13. Hukuk Dairesi 2012/4802 E. , 2013/1919 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile 8.12.2009 tarihinde imzaladıkları protokol ile davalının başkasına ait taşınmazı kendisine satması üzerine anlaştıklarını, 40.000,00 TL bedeli %50 gecikme tazminatı ve %10 yasal faizi ile ödemesi gerektiğini belirterek alacağın tahsiline yönelik davalının haksız itirazının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı alacaklı ... tarafından davalı borçlu ... aleyhine Bakırköy 7 İcra Müd. 2010/4080 sırasından yürütülen takibin 40.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağı takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, alacağın miktarı yargılamaya muhtaç olduğundan davacının inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2012/4802-2013/919
2- İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, mahkemece kabul edilen asıl alacak yönünden borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra - inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK.’nun 438/7. maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle mahkeme kararının hüküm bölümünün 2. paragrafında yer alan “Alacağın miktarı yargılamaya muhtaç olduğundan davacının inkar tazminatı isteminin REDDİNE” cümlesinin hükümden çıkarılmasına ve yerine “Asıl alacak olan 40.000,00 TL" nin %40" ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, hükmün değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.1.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.