17. Hukuk Dairesi 2019/1683 E. , 2020/4912 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalılardan ..."nun müvekkili kurumun amme borçlusu olduğunu, hakkında 6183 sayılı Yasa hükümleri uyarınca başlatılan takibin kesinleştiğini, malvarlığı ile ilgili yapılan araştırma sonucunda... Mahallesi, ... Sokağı, 1462 Ada, 5 Parselde kayıtlı taşınmazın 1/5 hissesinin 04.02.2010 tarihinde davalı ..."a devredildiğini, ..."ın da taşınmazı 16.02.2010 tarihinde diğer davalı ..."ya devrettiğinin ortaya çıktığını, yapılan devirlerin alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla yapılmış muvazaalı işlemler olduğunu öne sürerek, davacı müvekkilinin alacağı yönünden taşınmazla ilgili tasarrufların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili; müvekkili ..."ın 2010 yılı başlarında dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede kendisine ait başka bir taşınmazı satarak bu taşınmazı satın aldığını, müvekkilinin taşınmazı satın aldığı hissedarlardan hiçbirini tanımadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili; müvekkili ..."nın 2010 yılı başlarında emlakçılar aracılığıyla dava konusu taşınmazın tamamını satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; dava konusu taşınmazın emlakçı aracılığı ile alındığı, satışın tapuda 12.000,00 TL bedelle yapıldığı, alıcı ile borçlu davalı arasında muvazaayı kanıtlayacak bir ilişkinin ileri sürülmediği, bilirkişilerin taşınmazın tamamının devir tarihinde 100.800,00 TL değeri olduğunun, bilirkişilerce belirlendiği davalı payının ise bunun 1/5"i tutarında bulunduğu, yani devir tarihinde davalı borçlu payının değerinin 20.160,00 TL olduğu, bunun tapuda gösterilen değerinin bir mislini aşmadığı dolayısı ile bağış niteliğinde bir işlem olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 6183 Sayılı AATUHK’nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların görülebilmesi için borçlu hakkında 6183 sayılı yasaya göre bir takip yapılmış ve kesinleşmiş olması gerekir ancak aciz belgesine gerek olmayıp borçlunun borcunu ödeyememe durumunun gerçekleşmiş olması yeterlidir. Öte yandan 6183 sayılı Yasa’nın 28/2 maddesine göre kendi verdiği malın akdin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler bağış niteliğinde olup iptali gerekmektedir. Yine aynı Yasanın 30. maddesine göre de kamu alacaklarının bir kısmını veya tamamının tahsiline olanak bırakmamak amacı ile borçlu tarafından bir taraflı tasarruflar ile borçlunun maksadını bilen veya bilmesi gereken kimseler ile yaptığı tasarrufların tarihleri ne olursa olsun geçersiz olacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda dava konusu taşınmazın 1/5 hissesi 04/02/2010 tarihinde 2.400,00 TL (tamamı 12.000,00 TL) bedelle davalı ...’a satılmıştır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde; taşınmazın tasarruf tarihindeki değerinin toplam 100.800,00 TL(davalı 3.kişiye borçlu tarafından devredilen 1/5 hissenin değerinin; 20.160,00 TL) olduğu belirtilmiştir. Mahkemece; bilirkişilerin taşınmazın tamamının devir tarihinde 100.800,00 TL değeri olduğunun, bilirkişilerce belirlendiği
davalı payının ise bunun 1/5"i tutarında bulunduğu, yani devir tarihinde davalı borçlu payının değerinin 20.160,00 TL olduğu, bunun tapuda gösterilen değerinin bir mislini aşmadığı dolayısı ile bağış niteliğinde bir işlem olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir.
Davalı ...’ın davalı borçlu Levent Sadıkoğlu’nun 1/5 hissesi için ödemiş olduğu bedel tapuda gösterilen 2.400,00 TL’dir. Taşınmazın bilirkişi tarafından belirtilen gerçek değeri ise yine borçlu ...’nun 1/5 hissesi yönünden 20.160,00 TL olduğundan bedel farkı gerçekleşmiş olur. Bu nedenle; mahkemece bedel farkı bulunması nedeniyle İİK 278/3-2 maddeye göre ve İİK’nın 283/2. maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişi ...’ın dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 07/09/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.