14. Hukuk Dairesi 2017/1931 E. , 2020/7845 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 17.02.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 02.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalı ... tarafından 1643 ada 36 ve 42 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan toplam 100,00 m2 alanlı iki adet gecekondu için müvekkilleri adına 26.10.1984 tarihli tapu tahsis belgesinin düzenlendiğini ve 31.10.1984 tarihinde tapuya şerh edildiğini, arsa bedelinin taksitler halinde tamamen ödendiğini, taşınmazların elli yılı aşkın süredir müvekkillerinin zilyetliğinde olup tüm vergi ve masraflarının da müvekkillerince ödendiğini, ancak davalı belediyenin tapuları devretmeye yanaşmadığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına 1/2"şer paylı olarak tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, görev ve husumet itirazında bulunmuş; tapu kayıtlarında yapılan sorgulamada, davacılar adına 1674 Ada 37 No"lu parselde kain bir bağımsız bölüm kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, davacıların tapulu taşınmazları bulunması nedeniyle tapu tahsis belgesine dayalı olarak tapu iptali ve tescil talep edemeyecekleri, tahsisin geçerliliğinin kalmadığı belirtilerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 13. maddesi uyarınca, dava konusu tapu tahsis belgesinin, davacılar adına kayıtlı taşınmaz bulunması nedeniyle geçersiz olduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
-Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
-Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
-İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
-Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
-Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
-Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
-İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
-Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Somut olaya gelince; davacıların bağımsız bölüm maliki oldukları ve 2981 sayılı yasa uyarınca tapu tahsis belgesine dayalı olarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunma haklarının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de mahkemece, davacılar adına 26.10.1984 tarihinde tapu tahsis belgesi düzenlenmiş olduğu göz önüne alınarak bu tarih itibariyle taşınmaz maliki olup olmadıklarının araştırılmadığı gibi, davacıların 1674 Ada 37 No"lu parselde kain bağımsız bölümde 23.03.2006 tarihinde babalarının ölümü üzerine miras sebebiyle paydaş hale geldiklerinin de gözetilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacılar adına düzenlenen tapu tahsis belgesinin iptal edilmemiş olup halen hukuki geçerliliğini koruduğu, dosya kapsamına göre de davacıların paydaşı oldukları taşınmazı müstakilen ve elverişli bir şekilde kullanma imkanlarının bulunmadığı ve bu paydaşlıklarını miras hakkına dayalı olarak 2006 yılında kazandıkları göz önüne alınarak, mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda gerekli araştırmanın yapılması ve daha sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu nedenle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26.11.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.