20. Hukuk Dairesi 2014/6408 E. , 2014/7690 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükme yönelik temyiz itirazları hakkında; Dairemizin 12/04/2013 gün ve 2012/11413 - 2013/4270 sayılı ilâmıyla red-bozma kararı verilmiş, süresi içinde davalı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
1989 yılında yapılan kadastroda .... sayılı parselin davalı gerçek kişi adına tesbitine davacı gerçek kişiler tapuya dayanarak itiraz etmiş;... Yönetimi ve Hazine davaya katılmış; davaların reddine ilişkin yerel mahkemenin 13.07.2009 gün ve 2009/234-841 sayılı kararı, katılanlar ... Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiş; yerel mahkeme kararı, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21.10.2010 gün ve 2010/11737 E. – 12793 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Çekişmeli 676 sayılı parselin tesbitine esas alınan Kasım 1977 tarih ve 16 sıra numaralı 19500,00 m² yüzölçümündeki tapu kaydının, ... tarafından ...aleyhine açılan tescil davasının kabulüne ilişkin, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.12.1976 gün ve 1976/32-221 sayılı tescil hükmü ile oluştuğu, mahkeme kararı ve dayanağı tescil krokisi kapsamındaki bölüm için, ... aleyhine, davalının bayii gerçek kişi yararına H.U.M.K.’nun 237. maddesi anlamında kesin hüküm bulunduğu, yapılan keşif ve bilirkişi raporlarıyla tescil krokisinin şeklen benzese de, çekişmeli parsele bire bir uymadığı, tapu kaydının çekişmeli parsele miktarından fazlaya uygulandığı, batı sınırın kısmen ... olarak gösterildiği, gerçekten de çekişmeli parselin batısında 1967 yılı orman kadastrosunda sınırlaması itirazsız kesinleşmiş olan .... bulunduğunun anlaşıldığı, bu nedenlerle, dayanılan tapu kaydının değişebilir nitelikte sınır içerdiğinin kabulü gerektiği, 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesi gereğince kayıt kapsamının yüzölçümüne değer verilerek saptanacağı, Asliye Hukuk Mahkemesinin tescil hükmünün kesinleştiği tarihten sonra, kadastro tesbit tarihine kadar, 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolmadığı gözetilerek, önceki bilirkişiler dışında bir harita mühendisi veya bulunamadığı takdirde bir fen bilirkişi vasıtasıyla yeniden yapılacak keşifte, dayanılan tapu kayıtları ve tescil krokileri yöntemince uygulanarak, 3402 sayılı Kanunun 20 ve 21. maddeleri gereğince yüzölçümü ile kapsadığı alanın saptanması ve bilirkişiye infaza olanak veren ifraz krokisi düzenlettirilmesi, tapu kaydı kapsamındaki bölüm için ... davasının kesin hüküm nedeniyle reddine, kayıt fazlası bölüm için davasının kabulüyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan araştırma sonunda, bu kez Hamza ve ...’ın davalarında görevsizliğe, diğer davaların reddine, çekişmeli Karaca Köyü 676 sayılı parselin tesbit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, Orman Yönetimi, Hazine, ... ve arkadaşları vekili Avukat ... tarafından temyizi üzerine Dairece davacılar ..., ...,..... ile ..., .... ... ...,
- 2 -
2014/6408 - 7690
..., ..., ... ..., ..., ..., ...’nin temyiz itirazları yönünden temyiz dilekçelerinin reddine, ... Yönetiminin temyiz itirazları yönünden ise hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Karar düzeltme incelemesine konu 12/04/2013 gün ve 2012/11413 - 2013/4270 sayılı bozma kararında "mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan araştırma sonunda, fen bilirkiş... tarafından düzenlenen raporda, çekişmeli parselin tesbitine esas alınan tapu kaydının dayanağı 20.05.1976 tarih ve 1/2000 ölçekli tescil krokisi yöntemince uygulandığında, çekişmeli 676 sayılı parselin ( B) ile gösterilen 18962 m2, dava dışı 675 sayılı parselin (1) ile gösterilen 102 m2 ve (2) ile gösterilen 436 m2 olmak üzere toplam 19500 m2 yüzölçümündeki yeri kapsadığı, çekişmeli parselin krokide (A) ile gösterilen 3612.52 m2 yüzölçümündeki bölümünün ise kroki kapsamı dışında kaldığı, kroki kapsamı dışında kalan (A) bölümünün aynı zamanda kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı belirlendiğine göre, Orman Yönetimi ve Hazinenin (A) bölümüne ilişkin davalarının kabulü ile bu bölümün orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, çekişmeli parselin geriye kalan, krokide (B) ile gösterilen 18962 m2 yüzölçümündeki bölümünün ise şimdi olduğu gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Davalı ... vekili, bu kez kararın düzeltilmesini istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce bir idarî birim sınır gözetilmeden orman serisi bazında 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1981 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulaması, 1988 ilâ 1990 yılları arasında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilân edilerek dava tarihinde kesinleşmemiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ile 6831 sayılı Kanunun 2896 ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2/B uygulaması vardır.
