8167
Karar Tarihi: 02.06.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/13564 Esas 2022/8167 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sigorta tahkim davasında mahkeme, trafik kazası sonucunda ölen kişinin ailesinin maddi tazminat taleplerinin kabul edilmesine karar vermiştir. Ancak davalının itirazı sonucunda İtiraz Hakem Heyeti, dava şartı olan teminat konusunda araştırma yapılmadan davanın görüşülmesine karar vermiştir. Bu nedenle Yargıtay, kararın bozulmasına karar vermiştir. Türk Hukukunda kişilerin hak arama özgürlüklerini kullanabilmeleri için herhangi bir sınırlandırma olmamıştır ancak bazı istisnai durumlarda teminat gösterme yükümlülüğü gibi özel yükümlülükleri yerine getirmesi şart koşulabilir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. maddesine göre, Türk mahkemesinde dava açan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Mahkeme, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunan kişinin, Türkiye ve kendi ülkesi arasında karşılıklılık varsa, teminattan muaf tutabilir. Karşılıklılık, iki devlet arasında imzalanan anlaşma veya uluslararası anlaşma ile sağlanabileceği gibi kanuni veya fiili karşılıklılık şeklinde de sağlanabilir. Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi de 1954 yılında vatandaşlarından yabancı olmaları sebebiyle yabancılar için bir teminat istenemeyeceğini düzenlemektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen karara karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetinin 23/12/2020 tarih ve 2020/İHK-28718 sayılı itirazın reddine dair verilen kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü;
K A R A R
Davacılar vekili; 22/10/2018 tarihinde müvekkillerinin desteklerinin yaya olarak karşıdan karşıya geçmeye çalıştığı esnada, davalı tarafından ... poliçesi ile sigortalı aracın çarpmasına bağlı vefat ettiğini müvekkillerinin destekten yoksun kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı eş için 2.000,00 TL her bir davacı çocuk için ayrı ayrı 500,00 TL olmak üzere 5.000,00 TL destek tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini toplam 116.858,00 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; başvurunun reddine karar verilmesini istemiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; başvurunun kabulü ile; ... için 65.134,00 TL, ... için 4.437,00 TL, ..... için 8.115,00 TL, ... için 7.470,00 TL, ..... için 10.479,00 TL, ... için 12.372,00 TL ve .... için 8.852,00 TL olmak üzere toplam 116.858,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 15/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine İtiraz Hakem Heyetince davalının itirazının reddine karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
İtiraz Hakem Heyetince işin esasına girilerek davalının itirazlarının reddine karar verilmiş ise de dava şartı olan teminat hususu resen araştırılmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.
Türk Hukukunda kişilerin hak arama özgürlüklerini kullanmaları herhangi bir sınırlandırmaya tâbi tutulmamıştır. Ancak bazı istisnai durumlarda dava açan veya takip hakkını kullananın önceden belirlenen bazı özel yükümlülükleri yerine getirmesi şart koşulabilir. Bu istisnai şartlardan biri de teminat gösterme yükümlülüğüdür.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.” 5718 sayılı Kanun’da teminat gösterme yükümlülüğü konusunda “yabancılık” ölçütü esas alınmıştır. Buna karşın davalının veya kendisine karşı takibe girişilen karşı tarafın vatandaşlığı, bu madde kapsamında da bir öneme sahip değildir. Bu maddeye göre hakim tarafından verilen kesin süre içinde teminat gösterilmezse, dava, dava şartı eksikliğinden 6100 sayılı HMK'nın 114/1-ğ maddesi uyarınca reddedilir.
5718 sayılı Kanun’un 48. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar” hükmü yer almaktadır.
Buna göre Türk hâkimi, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise bu kişiyi teminattan muaf tutacaktır. Karşılıklılık, iki devlet arasında imzalanan (iki taraflı) anlaşma veya iki devletin de taraf olduğu uluslararası (çok taraflı) anlaşma ile sağlanabileceği gibi kanuni veya fiili karşılıklılık şeklinde de sağlanabilir. Az yukarıda belirtilen anlaşmalardan biri de 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi olup, anılan sözleşmenin 17. maddesinde; âkit devletlerden birinde ikamet eden ve diğer bir devletin mahkemeleri huzurunda davacı veya müdahil olarak bulunan âkit bir devletin vatandaşlarından yabancı olmaları sebebi ile herhangi bir teminat istenemeyeceği düzenlenmiştir.
Davacılar Suriye uyruklu olup, Hakem Heyetince teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda, hükme dayanak oluşturacak nitelikte bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
5178 sayılı Kanun’un 48. maddesinin 2. fıkrasında dava açanın karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutulabileceği düzenlendiğinden, öngörülen teminat hususu Mahkemece resen gözetilmelidir.
Şu halde İtiraz Hakem Heyetince, öncelikle davacıların statüsü belirlenip teminattan muaf olup olmadığı hususu Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünden sorularak davacının teminat göstermesi gerektiği sonucuna varılırsa, teminatın yatırılması için davacıya kesin süre verilmesi, anılan sürede belirtilen teminatın yatırılmaması halinde istemin usulden reddine, yatırılması halinde ise dava şartı eksikliği süresinde giderilmiş olacağından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, doğrudan işin esasına girilmesi doğru olmamış, hükmün bu yönden resen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan ve resen görülen nedenlerle İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 02/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.