17. Hukuk Dairesi 2014/18838 E. , 2016/9651 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı ...’nin boşandıklarını dava konusu 115 ada 2 nolu parselin evlilik birliği devam ederken 006.08.2001 yılında Gayrimenkul satış vadi sözleşmesi ile satın alındığını, taşınmazın bedelinin müvekkili davacı tarafından ödendiği ancak o tarihte yurt dışında olduğundan sözleşmenin ... adına yapıldığını, boşanma davası devam ederken 09.05.2008 yılında davacıdan mal kaçırma amacı ile davalı ...’nin babası ... adına satış işleminin yapıldığını, dava konusu satış işlemlerinin iptali ile, 1/2 payın davacı müvekkili adına tesciline olmadığı takdirde veya fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere bedeli 30.000,00 TL"nin yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... ve ... vekili, davacı ile müvekkillerinden ...’nın 30.06.2009 tarihinde boşandıklarını, mal rejimine ilişkin davanın 1 yıl içinde açılmadığını, taşınmaz bedelinin müvekkili ... tarafından ödendiğini, sözleşmenin ... adına yapılmış ise de tapunun ... adına çıkarıldığını, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazı davalı ..."ye gayrimenkul satış vadi sözleşmesi ile satıldığı, davanın evlilik birliği içinde edinilmiş mala ilişkin olduğundan usulden reddi gerektiği, kaldı ki müvekkiline husumet yöneltilmeyeceğini belirtmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte dikkate alındığından, davacının evlilik birliği içinde birlikte satın aldıklarını iddia ettiği dava konusu taşınmazın eski eşi
...’nin babası ... adına tescil edildiğini ve adına 1/2 onanıda tescilini istediği, davacının talebinin evlilik birliği içinde alınan taşınmaza yönelik katkı payı ve katılım alacağı niteliğinde olmadığı, taraflar arasındaki satış sözleşmesinin muvazaalı olduğunu iddia ederek tapu kaydının iptalini talep ettiği, davalı ...’nin taşınmazı gayrimenkul satış vadi sözleşmesi ile satın almış ise de bu sözleşmenin alacaklısına şahsi hak kazandırdığı, bu hakkı kullanıp kullanmamasının kendi takdirinde olup taşınmazın maliki olmadığını ,davalı ... ve ...’ın bu davada malik olmadıklarından pasif husumet ehliyeti olmadığından,... aleyhine açılan dava da da davacı 1/2 hissenin kendisine ait olduğunu ispatlayamadığından bahisle davanın reddine karar verimiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamalar ve dosya kapsamına göre; davacı, davada davalı eş ... adına yapılan gayrimenkul satış sözleşmesi ne konu taşınmazın diğer davalılar ... adına yapılan satışın muvazaalı olduğu iddiası ile iptali ve davalı eşe dönecek tapu kaydının eşler arasındaki mal rejimi gereğince tasfiye edilerek yarı paya ait tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili mümkün olmadığı takdirde alacak isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının ...’e geçen taşınmaza ait tapu kaydının iptali ile açılacak edinilmiş mallara katılma alacağının tahsili sağlanmış olacaktır. Davacının istekleri arasında yer alan taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi gereği yarı paya ait tapu kaydının iptali ve tescili; mümkün olmadığı takdirde alacak (katılma alacağı) isteği bakımından bu davaların çözüm yeri 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesi gereğince Aile Mahkemeleri olup Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karar bağlanması gerekir. Davacının diğer isteği ise ...’nun 19.maddesine dayalı şahsi hakka ilişkin muvazaa nedeniyle tapu iptali ve davacı eş adına tescili olup bu istek bakımından uyuşmazlığın çözüm yeri HMK’nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel Mahkemelerdir. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulur. Mahkemece her iki davanın birlikte görülerek karara bağlanması doğru görülmemiştir.
Mahkemece yapılması gereken iş, temyize konu taşınmaz bakımından mal rejiminin tasfiyesine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde katılma alacağı davası yönünden ilgili davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesi daha sonra da tefrik edilen dosyada ayrı bii görevli Aile Mahkemesi var ise o mahkemeye yok ise aile mahkemesi sıfatı ile davaya bakılarak dava konusu taşınmaz yönünden katkı payı alacağının var olup olmadığı araştırılıp, varlığı tesbit edilmesi halinde hükmedilen katkı payı alacağı, gözönüne alınarak eldeki dava yönünden, dava konusu taşınmazla ilgil 09.05.2008 tarihli tasarrufun ...’nun 19 maddesi gereğince iptale tabi olmadığının mevcut delillere göre değerlendirilmesi, iptale tabi olması halinde davacı yararına hükmedilecek katkı payı alacağı ve fer’ileriyle sınırlı olarak İİK’nun 283/1 maddesinin kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesinden ibarettir.Aksi durumda yani davacının katkı payının olmadığının saptanması halinde ise her iki dava yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 1.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.