Mahkemece 21.10.2010 gün ve 2010/11737 E. – 12793 K. sayılı bozma kararına uyulmuştur. Kural olarak, bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda, lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Ne var ki, bozma kararına uyulduğu halde, gerekleri yerine getirilmemiştir. Özellikle hükmüne uyulan bozma kararında, dayanak tapunun 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesi gereğince kayıt kapsamının yüzölçümüne değer verilerek saptanacağı, asliye hukuk mahkemesinin tescil hükmünün kesinleştiği tarihten sonra, kadastro tesbit tarihine kadar, 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolmadığı gözetilerek, tapu kaydı ve tescil krokileri yöntemince uygulanarak, 3402 sayılı Kanunun 20 ve 21. maddeleri gereğince yüzölçümü ile kapsadığı alanın saptanması ve bilirkişiye infaza olanak veren ifraz krokisi düzenlettirilmesi, tapu kaydı kapsamındaki bölüm için Hazinenin davasının kesin hüküm nedeniyle reddine, kayıt fazlası bölüm için davasının kabulüyle, Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gereğine değinilmesine rağmen mahkemece tapu kayıt miktar fazlası yönünden zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmiştir. Oysa, uyulan bozma kararında tapu kaydı miktar fazlası yönünden Hazinenin davasının kabulü gerektiği ifade edilmiştir. Yukarıda da vurgulandığı gibi bozma kararına uymakla orada açıklanan biçimde araştırma yapılması ve yine orada benimsenen hukukî esaslar uyarınca karar verilmesi konusunda taraflar lehine usûli kazanılmış hak doğar. Usûle ilişkin kazanılmış hak kurumu ise, usûl hukukunun dayandığı temel bir ilke olup kamu düzeniyle ilgilidir. Mahkemece, bozma kararında yazılı hususlar dışında artık zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığı gerekçesine dayanılamaz. Aksinin kabulü davacı Hazine yararına doğmuş usûlî hakkın ortadan kaldırılması sonucunu doğurur.
- 3 -
2014/6408 - 7690
Bundan başka tapu kaydı uygulamasına ilişkin ....ve fen bilirkişi .... tarafından hazırlan krokili raporda hükme elverişli değildir. Şöyle ki, dayanak tapu kaydının doğu hududu kuru dere, kuzey hududu ise.... tarlası okumaktadır. Tespite esas tapu kaydının tescil krokisinde kuru dere ile dava konusu taşınmaz arasında, yine...arlası ile dava konusu taşınmaz arasında boşluk olmadığı halde, anılan bilirkişi raporunda yapılan uygulamada, kuru dere ile dava konusu taşınmaz arasında, yine ... tarlası ile dava konusu taşınmaz arasında boşluk bırakılmıştır. Özetle, bilirkişilerce tescil krokisi uygulanırken hangi sınırın sabit sınır olarak esas alındığı anlaşılamadığı gibi tescil krokisi ile kadastro paftasının sabit sınırlar esas alınarak çakıştırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde ölçünün hangi sabit sınırdan başlanarak yapıldığı anlaşılamayan rapor hükme dayanak yapılamaz.
O halde, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız yerel bilirkişi ile iki uzman harita mühendisi ve tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar hazır olduğu halde, taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında tespite esas alınan Kasım 1977 tarih 16 sıra numaralı tapu kaydında sınır olarak gösterilen doğusu kuru dere, batısı
kısmen Mehmet Demirel ve kısmen ...ı, kuzeyi...ve güneyi tescil harici bırakılan 4300,00 m² yüzölçümlü krokide (B) harfi ile gösterilen taralı yer ve ondan sonra orman hudutları çevrili taşınmaz yerel bilirkişiler ve harita mühendisi bilirkişiler aracılığı ile çevre parsellerin dayanakları ile denetlenerek 3402 sayılı Kanunun 20 ve 21. maddeleri gereğince krokiye itibar edilerek, sabit sınırlardan başlamak suretiyle kroki yöntemince zemine uygulatılmalı, tapu kaydının yüzölçümü ile geçerli kapsamı belirlenmeli, bu cümleden harita mühendisi bilirkişi aracılığıyla sabit sınırlardan başlamak suretiyle kadastro paftasının ölçeği ile tespite esas tapu kaydının dayanağı tescil krokisinin ölçeği eşitlenmeli, her iki harita çakıştırılmak suretiyle yerine uygulanmalı, uygulamada her iki haritada tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı ve bilirkişilerden bu hususta ayrıntılı rapor alınmalı ve kroki düzenlettirilmeli, böylece sabit hudutlar ve kroki çapına itibar edilmek suretiyle tapu kaydının kapsamı duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmeli ve bundan sonra tapu kaydının miktarı ile geçerli kapsamı içinde kaldığı belirlenen bölüm için kesin hüküm bulunduğu gözetilerek, kayıt kapsamı içindeki bölüm için ... tarafından açılan davanın reddine karar verilmeli, kayıt kapsamı dışındaki bölümler için kabulüne karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan hususlar gözetilmeksizin bozma kapsamı dışına çıkılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi bilirkişilerce yapılan tapu uygulaması hükme elverişsiz olup kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu Dairece, bozma öncesi yapılan keşiften sonra alınan fen bilirkişi....n yetersiz raporu doğru kabul edilerek ve bu yetersiz rapor esas alınarak yerel mahkeme kararının bozulduğu anlaşıldığından, davalı ... vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki ve değişik gerekçeli bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 12/04/2013 gün ve 2012/11413 - 2013/4270 sayılı red-bozma kararının bozma bölümü kaldırılarak 10/05/2012 gün ve 2011/310 - 2012/274 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/09/2014 günü oy birliği ile karar verildi.