17. Hukuk Dairesi 2014/19030 E. , 2016/9654 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan ... ile evli iken banka kredisi ve müvekkilinin ailesinin katkıları ile dava konusu taşınmazı satın aldıklarını ve ... adına tescil edildiğini, daha sonra ... aleyhine boşanma ve katkı payı alacağı davası açıldığı bu aşamada taşınmazın muvazaalı olarak diğer davalı ..."e devredildiğinden bu muvazaalı satışın iptali ile ... adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, satışın gerçek olduğunu müvekkilinin boşanma ve diğer alacak davasından habersiz olduğunu ve raiç bedel üzerinden satın aldığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... vekili, davacının taşınmaz üzerindeki hakkının katkı payı alacağı ile sınırlı olduğunu eşler arasında yasal mal rejimi olan "edinilmiş mallara katkı rejimi" mevcut olduğunu, boşanma sonrasında eşlerin birbirlerinden diğeri üzerindeki maldaki payın aynen istemi hakkının olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacı davalılar arasındaki temlikin, davacının alacağını tahsilini önlemeye yönelik olduğunu ileri sürdüğü, davanın açıldığı 05.05.2011 tarihi itibari ile davacının kesinleşmiş bir alacağı bulunmadığı, bir icra takibi olmadığı ve davalı ..."in aciz halinde bulunduğuna dair delil bulunmadığından satışın muvazaalı yapıldığının kabulünün mümkün olmadığı, eldeki davanın açıldığı tarih itibari ile tapu iptali ve tescili davasının açılmasında davacının hukuki yararı olmadığı, tasarrufun iptali davası için ise kesinleşmiş alacağı olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava BK"nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işemin iptaline ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, davacı ile davalı ..."in ... 10.Aile Mahkemesinin 2011/90 Esas sayılı dosyasından 28.01.2011 tarihinde boşanma davası açıldığı, yargılama sonunda tarafların boşanmalarına, davacı eş lehine nafaka ve tazminata hükmedilmiş ve bu alacaklar ayrı ayrı takibe konulmuştur. Ayrıca katkı payı alacağı davası da sonuçlanmış ve davacı ve davalı ... in alacakları doğmuştur. Dava konusu taşınmaz ise boşanma davasının açılmasından sanra 17.03.2011 tarihinde davalı ... tarafından diğer davalı ..."e satılmıştır. Her nekadar dava bu takiplerden önce 05.05.2011 tarihinde açılmış ise de davanın açıldığı tarihte davacı tarafından nafaka ve tazminat tazminat talepli olarak dava açılmıştır. Muhtemelen hükmedilecek alacaklar için davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.
BK"nun 19.maddesine göre dava açılabilmesi için davacının İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasından farklı olarak davacının kesinleşmiş bir alacağının varlığı ön koşul değildir. Kaldı ki bu ön koşul bu tür davalarda yargılama sırasında da gerçekleşmesi mümkündür.
Somut olayda, davacının davanın açıldığı tarihte kesinleşmiş alacağı olamamakla birlikte takibe koyduğu alacaklara hükmedilecek boşanma davası var olup bir alacağın boşanma davası açıldığı tarihte doğduğu kabul edilerek, yargılama sonucuda davacı lehine nafaka ve tazminata hükmedildiği ve bu alacakların takibe konulduğu gözönüne alınarak davalılar arasındaki satış işleminin muvazaalı olup olamadığının davalılar arasındaki yakınlık ta değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre ise, dava hukuki yarar ve alacağın olmaması gibi ön koşul yokluğundan red edildiğine göre karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 1.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.